Dün akşam Şampiyonlar Ligi'nde unutulmaz bir maç oynandı. İlk maçı Paris Saint Germain karşısında 4-1 kaybeden Barcelona mucizevi bir rövanş karşılaşmasında rakibini 6-1 gibi farklı bir skorla yenerek tur atladı. Bunun benzeri mucizevi sonuçlar genellikle Türk takımlarında görülürdü. Örneğin Galtasaray'ın meşhur Nechautel zaferi bizim için unutulmaz bir rövanştır. Aynı şekilde milli takımımızın Avrupa Şampiyonasındaki Çek Cumhuriyeti ve Hırvatistan maçları da maç içindeki inanılmaz geri dönüşlerdendir. Peki Boluspor'la bu sonuçların alakası ne diye soracaksınız. Boluspor'da da bu potansiyeli gösterebilecek potansiyel var. Yeter ki tıpkı Barcelona taraftarının takımına inandığı gibi, tıpkı Galatasaray takımının taraftarının takımına inandığı gibi, tıpkı Türk milli takımı dünya ve Avrupa kupalarında başarıdan başarıya koşarken tüm halkın kenetlendiği gibi takımımızı destekleyelim. Takımımızın başında genç neslin en iyi ve çalışkan teknik direktörlerinden aynı zamanda hemşehrimiz olan Fuat Çapa var. Ona inanmalıyız ve sonuna kadar destek olmalıyız. TFF 1.Lig gerçekten kurulduğundan beri zorlu mücadelelere sahne oluyor. Kendi sahasında başarılı olan takımlar genellikle sonuca daha kolay ulaşıyor. Bu sezon Giresunspor'un yakaladığı galibiyet serisi gibi. Kendi sahasında güçlü olan takımlardaki ortak özellik ise maçlarını yeni stadlarında oynaması ( Eskişehirspor, Sivasspor gibi). Yeni stadlar takımlara ve taraftarlara müthiş bir motivasyon oluyor. Beşiktaş'ın Şampiyonluğunu yeni stadında kutlaması buna güzel bir örnektir. Ayrıca Trabzonspor'un yeni stadında oynamaya başladıktan sonraki performansı da parmakla gösteriliyor.
Bu sene çok talihsiz maçlar oynadık. TFF 1. Lig'teki zayıf ve düşme hattındaki rakiplere çok fazla puan kaybettik. Son dakikalarda kaybettiğimiz maçlar da cabası. İlk yarıda liderliği yakaladığımız haftadan sonraki düşüş hem taraftar hem de takım için çok dramatik ve üzücü oldu. Zirveye oturan Boluspor ile hepimizin Süper Lig ümitleri arttı ve bu performans bütün Bolu'yu heyecanlandırdı. Fakat daha sonra alınan şok ve farklı mağlubiyetler takımın tecrübesine, bu seneki başarısına hiç yakışmadı. Tenik direktör Fuat Çapa ve yönetim devre arasında kadroda önemli değişikliklere gitti. Bu değişiklikler her revizyonda olduğu gibi eleştirilere neden oldu. Yapıcı eleştiriler güzel fakat takımın konsantrasyonunu bozacak eleştiriler ikinci yarı başı performansını olumsuz etkiledi diye düşünüyorum. Takımımız kupada yedek takımla çıkmasına rağmen Beşiktaş ve ikinci yarının flaş takımı Kayserispor'u elinden kaçırdı. Aynı şekilde Eskişehirspor ile yapılan iki maçta da üstün olan taraf Boluspor'du. İki maçta da elde ettiğimiz üstünlüğü sonuca yansıtamadık.
Bu hafta oynayacağımız Denizlispor maçı ile tıpkı Barcelona'nın yaptığı gibi kalan maçlarımızda son dakikaya kadar hatta terimizin son damlasına kadar mücadele edersek başarı bizimdir. Boluspor tarftarı buna inanıyor. Takımına, hocasına, yönetime inanıyor. Küçük şehrin büyük öyküsü bir mucize daha yazabilir buna inanıyoruz. Altyapıdaki başarılar hepimizi gururlandırıyor. Tıpkı dün akşam oynanan unutulmaz Barcelona – PSG maçında 65. dakikada oyuna giren Türk futbol altyapısından yetişmiş Arda Turan gibi. A takımımıza ve Türk milli takımlarına inanıyorum altyapımızdan çok futbolcu yetişecektir. Boluspor'un tesis olarak ve altyapıya verdiği önem olarak böylede bir msiyonu vardır. Yeni stad ve yeni tesisler ile Bolsuspor'umuzun vizyonu değişecek daha yüksek hedeflere yönelecektir.
Bu şehrin takımlarını futbolda, basketbolda, voleybolda ve diğer tüm branşlarda desteklemeye evam edelim. Bolu bir spor ve turizm şehridir.
Sağlıcakla Kalın...