Zuhal, Seda ve Esra.
Evlenme(!) programları'nın üç meşhur(!) ismi.
Göze ve nefse hitap ediyorlar.
Milletin gözüne bakan, saf rollerinde, içinde bulunduğumuz ve inim inim inlediğimiz coğrafya da, fındık kabuğunu doldurmayan meselelerle kitlelere acımasızca sunuyorlar.
Şık ve şuh kıyafetlerin giyip , toplam 50 türkçe kelime, 50 tane de mahalli şiveleriyle sürdürdükleri programların garabetiyle,
Şırıngaladıkları görseller ve mesajlarıyla, Kanser gibi, bizlerin kültür dünyasını maneviyatını kemiriyor.
***
Evlenmek, Allahütealâ'nın insanlara nasib ettiği en ulvi hak ve kavramdır. Şartları bellidir. Evliliğin Allahütealâ'nın ihsanı, ikramı ve emri olmasına rağmen, bu mübarek kelimeyi de ucuzlatan, kutsalı çöplüğe atan, sözde sanatçı dediğimiz paranın, şehvetin esirleri, sanki hiç ölmeyeceklermiş gibi bu zehirli programlarını her gün profesyonelce kitlelere sunuyorlar.
Ya bizler? Muhteşem gözlerimizle ve muhteşem bünyelerimizle, görünmeyen zincirlerle bu programlara (!)kelepçelenerek, esir olmuşuz(!) Bağımlı hale getirilmişiz.
***
Evlilik programlarının tamamına yakını, düzmece ve kandırmacılarla dolu.
Senaryolar önceden yazılıyor,
Kim olduğu bilinmeyen kimliksiz, kişiliksiz, kariyersiz, ne olduğu bilinmeyen, değişik kıstaslarla kurban olarak seçilen, kiralık oldukları için de, stüdyoda kanalı tarafından ucuz ücretleri ödenen, rolleri ellerine tutuşturulan,
Az biraz yakışıklı, az biraz soyunan, veya kapalı olan,
Kaçık tipli, külhan beyi,
Bu kişiler arasında, o stüdyoda,
Sahte ve yalancı büyük(!) aşklar başlıyor.
Aşk(!) başlasa, gam yemeyeceğiz de,
Stüdyodaki rakipleri, birbirinin, sözde aşklarına, yavuklularına kur yapıyor,
Aşk teklif ediyor,
Hakaretler, aşağılamalar, iftiralar,
Bir iki günde değişen, değiştirilen sevgililer(!)
Kameranın karşısında cilveli pozlar, Sahte gözyaşları,
Derken,
Hakaretlerin, “bip”li küfürlerin bini bin para gırla gidiyor.
Programı yöneten bayan masum(!) kişi, saf(!) tavırlar içinde,
Ekranın arkasında ki rejidekiler, avuçlarını ovuşturmada,
Alt yazılar deseniz ucuz ve cılk kokuyor. :
-Caner biricik aşkına, neden hakaret etti,
-Roman güzel hatunun mini etek giymesine sevgili neden kızdı?
-Geçen hafta, Metin'e aşık olan Şule, bu hafta aşkı olan Kaya'yı neden terk etti, Neden tekrar Tarık'a aşık oldu(!)
Şimdi sıkı durun:
K…….. Bey bana olumlu cevap vermez se, bu sefer de kızım O'na talip olacak(!)
***
Peki bu mantar gibi ortaya çıkan “evleneceksen kel(!)” gibi programları, neden kanallar prime time vaktinde, yayına başlıyorlar.
Neden hedef kitlesi genelde hanımlar ve genç kızlar?
Yazalım o zaman..
İnanılmaz bütçeli bir reklam geliri elde ediyor bu kanallar.
Bu programları yapan Zuhal, Seda ve Esra'nın HERBİRİNİN (1 GÜNLÜK) GÜNLÜK GELİRİNİN, 60(AtmışBin) ila 100(YüzBin lira) ARASINDA olduğunu biliyor muyuz?
Bu meblağı hak edecek,
Bunlar, insanlık adına icat, micat mı yaptılar? Eserleriyle NOBEL'E mi adaylar?
***
Gözümüzün içine bakarak, halkı kandırıyorlar.
Kanalın birinde stüdyoda nikah(!) kıyılıyor(!)
Gelin ve damat mutlu,
Programı yapan Zuhal hatun(!) mutlu
Kanalı mutlu,
Nikâhı kıyan adam, mutsuz!
Meğerse karısı, O nikâhı kıyan o adamı evden atmış.
Sebebi de, O nikâhı kıyan adam, Nikâh memuru değilmiş,
O kanalın programına müşteri taşıyan şoförüymüş.
O adam yemin billâh ediyor, yalvarıyor: “Noooooolurr Bana yardım edin” diyor.
Karım beni eve alsın(!)
Güler misin, ağlar mısın, kızar mısın?
***
Peki bu milleti enayi yerine koyanları izleyen bu Halk mutlu mu?
Hayır. Çünkü, Allahüteala bu tür haram, boş işlerde şifa yaratmamıştır.
***
Okullarda verilen eğitimler, bu tür saçma programlar yüzünden alt-üst oluyor.
Genç beyinler dejenere oluyor, kişilerde sayısız(!) sevgili olabilir fikrinde, mitoz bölüme gibi çoğalıyorlar.
Esas sermayemiz ömrümüz iken, sermayemizin bu tür hiçliklerle dolu programlarla ziyan oluyor.
Allahütealâ, ömrümüzü gençliğinizi nerede harcadığımızı mutlaka soracağını hadisi şeriflerle bildiriyor.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kıyamette herkes, şu dört şeyden soruluncaya kadar yerinden ayrılamaz:
1- Ömrünü nerede tükettin? 2- Gençliğini nerede geçirdin?
3- Malını nerede kazandın, nereye harcadın? 4- İlmin ile ne amel ettin?) [Tirmizi]
***
Bu tür manevi kalp hastalıklarını bu halka pompalayan kanallara karşı, asırların içinden süzülüp gelen manevi ilacımız olan itikat=iman bilgilerimizi kaynağından öğrenmeliyiz.
Hakiki Âlimlerin yazdıkları kitaplardan, ehlisünnet vel cemaat itikadını öğrenmeliyiz.
Her türlü manevi hastalıklarımızın ilaçları, asırlar içinde, hakiki İslam âlimler tarafından kitaplara yazılmıştır. Yeteri derecede Fıkıh öğrenmemiz, akıl ve baliğ olan her Müslüman'a zaten farzdır.
Bu fıkıh bilgileri yeterince bilineydi,
Bu tür saçma sapan sözde evlendirme programları zaten, çok izlenmezdi. İhtiyaç hissedilmezdi.
***
Bu tür manevi kalp hastalıklardan, topluma hastalık saçan bu seviyesiz programlardan korunabilmenin tek yolu İLİMDİR.
***
Anneler babalar,
Bu kanalları izlemememiz gerek. Çocuklarımıza izletmememiz gerek. Sizler de izlemeyin deriz.
Evlerimizde o saatlerde okuma saatleri oluşturmamız, evlerinizi cennete çevrilmesi demektir.
O zehirli programlar, kalplerimizi karartırken,
Kalplerimize hakiki feyizlerin gelişine de mani oluyor.
Evlerimizde huzurumuzu bozarken,
Allahütealâ'nın sevgisinin olması gereken kalplere,
Bu nasipsizlerin, zulmeti kalıyor.
Yarınlarımız için,
İlim, amel ve ihlâs gerek.
***
Sanatçı, topluma örnek olan, halkıyla çatışmayan, halkının değer yargılarına önem veren,
Halkının milli ve manevi sorunlarını sanatıyla desteklerken,
Bidat ve yok kültür dışındaki Örf adet ve ananelerini yaşatandır.
Bu tanımlara aykırı yayın yapan,
Zuhal, Seda ve Esra'yı
Öfkeli kalbimizle, tarihi bilgilerimizle, çileli ömrümüzle,
İlim adına, neslimiz adına, geleceğimiz adına,
Kınıyoruz!