Başarıyı karşımızdan beklemek ne kadar yanlışsa, mutlu olmayı bir başkasına bağlamak da bir o kadar yanlış.
İnsanın sosyal bir varlık olması ve kişilerle kurduğu bağın gücü, anlam arayışını da etkiliyor. Olayları kişiselleştirmemizin, dışardan bir gözle değerlendirme yaparken zorlanmamızın nedeni de bu.
O zaman size bir sır vereyim; hayatta başarılı, mutlu, huzurlu olmanın tek yolu; KENDİN OLMAKTIR.
Bir kişinin kendisini tanıması ve hayatıyla ilgili çaba göstermesidir önemli olan, biz buna “elinden gelenin en iyisini yapmak” diyoruz, siz tevekkel olmak diyebilirsiniz; hiç fark etmez.
Kimseye değil, önce kendine yaslanmalı insan! Ve insanlar konusunda her an yanılmaya hazırlıklı olmalı. Çünkü insanlar sandığımızdan daha iyi veya daha kötü olabilir.
İnsanlar konusunda bilmemiz gereken en temel şey; birini tamamen tanımanın imkansız olduğudur.
En kötüsü de mutluluk ve başarı gibi kendi seçimlerimizin sonucu olan olguları, başkalarıyla özdeşleştirmek, yakınımızdakilerden beklemek ve sonucunda hayal kırıklığına uğramak, boş bir çabanın ürünüdür sadece!
Mutlu olmayı veya olmamayı siz seçersiniz. Hayatınıza birinin gelip sizi mutlu etmesini beklerseniz, asla mutlu olamazsınız. Herkes değişebilir evet ama karşımızdakinin değişmesini beklemek yerine kendimizi değiştirmek, çok daha kolay, inanın. Ve unutmayın ki siz değişirseniz ancak çevreniz değişir.
Bir de BAŞARI var tabi; mutluluğun anahtarı olarak görülen başarının gerçekleşmesinin en temel yolu, konfor alanından çıkmak. Etrafımızı suçlamayı ve bahanelere sığınmayı bırakmak atılabilecek ilk adımlardan. Daha sonra gerçekçi hedefler belirleyip kimseye aldırmadan, eleştirilere ve yargılamalara bakmaksızın yolumuza devam etmek çok önemli.
Değişim ne zaman başlar biliyor musunuz? Bu hayatta size kimsenin bir şey veremeyeceğini ve size sizden başka kimsenin yardım edemeyeceğini anladığınızda..
Güzel hayaller kurmak ve hedefler belirlemek, bir bakıma hayattan bir şeyleri ümit etmektir. Ve hayal edebildiğiniz her şey gerçektir.
Şunu da eklemekte fayda var; bazı şeylere sizin müdahale etmeniz gerekmiyor. Öyle ki, her şeyin bir zamanı var.
İnsan hayatı çok ilginç bir döngüye sahip; öyle bir an geliyor ki bütün taşların yerine oturduğuna, hatta siz kılınızı bile kıpırdatmadan her şeyin yerini bulduğuna şahit oluyorsunuz.
Sizin olanın eninde sonunda size döndüğüne, sahip olmak istediklerinizin aslında hep sizde olduğuna..
Kişi kendine inandığı zaman, başkalarını ikna etmeye çalışmıyor. Kişi kendinden memnun olduğu için başkalarının onayına ihtiyaç duymuyor. Ve kişi kendini olduğu gibi kabul ettiğinde tüm dünya da onu olduğu gibi kabul etmeye başlıyor.
Artık bu noktadan sonra, başarı ve mutluluk amacımız değil, hayatımızın bir parçası haline geliyor.
Mutlu kalın, kendiniz olun, başarı sizi takip edecektir..