Geçtiğimiz günlerden birinde ılık rüzgârların estiği, ara ara güneşin yüzünü gösterdiği bir hava vardı. Bulutlar hızla doğuya doğru hareket halindeyken, rüzgârda yerde ne kadar kuru yaprak varsa önüne katmış, sokakları caddeleri süpürüyor, topladıklarını kuytu köşelere yığıyordu. Sonbaharın en sevdiğim günü. Doğanın kendini temizlediği günlerden biridir bu.

Bir an düşündüm; yeryüzünde ki tüm kötülüklerde böyle süpürülse, Ortadoğu'nun da yüzü gülse.

En fazla da çocuklar mutlu olurdu bu duruma. Zira savaşta en çok çocuklar zarar görüp ağlarken, barışta da en çok onlar mutlu ve neşeli olur.

Şimdi ise kan revan içinde, korkulu gözlerle bakıyorlar büyüklerin yaptıklarına. Ne olduğunu anlamadan, anlam veremeden, gözyaşlarıyla. yakınları öldürülürken, niye, neden öldüğünü anlamlandıramıyorlar. Anlatsan da anlayabilecek yaşta değiller ki!

Anlatsak onlara; birileri koymuş aklına, sizin ülkelerinizi düzene sokmayı. Bu uğurda çeteleri, örgütleri kurmuş veya kurulmasına göz yummuşlar. Hatta silah vererek, satarak onları desteklerlerken, biryandan da yeraltından çıkan nimetlerin peşindeler. Amaç belli; karıştır, böl, parçala, yok et ve zapt et.

Sen ise çocuk, zaten o topraklarda doğmakla hatalısın. Ne diye o petrol ülkelerinde dünyaya gelirsin. Ama haklısın; orada dünyaya gelme kararını sen vermedin ki. Şimdi annenin kucağında kaçarak gidiyorsun, bir adım ötede bulunan diğer ülkeye. Ama söylenenleri, yazılıp, çizilenleri sen bilmiyorsun, orası da 22 ülkeyi değiştirme projelerinde.

Bundan yıllar önce, güçlü bir Osmanlı İmparatorluğu'na sahip olan bizim ülkemizin de kaderi 1. Dünya savaşından yenik çıkmamız ve ardından her bir karış toprağımızın paylaşılması ile senin ülken gibi oldu çocuk.

Kurtuluş mücadelemiz ise ülkemizin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine Atatürk'ün önderliğinde, Kuvâ-yi Milliye denilen halk direnişleriyle, ülkemizde yaşayan tüm halklarımızın birlikteliği sonucu, işgalci devletlerin topraklarımızdan süpürülmesiyle gerçekleşti.

Yokluk ve yoksulluk içinde yapılan büyük bir mücadeleyle toprağımızı geri aldığımız gibi işgalcilerden kurtardığımız bu vatanımızın, Türkiye'mizin varlığı da Cumhuriyetimizin ilanı ile yeniden vücut buldu. Egemenliğimizin, hak ve eşitliğin, demokrasinin, uygarlığın yolu da yine Cumhuriyetle sağlanıp, hâkimiyet kayıtsız ve şartsız milletimizin oldu.

Dileğim gözyaşlarının dinmesi, yüzünün gülmesi, barış ve güzellikler içinde yaşaman, çocuk.

Ben ise benim ülkeme bunu sağlayan, bizim insanca yaşamamız için bu toprakları canıyla, kanıyla savunup, kurtararak bırakan, başta Atatürk olmak üzere, silah arkadaşlarını, şehitlerimizi, gazilerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum.

Sevgi ve saygılarımla

Fatma Marmara