Günümüzde herkes her şeyi “üst düzey” yaşıyor.

Araba alınacaksa en dolusu, yemeğe gidilecekse en lüksü, kahve içilecekse en isim yapanı derken liste uzayıp gidiyor..

Eski zamanların o sade, mütevazı yaşamı çok uzaklarda unutulmaya yüz tutmuş bu günlerde..

Tüketimin en üst düzeyde yapıldığı günümüz yaşantısının bireye dayattığı bununla da sınırlı değil.

Durum böyle olunca aşkın ve sevginin en üst düzey yaşandığının bir kanıtı olan şaşalı kutlamalar, havai fişekli bol gösterişli evlenme teklifli sosyal medya paylaşımları havalarda uçuşuyor..

Yani?

Sevgiyi de abartıyoruz! Peki neden?

Beynimiz egoyu korumaya eğilimli olduğundan, itiraz etmez. Onun için abartılı sevgi ve ilginin nereden geldiği önemli değildir. “Tadını çıkar.” der sadece.

Duymak istediklerimizi duymak bize bu yüzden hoş gelir.

İlişkilerde birey “inanmak” ister. Öyle çok ister ki bunu; çoğu zaman gerçeği görmek şöyle dursun, manipüle edilmekten hoşlanır, farkında olmadan!

Vee BİNGO! O, artık bağımlı bir bireydir.

İlgiye, şımartılmaya, yüceltilmeye bağımlı birey uğradığı manipülasyonun yasaklı madde etkisiyle adeta kendinden geçerken, bir anda yaşadığı her şeyin bir toz bulutuna dönüştüğünü görür.

Asıl olay bundan sonra başlıyor zaten.

Ardı ardına edilen telefonlar, sorulan sorular ve beklenen ilgi yanıtsız kalıyor maalesef!

Karşı tarafın hissetmesine fırsat kalmıyor ki; kontrol manipülatöre geçiyor.

İlişkilerin ilk zamanlarında sergilenen bu abartılı sevgi gösterilerinin, daha sonra tarafları nasıl hüsrana uğrattığı bilinen bir gerçek.

Göklere çıkarıp oradan da yere bırakmak deyiminin tam karşılığı olan bu ilişki türü; “Love Bombing” yani sevgi bombardımanı olarak adlandırılıyor.

Manipülasyonun böylesi düşman başına!

Aşk, sevgi adı altında uygulanan duygusal ve fiziksel şiddetin şekil değiştirmiş hali olan bu ilişki türünde, taraflardan bu sevgi şekline maruz kalanı yıllar boyu atlatamayacağı travmalar bekliyor ne yazik ki!

Oysa herkes öldürür sevdiğini

Kulak verin bu dediklerime

Kimi bir bakışıyla yapar bunu

Kimi dalkavukça sözlerle

Kimi yeterince sevmez

Kimi fazla sever

Kimi satar

Kimi de satın alır

Kimi gözyaşı döker öldürürken

Kimi kılı kıpırdamadan

Çünkü herkes öldürür sevdiğini

Ama herkes öldürdü diye ölmez

Aile mahkemelerinde sıklıkla duyduğumuz bir cümle “Çok seviyorum, kıskandığım için yaptım, pişmanım.”

İlişkilerde zarar veren tarafın masum gibi görünen-hala manipüle etmeye devam edercesine sarfedilen- o korkunç ifade!

Vazgeçilmez olayım derken, her şeyi berbat edip düzeltemeyince de istenmeyen yollara başvuran bireylerin sayısı ne yazık ki az değil.

Öldüresiye sevmek bu olsa gerek!

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 2022 yılı başından itibaren aylık olarak yayınladığı raporlara baktığımızda ise; 2022 Ocak ayından Ekim ayına kadar Türkiye’de 246 kadın cinayetinin işlendiği, 186 kadının ise şaibeli bir şekilde öldüğü verisi yer alıyor. Dolayısıyla yılın bitmesine üç ay kadar bir süre olmasına karşın Türkiye’de 2021 yılında yaşanan kadın cinayetleri sayısının, 2022 yılının Eylül ayı sonunda neredeyse yakalandığı göze çarpmakta (turkiyeraporu.com)

Unutmayalım ki saygı, sevgi ve güvenin kalmadığı bir ilişkinin beyin ölümü gerçekleşmiş demektir!

Saygı sevgi şöyle dursun birbirini anlamayan, empatiden yoksun, bencil bireylere dönüştük.

Aşkımızı sevgimizi, sevincimizi heyecanımızı sosyal medya malzemesi yaptık.

Sadece tüketiyoruz. Tükettiğimiz bazen benliğimizken, tüketilen şey bazen de karşımızdakinin benliği olabiliyor.

Nerde o eski masum aşklar, karşılıksız ilişkiler.

Toplumsal yapının bu denli bozulduğu, sistemsel dayatmanın toplumun en küçük birimine kadar sirayet ettiği şu günlerde hiç olmazsa ilişkilerimiz temiz ve masum kalabilseydi!