İnsanlar ülkelerinde kendi inanç ve kültürlerinde mutlu mesut yaşarken, bir gün birileri göz dikiyor o topraklara, daha doğrusu toprakların altında yatan zenginliklere. Yerle bir oluyor o insanların ülkeleri, kan, gözyaşı, barut içinde. Yıllarca sürüyor, upuzun yıllar. Binlere ulaşıyor sayıları, her geçen gün azalacağına tam tersi artarak. 20 Haziran 2017 Dünya Mülteciler Günü” BM rakamlarına göre 65 milyonu aşkın insan mülteci olarak toplandıkları bu kamplarda, tel örgüler ardında, insanlıktan uzak bir yaşam mücadelesi içinde.

- Sizin gözleminiz ve izlenimlerinizle Afrika kamplarında ki durum ve bu kamplarda yaşanan dramdan bahsedebilir misiniz?

Hacı İbrahim Mutlu: Buralarda ki Müslümanlar çok zulüm görmüşlerdi. Soykırıma uğramışlardı. Afrika ülkelerini bir kısmını yöneten devlet adamları, eğitimli bile değil. Hangisinin kabilesi çoksa, o başkan oluyor. Eritre, Sudan'dan başlar, Kızıldeniz'den Cibuti Liman şehrine kadar gider. Limana gelen mallar, karayoluyla iç Afrika'ya yayılıyor. Bu liman yolunda, sömürgeci emperyalist ülkelerin desteklediği, federal polisler var. Yolun 15 m. sağını ve solunu korurlar ama 15 m. içeride insanlar birbirlerini öldürürler, ona müdahale etmezler. Eritre'yi yöneten de Etiyopya'yı yöneten de aynı kabile. Etiyopya, Afrika birliğinin merkezi ve Fetö'nün de orada en çok örgütlendiği yerlerden bir tanesi. Afrika'da ve dünyanın çeşitli yerlerinde, 65 milyon üzerinde Müslümanlar, bu kamplarda yaşıyorlar. Dadap Kampı, Kakuma Kampı, Eritre Kampı gibi kampların her birinde 650 bin ile bir milyona yakın insan yaşıyor. Bu kamplarda yaşayanların çoğunluğu da Somalili ve Müslümanlardan başka kimse yok, bulamazsınız. Nedeni ise Somalili savaşçı, Somalili din değiştirmez, Afrika'da ki bütün ticareti Somalililer yapar. Burada Somali çok önemli, Afrika için.

- Kamplarda en sık rastladığınız ve sizi en çok etkileyen olay ya da görüntü ile ilgili paylaşım yapabilir misiniz?

Hacı İbrahim Mutlu: Kampta en çok rastladığınız görüntü, çocuk annesinin kucağında, yara bere içinde, üzerine sinekler konmuş bir vaziyette. Çocuk açlıktan ölüyor, anne alıyor 100 m. ileri gidiyor, kumu eşeliyor, çocuğu üzerindeki giysi olarak ne varsa olduğu gibi yatırıyor, üzerine bir taş örtüyor. Ağlama, sızlama yok tamamen doğallaşmış. Böyle bir hal almış. Bunu gördükten sonra hani ben diyordum ya Ne işim var benim burada” diye. Bu durumları görünce Ben bu işte kesinlikle varım. Neresi olursa, bana nerede görev verilirse giderim” dedim.

-Eteklerden baktığınızda dağı göremezsiniz, ancak karşıdan baktığınızda dağı görürsünüz, sözünden yola çıkarak, orada yaşayanların Türkiye'ye bakış açısı ile ilgili düşüncelerini paylaşabilir misiniz?

Hacı İbrahim Mutlu: Evet, Türkiye buradan baktığımız gibi değil. Geri açılıp baktığınızda görüyorsunuz. Mesela; Afrika ve İtalya'da yaşayanlar, Türkiye için Siz Amerika gibisiniz, çok zengin ve güçlüsünüz” diyorlar. Emperyalist ülkeler bütün dünyanın ahengini, akustiğini bozmuşlar. Biz gittiğimizde bize Siz bizden bir şey almaya gelmiyorsunuz ki bize bir şeyler vermeye geliyorsunuz” diyorlar. Varsa yoksa Sayın Cumhurbaşkanımızın ismi Tayyip Baba” Biliyor musunuz? Avrupa ülkelerinin çoğu Türk bayrağı çekerek Afrika'da ki arazilerde gezebiliyorlar. Etiyopya'da Harar diye bir bölge var. Burada Osmanlı Mahallesi var. 1860'lı yıllarda 18 sene biz yönetmişiz. Bu bölgedekiler nüfus kâğıdını getiriyor, Ben Osmanlıyım. Babam Osmanlıydı benim” diye. Hatta Cumhurbaşkanımız geldiğinde randevu isteyip görüşüyorlar Emret padişahım” diyorlar.

-Afrika ya da başka kıtalarda ki ülkelere gitmenizi istemeyenler ve bunun için tepki gösterip engel olmaya çalışanların, bunu ne niyetle istediklerinden bahsedebilir misiniz?

Hacı İbrahim Mutlu: Bize, bazı görüşte ve grupta olanlar. Sizin ne işiniz var Afrika'da” diyorlar. 18 yaşındaki Alman, İsveçli fellik fellik kabileleri dolanıyor. Misyonerlik çalışmaları yapıyor. Hıristiyanlığı yaymak için. Burada Hıristiyan ol, dünyalığını ve ahretliğini kurtar” amacı yok. Amaç, Sen Hıristiyan ol, benden ol, ben seni daha iyi sömüreyim, sen bana karşı gelme.” Olay bu. Zaten Afrikalıların çoğu büyücülere inanıyorlar. Birde din değiştirmeyen ülkeler var. Müslüman olduğunda da Hıristiyan olduğunda da dinini değiştirmiyor.

- Orada yardımcı olmaya çalışan başka kuruluşlar var mı, bu konuda bilgi paylaşabilir misiniz?

Bizim TİKA'dan ( Türk işbirliği ve Koordinasyon Ajansı) hariç akraba toplulukları diye bir kuruluşumuz var. TİKA ve Akraba Toplulukları da buralarda hizmet ediyor ve çok güzel işler yapıyor. Afrika'da ve en ufak bir şey olsa Türkiye ile çalışmak istiyorlar.

Ahşap Sanatçısı ve Seyyah Yazar Sayın Hacı İbrahim Mutlu'ya bu değerli bilgileri bizlerle paylaştığı için teşekkürlerimi sunuyorum.

Sevgi ve saygılarımla…

Fatma Marmara