Eskiden aileyi tanımlarken geniş aile, çekirdek aile tanımlamaları yapardık. Şimdilerde ortaya çıkan aile tanımının “AVM ailesi” olduğunu söylesem yanlış olmaz herhalde. Ailenin tanımıyla birlikte değer yargıları da değişti doğal olarak.

Nitekim hafta sonu geldiğinde yapılan faaliyetlerin başında geliyor, AVM ziyaretleri. AVM’ler bireysel ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğimiz kompleks mekanlar olarak üzerine düşen görevi fazlasıyla yapıyor!

Bizler her geçen gün alışveriş olgusunun daha da farklılaştığını firmaların, alışveriş merkezlerindeki ulusal markaların ve batı tarzı büyük ölçekli tüketim mekanlarının tüketiciyi alışverişe yönlendiren farklı stratejiler geliştirdiğini görüyoruz.

Üretilen ürünlerin fazlalığı bireyleri bilinçli bir şekilde tüketim çılgınlığına yöneltmektedir.

Artık bir ürünün tükenmesini beklemeden daha farklısını, daha gelişmişini almaya yönelik yapılan tüketim faaliyetlerinin yansıması olarak kompleks alışveriş merkezlerinin bireyler tarafından çok fazla tercih edildiğini görüyoruz. Özellikle batıya özendiren ve batıyı yansıtan mekanlarda, bireye yönelik hazcı etkiler kullanılarak yaratılan alışveriş ortamlarında dikkat çekici birçok unsur göze çarpmaktadır.

Bireye kendini sanki yurt dışındaymış gibi hissettiren, her tür ihtiyacını karşılayabileceği mekanlar her geçen gün daha da fazla rağbet görmektedir. Bu ilginin altında yatan asıl neden modern çağın bireylere dayattığı tüketim olgusunu meydana getiren ve bireyleri tüketime iten kişisel değer yargılarının değişimidir.

Günümüz toplumları için anlamdan ziyade gösterişin önemli olması, malların kullanım değerinin gösterge değerine evrilmesi sonucu, tüketilen her ne olursa olsun önemli olan bireye sağladığı prestijdir. Bireyin yaşam tarzını yansıtan şey, tam olarak nerede yemek yediği, nereden giyindiği, evinin dekorasyonu için nereden malzeme aldığı aslında.

Toplumun zengin kesiminin yaptığı gibi son derece pahalı markaları alamasa da artık muadillerine kolayca ulaşabileceği birçok mekan olması, bireyleri durdurulamayan bir tüketime yöneltmektedir.

Bunlara ek olarak sosyal medyada ortaya konulan yaşam tarzlarının tüketimi tetikleyen yönüne dikkat etmek yerinde olacaktır. Nitekim sosyal medya fenomenlerinin yaşam tarzları direk tüketime yönelik içeriklerden oluştuğu için takipçilerin de bu hayat tarzlarını benimserken bir yandan tüketmesi normal.

Kim olduğumuzu, ne yaptığımızı bize unutturan bu “özenilesi” modern hayatın aslında pek de özenilecek bir tarafı yok, kaldı ki bizler yalancı mutlulukların peşinden koşmanın adına “alış veriş” demişiz, bizim de iflah olacağımız yok!

Asıl olan tüketimin bir ihtiyaç mı, yoksa ihtiyaçtan öte bir şey mi olduğuna bakmak. Hepsi bu!