Sanat yönü dolu dolu olan Nimet Hanım Teyze ilk sahnede şiir okuduğu anısını paylaşırken aynı heyecanın ifadesi yayılıverdi yüzüne ve devam etti sözlerine:
“1996-1997 yılıydı, yeğenim Mustafa keskin ve arkadaşı Ali Dursun bize İstanbul'da ki evimize geldiler. Akşam yemeğimizi yiyoruz, bir taraftan da şiir okuyoruz. Daha masayı kaldırmadan, masadayken ben misafirlerime;
-Bu akşam şiir dinletisi var, hadi sizi oraya götüreyim, dedim. Kalktık koştura koştura gittik. İçeriye girdik, 3-4 kişi oturuyor, iki kişi de sahnede, başka da kimsecikler yok.
Bugün şiir dinletisi yok mu?” dedim.
Az kişi olunca yapmadık.” dediler.
“Ama ben iki tane misafirimi aldım, soframı öylece bırakıp koşturarak getirdim onları buraya” dedim.
“O zaman başlayalım.” dediler.
Sahnede ki iki kişi karşılıklı şiir okumaya başladı, ardından;
“İçinizde şiir okuyacak olan var mı?” diye sordular.
Kimsede ses yok, zaten iki sıra insan var. Ayağa kalktım;
“Ben!” dedim.
Yukarıya, sahneye çıkmamı istediler. Sahneye çıkmadan okumak istediğimi belirterek hemen orada bir şiir okumaya başladım. Aradan bir süre geçti yine bir şiir daha okudum. Daha sonra yanıma bir hanım geldi. Adımı sordu ve bana;
“Bizim falanca yerde toplantımız var. Oraya sizi de bekliyoruz.” dedi.
Sonra oradan ayrıldık. Dedikleri gün geldi. Yanıma bir arkadaşımı aldım. Arayarak, sorarak verilen adrese gittik. Labirent gibi merdivenleri çıktık. Bir yerde kalabalık insanlar oturmuş. Beni davet eden Aytül Hanımda orada. Bizde usulca bir masaya oturduk. Masalarda herkesin önünde gazete var. Aynı zamanda da bir yandan şiirler okunuyor.
“ Nimet Ay” dediler. İki tarafıma baktım. Hiç beklemiyorum. Daha çıkıp da elime mikrofon alıp, bir şiir okumuş değilim. Şaşırdım, etrafımda ki kalabalığa baktım. Ayağa kalktım, biraz ilerledim ve
“Ben hazırlıklı değilim.” dedim. Bir arkama baktım, birde önüme, yarı yoldayım. Gözümü kapattım, gittim, mikrofonu ilk defa olarak aldım elime ve o anda aklıma gelen 70 Yaş” şiirini heyecanla okumaya başladım.
Yaş yetmiş, iş bitmiş dediler.
Gönlümdeki ateşi söndüremediler.
Gözlerinin feri sönmüş dediler
O mum ışığına bakıp
İçimdeki volkanı görmediler, göremediler.
Dedim ve ardından koşa koşa yerime oturdum. O an heyecandan duymuyorum etrafımı. Arkadaşım Melek En çok seni alkışladılar” dedi. Beni mikrofona alıştıran o Aytül Hanım oldu. Bu toplantıları düzenliyorlardı ve her toplantılarına beni çağırdılar. Daha sonra dergi çıkarttılar. Benimde birkaç şiirimi bu dergilerde yayınladılar. Bu bana büyük bir mutluluk verdi, çok heyecanlandım dergide görünce. Bütün davetlerinin hepsine gittim. Gide gele, gide gele de şiir okumaya alıştım.
İlerleyen yaşları içinde dörtlükler yazmış olan Nimet Hanım Teyzenin upuzun bir ömrü olmasını ve daha nice dörtlükler yazmasını diliyorum. Bu çok değerli sohbet için Sayın Nimet Ay Hanım'a ( Nimet Hanım Teyzeye) teşekkürlerimi, saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.
Sevgi ve saygılarımla…
Fatma Marmara