Teknoloji ve internetin bizleri getirdiği son nokta; TİKTOK uygulamasının yarattığı akım olsa gerek!
Günlük trend olmuş müzikler eşliğinde, dikkat çekmek, daha fazla tıklanmak adına çekilen saçma sapan, manasız videolar.
Hani bir şey yapmaya vakit bulamıyorduk, ah bir vaktimiz olsa spora başlayacaktık filan..
Türkiye’de kitap okuma oranı yüzde kaç biliyor musunuz?
Yapılan araştırmaya göre Türkiye'de kişi başına 8.4 kitap düşerken, kitap okumaya ayrılan süre günde ortalama 1 dakika.” (Habertürk, 27 May 2022).
Yetmez dahası var!
Türkiye’de toplumun düzenli kitap okuma oranı % 0.1, kitap toplum yaşamında önem sıralamasında 235 sırada, toplumun % 75’i kitap okumuyor, % 40 hiç kütüphaneye gitmemiş. Kütüphaneye gidenlerin önemli bir kısmı da okul kitabı veya ders kitabı için gitmiş. Japonya’da kişi başına düşen kitap sayısı yılda 25, Fransa’da 7. Türkiye’de de yılda 12 bin 89 kişiye 1 kitap düşüyor. Japonya’da 1 kişi yılda ortalama 25 kitap okurken, Türkiye’de bu oran komik: 6 kişi 1 kitap okuyor (Politikam.com, 19 haziran 2023).
Bu verilere bakınca, geniş çaplı bir araştırma yapmaya korkar insan.
Kurbana girer gibi 6-7 kişi toplanılıp bir kitap okunuyorsa, hatta kitap kritiği yapılıyorsa yine iyi!
Peki nedir bu kadar cazip olan, TİKTOK’u popüler kılan unsur?
İnsanın kendi varlığını ortaya koyma şekli bu olmamalı.
Resim? Olur. Moda? Olur. Yemek? Harika olur. Ama bu, kendimizi anlatma şeklimiz olmamalı.
Duygusal tatmin duygusunu günlük, hatta anlık sanal mutluluklarla karşılamaya çalışan birey, kendi olamamanın yanı sıra, bir de alay konusu oluyor.
Az ötede oynayın diyeceğim, bakıyorum hepsi yetişkin.
Sosyal medya kullanımının en gereksiz ve en verimsiz hali diyebiliriz, TİKTOK için. Resmen boşa zaman kaybı, tüm sosyal medya öyle değil mi zaten?
Şu gün huzur evlerine gidip büyüklerimize; “Hayattaki en kötü his nedir?” diye sorsak; “Vaktini boşa harcadığını anladığın anda gelişen histir.” derler, büyük ihtimalle. Hayalleri ve hedefleri olmadan yaşayan bireyler, 50-60 yaşlarına geldiklerinde ve artık ölüme biraz daha yaklaştıklarını hissettiklerinde, yaşadıkları pişmanlığın geri dönüşü olmayacak maalesef.
Hiçbir şey için geç değil, inanın. Yeni bir hobi edinmek, spora başlamak, çiçekleri sulamak, kuşlara yem atmak, yürüyüşe çıkmak, kahve eşliğinde laflamak..
Özünden uzaklaşan insanoğlu bir gün hayattaki en değerli varlığının “zaman” olduğunu anlayacak. Büyük ihtimalle de geç kalmış olacak, ne diyeyim; “Uyan ey gözlerim, gafletten uyan.” demekten başka bir şey gelmiyor elimden! HERKESİN KARNI TOKSA YAŞASIN TİKTOK!
Güzel günlere..