Dört mevsim farklı güzellikleri üzerinde barındıran, muhteşem doğası, yemyeşil ormanları, Şeyh Ali Semerkandi Hz. gibi değerli evliyaların yaşadığı ve yattığı ilçe. Manevi dünyasıyla, Osmanlı ve eski Türk mimarisi evleriyle, 9 aktif müzesiyle Türkiye’nin örnek ve bir benzeri daha olmayan ilçesi Çamlıdere. 


Ankara ilinin ilçesi olan Çamlıdere, Ankara'nın kuzeybatısında yer almakta olup, doğu ve güneyinde Kızılcahamam, kuzeyde Gerede, batısında Güdül ve Beypazarı ile komşu olan bu ilçe, 1953 yılına kadar Kızılcahamam’a bağlı bucak olarak kalmış, 02.12.1953 tarihli, 6191 sayılı kanunla ilçe statüsünü kazanmış.


 
Daha ilçeye girişte başlıyor, burada yaşayan sanatçı ruhlu insanların yaptığı, el oyması ahşap hayvan ve insan figürlerinin yer aldığı, yol boyu heykellerin güzelliğinin sergilenmesi. Yine bu giriş bölgesinde, çevre ve hayvan dostu, Çamlıdere Yaylası yakınında yatan değerli zat Cibilli Dede’nin, geyiklerle ormanlarda tasvir edilen, muhteşem heykellerinin görselliği yer alıyor. 19 yy. Şeyhler kasabasında doğmuş ve büyümüş, demirci çırağı olarak çalışmış, bölgenin namlı yağlı güreşçilerinden, çocuğu olmadığı için de sevgisini ve hayatını dağlarda dolaşan geyiklere adamış biri Cibilli Dede. Çetin geçen kış günlerinde sırtındaki heybesi ile Gerede'ye yaya olarak gider ve kaya tuzu alarak Aluçdağı'na geri döner ve bu tuzu Aluçdağı bölgesinde dolaşan geyiklere yedirirmiş. 


 
Çamlıdere ilçe merkezinde Hz. Muhammed'in sahabesi Hz. Ömer Bin Hattab'ın dördüncü soyundan gelen Şeyh Ali Semerkandi Hz. yattığı türbe, iki tarafından şırıl şırıl suların aktığı, mezarların yer aldığı, cıvıldaşan kuşları, dallarında barındıran ağaçların olduğu koruluğun içinde yer alıyor. Bu yol üzerinde ayrıca çay bahçeleri, çocuk oyun alanları, çeşmeler, yöresel ürünlerin satıldığı dükkânlar, müze, kütüphane, ekmek ve simit fırını bulunuyor. 

Şeyh Ali Semerkandi Hz. 1320 yılında Moğol hâkimiyetindeki İsfahan şehrinde dünyaya gelmiş, Peygamberimiz Hz. Muhammet sa. Efendi’mizin manevi evladı, Hz Ömer'in torunudur. Mekke'de Kâbe imamlığını, Medine'de ise 7 sene peygamberimizin türbedarlığını yapmış. Peygamberimizin manevi işareti üzerine Çamlıdere'ye yerleşmiş, İlim ve Bilim adamıdır. Birçok talebe yetiştirmiş olan Şeyh Ali Semerkandi Hz. Çamlıdere’yi ilim, irfan ve fazilet merkezi haline getirmiş, 1457 senesinde vefat etmiş. 
 
Şeyh Ali Semerkandi Hz. bir gün rüyasında, Peygamberimizin kızı Fâtımâ validemizi görür ve ona şöyle seslenir; "Ya Ali! Resûlullah'ın huzuruna git. Seni manevi evlatlığa kabul buyuracak" der. Semerkandi uyanınca, hemen Resûlullah'ın huzuruna koşar, kabrinin karşısına geçip, dizleri üzerinde oturup, başı önüne eğik, beklemeye başlar. Bir süre sonra Resûlullah efendimizin; "Buyur ya Ali! Seni manevi evlâdım olarak kabul ettim. Kıyamete kadar bu mucizem baki kalsın. Ya Ali! Öyle bir beldeye git ki fakirlikleri sebebiyle beni ziyaret edemeyen ümmetim, seni ziyaret etsinler. Sen benim evladım olduğun için sana yapılan ziyareti bana yapılmış gibi kabul ederim." dediğini duyar. Bu sözleri, büyük bir zevkle dinleyen Ali Semerkandi Hz. sevincinden ağlar ve Cenâb-ı Hakk'ın verdiği bu nimetten dolayı şükür secdesi yapar. Anadolu'ya gitmesi gerektiğini anlayıp, hemen harekete geçer. Çamlıdere'ye bir derviş kıyafetinde gelen Ali Semerkandi, oradaki insanların çok fakir olduğunu görerek, işaret edilen yerin burası olduğunu anlar.
 
Şeyh Ali Semerkandi Hz. burada köylülerin sığırlarını otlatacak çobanlarının olmadığını, kimsenin de çobanlığa yanaşmadığını görür ve onlara; "Sığırlarınızı otlatabilirim. Bu işten dolayı sizden ücret talep etmiyorum." der. Ertesi gün inekleri ve buzağıları otlatmaya götüren Ali Semerkandi, otlak yerinde sığırlara dönerek; "Ey inekler ve buzağılar! Akşama kadar beraberce otlayınız. Yalnız buzağılar, annelerini emmesin, anneler de yavrularını emzirmesin!" der. Bu söz üzerine, akşama kadar inekler buzağılarını emzirmez. Buzağılarda annelerini emmek için uğraşmaz. Akşam köylüler, ineklerin memelerini süt ile dolu görünce hayretten şaşırır. Bunun, Ali Semerkandi Hz. bir kerameti olduğunu, onun büyük veliler arasında yer aldığını anlarlar. 
 
Ali Semerkandi, bir gün kırda sığırları otlatırken, bir kurdun, bir öküzü öldürmek için hazırlandığını görür. Hemen yanlarına gider ve kurda; "Ey kurt! Bu öküzü öldürmek için kimden izin aldın?" deyince, kurt dile gelip; "Ey Allahü teâlânın sevgili kulu! Bu öküz benim nasibimdir. Allahü teâlânın izni ile bunu öldürüp yiyeceğim." der. O da; "Ey kurt! Öküzün sahibine durumu anlatayım. Haberi olsun ki bize bir kabahat bulup dil uzatarak ahretini yıkmasın. Bugün müsaade et, yarın gel." buyurur. Kurt, peki diyerek oradan ayrılır. Akşam durumu öküzün sahibine anlatır. Öküzün sahibi, bunun olamayacağını söyleyerek, ertesi gün öküzü yine gönderir. O gün kurt, yine gelip öküzün başına dikilir. Ali Semerkandi, kurdun yanına gelip; "Mademki yiyeceksin, hiç olmazsa derisini delik deşik etme de sahibinin işine yarasın!" der. Kurt, öküzü öldürüp, derisine zarar vermeyecek şekilde etini yer. Akşam, öküzün yerine derisinin geldiğini gören öküzün sahibi, doğruca Ali Semerkandi'nin yanına koşup, durumu sorar. Hâdiseyi öğrenince, inanmayıp Ali Semerkandi'ye uygun olmayan sözler söyler ve ertesi günü kadıya şikâyet eder. Kadı, her iki tarafı dinledikten sonra, Ali Semerkandi hazretlerine; "Şahidin var mı?" diye sordu. O da; "Orada bu hâdiseyi gören ağaçlar ve kayalar şahidimdir." der demez, olayın geçtiği bölgeden bir gürültüdür kopar. Kayalar ve ağaçlar harekete geçip, kadının bulunduğu yere doğru gelir. Herkes korkudan kaçmaya başlar. Bunun üzerine Ali Semerkandi Hz; "Ey kayalar ve ağaçlar! Olduğunuz yerde durun!" buyurunca, durur. Halk, Ali Semerkandi'nin büyüklüğünü kabul edip, onun talebesi olur.   
 

Yine tarlada asasını yere vurarak; "Çık, ya mübarek!" deyince, yerden gövde kalınlığında bir su çıktığı, Osmanlı döneminde Bursa'da bir çekirge afetinin olduğu, ziraatçıların çare bulamayınca, Ali Semerkandi Hz. asasıyla çıkardığı sudan bir miktarını Bursa'ya gönderdiği ve afetin bulunduğu bölgelere suyun azar azar döküldüğü, çok kısa bir zaman içinde çekirgelerin kaybolduğu da rivayetler arasındadır.. Padişah, Semerkandi’ye Bursa’da kalmasını ve bir istekte bulunmasını söyler. Ama o kalamayacağını belirtir ve isteğinin; "Çamlıdere havalisindeki tabanız çok fakirdir. Onları, askerlik ve toprak kirası mükellefiyetinden muaf tutmanızı arzu ediyorum." der. Padişah, bundan sonra Çamlıdere havalisinde bulunan kimselerin askerlik yapmayacağını ve toprak kirasının alınmayacağını bildirir. O günden, İstiklâl Harbi sıralarına kadar Çamlıdere bölgesinden vergi alınmaz ve askere giden olmaz.
Şeyh Ali Semerkandi Hz. kabrinin olduğu bölgede bulunan 126 Cm çapında Asırlık Meşe Ağacı, 1417 yılında dikilmiş. Şeyh Ali Semerkandi Hz. ağacın gölgesinde dinlendiği, öğrencilerine burada derler verdiği belirtiliyor. 

Dünyada ilk soba şeklindeki, Çamlıdere’nin de simgesi haline gelmiş olan Soba Müzesi, 18. YY.’dan itibaren Türkiye ve Avrupa ülkelerinin sobalarını sergiliyor. Soba Müzesi görevlisi İlkay Mürdük Hanım, müzeyle ilgili paylaştığı bilgilerde, dünyada ilk defa soba şeklinde inşa edildiğini, binanın yapımında örnek alınan sobanın, Türkiye üretimi bir döküm soba olduğu, müzenin de örnek alınan sobadan 22 kat büyütülmüş halde inşa edildiğini anlattı. Soba Müzesinde, Türkiye ve çeşitli Avrupa ülkelerine ait olan, 18. YY.’dan itibaren tüm eski dönemlere ait yaklaşık 150 tane soba bulunduğunu ekledi. Yine müzenin dışarıdan görünen içinde 7/24 yanan ekranının içeride de büyük ekranda görseli olduğunu, o yanma hissini, o sıcaklığı vermesi adına bu görselin yapıldığını belirtti. İlkay Mürdük Hanım, tüm katlardaki sobalar, sobalarda kullanılan yakıtlar, soba yapım atölyesiyle ilgili de bilgiler paylaştı. 
 
Şeyh Ali Semerkandi Külliyesi yanında bulunan, Çamlıdere Semerkandi Evi Müzesi, 15. YY. Çamlıdere’sinden kesitler sunan, duvarları taş üzeri toprak sıva ve kerpiçle yapılmış, alt taban kısmında çamur üzerine dağ eriği şırası yedirilerek toprağın gevşemesi önlenmiş, üst tavanında ağaç sırıkların arasına söğüt ağacı yaprağı serilerek yağmura karşı güçlendirilmiş bir bina. Çamlıdere insanının o dönemde bir ev yaşantısını gözler önüne seren müze bahçesinde, özellikle çocuklara tabiat, tarım ve bahçe sevgisi aşılanması amaçlanmış. 
 
İlçede bulunan 9 müzeden biri olan, Şeyh Ali Semerkandi Hz. buraya geldiği dönemdeki Çamlıdere’den görüntüleri de sunan ve halkın yaşam tarzını sergileyen, Şeyh Ali Semerkandi Müzesi ve Külliyesi, yerel halkın yaşam tarzına ve kültürüne dair ayrıntıları içeriyor. Balmumu heykellerden yapılmış olan figürler, yöre insanın esnaf görüntülerini, yoğurtçu babadan  sokak satıcısına, sokak berberinden marangozuna, yorgancıdan semerciye kadar dönemin esnaflarının günlük yaşantılarını canlandırıyor. Müze ortasında bulunan kır kahvesi ise o dönem halkının dinlenmelik ve eğlencelik mekânlarını tasvir ediyor. Şuanda da hizmet vermeye devam ediyor.
 
2015 yılında hayata geçirilen Çamlıdere Kültür Evi ve Etnoğrafya Müzesi’nde,  ilçenin tarihini, kültürünü, gelenek ve göreneklerini yansıtan eşyalar ve objeler bulunuyor. Çamlıdere insanının geleneksel yaşantısını, el sanatlarını, mutfağını, eski dükkânlarını, kaybolan ve unutulup giden geçmişe dair ne varsa hepsini bu müze kapsıyor. Tarihi mimari yapısıyla, orijinal tavan süslemeleri yine orijinaline uygun şekilde restore edilerek hizmete açılmış. Taş plaktan yükselen Türk Sanat Müziği eşliğinde bir gezinti sunuyor.
 
2016 yılında açılan Çamlıdere Doğa ve Hayvan Müzesi, bu bölgeye özgü endemik bitki türlerinin ve yörede yaşamını devam ettiren hayvanların tanıtıldığı yer olup, Türkiye’de bir ilk ve tek olma özelliğini taşıyor. Günümüzde nesli tükenmek üzere olan hayvanları gelecek nesillere taşımak, doğa ve hayvan bilincini sağlamak amacıyla, Çamlıdere coğrafyası ve bu coğrafya üzerinde yaşayan yabani hayvanların doğal ölümleri sonrası veya hayvanat bahçelerindeki ölenlerin Çamlıdere Belediyesi tarafından toplanmasıyla, hazırlanmış bir müze. Doğa içerisindeki yaşam biçimlerinin sergilendiği müzede, yüz farklı çeşit hayvanın bulunuyor. Özel ses sistemi efektleri kullanılarak, hayvanların doğa içerisindeki sesleriyle, şelaleden akan suların birbirine karışımından ortaya çıkan melodi ve muhteşem doğal görselliği, müzeye gelen ziyaretçilere o ortam yaşatıyor. 
Bölgenin tarım durumunu sergilemek amaçlı açılan, Çamlıdere Tarım Müzesi’nde, bir çocukluğumuzdan kalma eski kara sabanlar, kağnılar, el değirmenleri, körükler, düven tahtaları, tırmık vb. gibi o dönemde kullanılan tarım aletleri sergileniyor.
 
 Şeyh Ali Semerkandi Hz. türbesi yanı başında bulunan Kutsal Emanetler Müzesi, manevi kültürü hissettiriyor. Şeyh Ali Semerkandi Hz. ilçeye bırakmış olduğu emanetlerden kendi elleriyle yoğurarak yaptığı sacayağı, abdest almak için kullandığı ibrik ve altlığı, Semerkandi Vakfı’na ait pusat ve kılıçlar bu müze içersinde sergileniyor. Aldığı manevi işaret üzerine Kızılcahamam’a bağlı Berçin çatak Köyüne gelen Şeyh Ali Semerkandi Hazretleri, köyde ibadet için cami olmadığını görünce hemen bir cami inşaatına başlar. Cami inşaatına vahşi hayvanlar bile taş getirirler yardım ederler. Cami inşaatı tamamlanınca, daha önce elleriyle yoğurarak yaptığı ve yanından hiç ayırmadığı sacayağını fırlatması manen emrolunur. Sacayağı nereye düşerse Semerkandi Hz. de oraya gitmesi emredilir. Şeyh Ali Semerkandi Hz. elindeki sacayağını fırlatır ve Sacayağı bugünkü Çamlıdere ilçesinin merkezine düşer. Bunun üzerine Çamlıdere’ye yerleşir. Düştüğü zaman kırılan ve bir ayağı ile birlikte bugüne kadar muhafaza edilen sacayağı da bu müzede sergileniyor.
 
Çamlıdere Çuf Çuf Treninin içinde, Çamlıdere eski Belediye Başkanı H. Caner Can’ın ortak akıl ve gayretleriyle Çamlıdere’ye kazandırdığı  Çamlıdere Çuf Çuf Oyun ve Oyuncak  Müzesi, Şeyh Ali Semerkandi Külliyesi Karşısında yer alıyor. Müzede oyunların ve oyuncakların tarihsel gelişiminin anlatılması için mizansen ortamlar oluşturulmuş. Eski Çamlıdere evleri ve sokaklarında, eski dönemlerin oyunları oynayan çocukların maketleri ve figürleri ile el yapımı ahşap oyuncakların yanında tel ve demirden yapılmış birçok oyuncak ve oyun türlerinin sergilendiği müzede, her döneme ait çok sayıda farklı oyuncaklar yer alıyor. 
 
Şeyh Ali Semerkandi Hz. adaletin simgesi Hz. Ömer’in torunudur. Şeyh Ali Semerkandi Hz.inin ebedi istirahatgahına çekildiği bu topraklarda adaletin simgesi olan terazinin bir müzesi olması kanaatine varan Önceki dönem Belediye Başkanı H. Caner Can, kısa bir süre içerisinde dünyanın ilk Çamlıdere Terazi Müzesi’ni ilçeye kazandırmış. Yerler ve gökler Adalet sayesinde ayakta durur diyen Şeyh Ali Semerkandi Hz. Adalete ve Ahiliğe verdiği önemi yaşatan Terazi Müzesi, geçmişin izlerini taşıyor. Ayrıca terazinin edebiyatla da buluştuğu Ahilik geleneğinin yaşandığı bir müze olmuş. Terazinin Mısır ve Babil tarafından icadından sonra Roma dönemi, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait terazilerden başlayan ve Cumhuriyet dönemindeki terazilerin de günümüze kadar gelenleri bu müzede toplanmış.
 
İlçede 17 Milyon yıl ve 55 Milyon yıl öncesine ait, Dünya’nın beşinci büyük fosil ormanı bulunmaktadır. Fosil Orman ve Değerli Taşlar ilçesi Çamlıdere’nin Yahşiyan ve Pelitçik jeosit Fosil ormanlarından çıkartılan fosil taşlar, Çamlıdere insanın elinde değerlenerek, içerisindeki akik ortaya çıkartılıp, işleniyor. Ayrıca, ilçede yapılan sıcak su sondaj çalışmaları neticesinde 3 (üç) farklı noktadan termal sıcak suyun çıktığı ilçe termal turizmde de yerini almış. Yazar: Fatma Marmara