1. Bölüm

Domateslerde ki lezzet, bizim 40 yıl önce yediğimiz domatesin lezzeti. Normal manavdan, marketten aldığımız domates tadı değil. Çok daha düzgün bir domates tadı var. Toprakta olabilecek mantar gibi değişik hastalıklarla ilgili tüm işlemlerden uzak, hijyenik şartlar altında yetiştirilen bir ürün bu ” diye anlatmıştı Bolu Belediye Başkanımız Sayın Alaaddin Yılmaz. O gün ben de serada yediğim bir domatesle çocukluğumun tadını, unutmak üzere olduğumuz o tadı yıllar sonra hissetmenin mutluluğunu yaşadım. Takdir etmemek elde değildi bu yapılan güzel işleri. Zira bizim unutmaya başladığımız tadı, zaten çocuklarımız hiç bilmiyorlardı ama şimdi Bolu Belediyesi bunu tekrar sağlamıştı.

Bolu Belediye Başkan Yardımcımız Sayın Emine Davarcıoğlu'nun Belediyelerin kendi kalkınmasıyla ilgili, ekonomisiyle de ilgili sorumlulukları var. Dolayısıyla, hem tarım yönünden, hem ekonomi yönünden biz halkın önünü açmalıyız. Bolu'nun ekonomisi genelde patatese ve buğdaya bağımlı. Biz Bolu'da topraksız tarım yapılabileceğini, yani kışında seralarla Bolu'da tarım yapılabileceğini, insanlara göstermek amacıyla bu çalışmaları yapıyoruz.” diye belirttiği gibi diğer yönden de halka hizmetin bir diğer alternatifini burada sunmuşlardı. En önemli yönü ise burada yetiştirilen ürünler, Bolu Belediyesi'nin yaklaşık günde 1500 kişiye yemek verdiği aş evinde değerlendiriliyor ve yine halka hizmet olarak geri dönüyordu.

Ziraat Mühendisti, Bolu Belediyesi park ve Bahçeler Müdürü Aylin Aydın Hanım'la sohbetin ardından, aynı yerde görevli Ziraat Yüksek Mühendisi İlknur Özkök Kaşıkçı Hanım'la birlikte tek tek seraları dolaşarak hem ürünleri dalında görmüş hem de bilgileri almış oldum. İlk girdiğimiz, topraksız tarımın yapıldığı serada, Bolu'da şubat ayında, kışın ortasında olmamıza rağmen, dalların üzerinde salkım salkım sarkan kırmızı domateslerle karşılaştık.

-Topraksız tarımın yapıldığı bu serada, bitkinin dikildiği, kök saldığı yer ile bitkinin ihtiyacı olan besini ona nasıl sağladığınızla ilgili bilgileri paylaşabilir misiniz?

Z.Y.Müh. İlknur Özkök Kaşıkçı: Bu serada domates fidelerini, Hindistan cevizi torfuna (Cocopead) dikiyor ve topraksız tarım yapıyoruz. Toprak kullanmıyoruz. Yastıklarda, damlama su ile otomatik otomasyon sistemiyle sulama yapılıyor. Suyunun içine gübresini, vitaminlerini biz vererek besliyoruz. Verime yönelik çalışma yaptığımız için ihtiyacı neyse, topraktan alacağını neyse onu dışarıdan, yani insan eliyle kontrollü veriyoruz. Bunun avantajları şu, topraktan gelebilecek hastalıkları, zararları önlemiş oluyoruz.

Organik Tarım Teknikeri Hatice Akkan: Azota ihtiyacı varsa azotlu gübre yapıyoruz. Fosfora ihtiyacı olduğu zaman daha farklı, meyveye geldiği zaman daha farklı besinini sağlıyoruz. Yani bitkinin ihtiyacı olan şeyi topraktan değil de biz direk bitkiye vererek beslenmesini sağlıyoruz.

-Bolu'da böyle bir sera kurulma düşüncesi nasıl oluştu?

Z.Y.Müh. İlknur Özkök Kaşıkçı: Bolu'da bu iş nasıl olur, Bolu'da ki çiftçiler bunu yetiştirebilir mi diye deneme amaçlı bu sera kuruldu. Bizim amacımız ARGE çalışması. Yani Bolu'da bu iş yapılır mı? Eğer iyi verim alırsak çiftçilerimize, küçük arazisi olanlara önerelim diye. Zaten onlarda gelip bakıyorlar. Çiftçiler, üreticiler, yeni girişimciler gelip, buraları geziyor, bakıyor, inceliyor, bilgi alıyorlar.

-Domateslerin yetiştirildiği bu topraksız tarım seranın içinde olması gereken sıcaklık ne kadar olmalıdır ve bunu ne şekilde sağlıyorsunuz?

Z.Y.Müh. İlknur Özkök Kaşıkçı: Buranın ısıtılmasını biz termalden Bolu kaplıcalarından aldığımız su ile sağlıyoruz. Eşanjör sistemi ile su ısıtılıyor, ısınan su bu yastıkların altında dolaşıyor. Sera içinin sıcaklığı gece en düşük 16 °C, gündüzde en yüksek 32-33 °C olması lazım. Burada otomasyon sistemi olduğundan dolayı, buranın nemi artınca pencereler kendiliğinden açılıyor. Bitkinin suya ihtiyacı olduğunda kendisi alıyor. Havaya ihtiyacı olduğu zaman havalandırma pencereleri açılıyor.

Devam edecek