Mart ayı geldi, cemreler düştü, doğa yeni bir hayata merhaba diyor, diye başlamışken umutlu geleceğe dair bir yazıya, Hollanda da ardından yurdumuzda insanlar sokaklara aktı.

Karanlık soğuk kış gecelerini geride bırakan, yeni tomurcuklarıyla yeni bir doğuşa başlayan yeryüzünde, umutların yeşerdiği bahar gibi dünyada da güzelliğe dair yeşermeler olsa diye ümit ederken, Türk ve Müslüman düşmanlığı bir kez daha çıktı ortaya.

Düne kadar yanımızda dost görünen, bugün aslında hep var olan gerçek yüzünü ortaya koyan ülkeler.

“Sizin dostunuzuz, Türkiye bizim için önemli bir partner” diyen, kadim dost söylemini dillerinden düşürmeyen bu ülkeler bir yandan terör örgütlerine silah mühimmat yardımı yapar, bir yandan da askerleri, terör örgütleri ile kol kola omuz omuza halay çeker oynar.

Birileri İkili ilişkilerimiz iyi” der ama ardından bakanlarımızın ülkelerine girmesini engeller. Sözcüklere takılanlar, davranışlarıyla en büyük yanlışları yapmaktadırlar. İğneyi de çuvaldızı da karşısında dostum dediğine batırma yarışındalar.

Demokrasiyi savunan, sözde kendilerinin mükemmel olduğunu sanan bu ülkeler, büyük ve güçlü Türkiye Cumhuriyeti Devletini görmeliler. Bu ülkelere diplomatik yaptırımlarımızla, bizde kendimizi göstermeliyiz.

Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın maruz kaldıkları davranışlara karşı, yine Avrupa'da yaşayan bir gazetecimizin, yaşadıkları ülkede karşılaştıkları bu duruma kelimeleriyle isyanı:

“Yazıklar olsun!
Türkler size ne yaptı?.
1961'de çağırdınız geldik, en zor işlerde çalıştık.
Kömür madenlerinde can verdik. Döküm hanelerde bin derecelik kazanların içine düşüp öldük.
Taş üstünde taş kalmayan ülkenizin inşasında, en az sizin kadar çalıştık.
Ustabaşları ıslıkla çağırdı ses çıkarmadık.
Evlerimizi yaktınız!
Biz size ne yaptık?”

Avrupa, Amerika yani dünyanın tüm diğer ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımız arasında iş adamından, sanatçısına, sporcusuna kadar her meslek ve pozisyonda kişi var. İkinci vatanı olarak benimsedikleri, yaşadıkları bu ülkelerin her yönden kalkınmasına büyük katkı sağlıyorlar.

Yine Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkileri anlatan bir haberde;

“Daha önce Türk, Almanya'yı sever ve karşılık bulmadığı için her zaman üzülürdü. Fakat şimdi Almanların kendisini sevip sevmedikleri artık Türk'ün umurunda değil. Önümüzdeki 30 yıl için iki ülke arasındaki ilişkiler ile ilgili çok karamsarız'' diye belirtmiş.

Bu sadece bu ülkeye mahsus da değil, diğer ülkelerde yaşayanlar içinde geçerli ve aynı durumdalar. İşte son Hollanda'da 450 bin Türk'ün yaşadığı yerde olan olaylar!

Sevgi ve saygılarımla…

Fatma Marmara