31 Ocak günü, Hicri aylardan Şaban Ayı başladı.
13 Şubat 2025 Perşembe Günü’nün gecesi de, BERAT GECESİ. 
Berat Gecesi, Şaban ayının 15. gecesidir Tefsirlerde Kur’an-ı kerimin, Levh-il-mahfuza bu gece indirildiği bildirilmektedir. Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki:
(Apaçık olan Kitab’a andolsun ki, biz onu [Kur’anı] mübarek bir gecede indirdik. Elbette biz insanları uyarmaktayız.) [Duhan 2,3] 
….
Çok şanslıyız.
Bu güne/ günlere kavuştuk. Fırsat ayağımıza geldi. Samimi bir kalple, O gece Allahüteala’ya durumumuzu ihlasla arz edeceğiz.

Müjdelerini yazmak istiyorum. Sağlam kaynaklardan bu gecenin önemini okuyarak öğrendiklerimde, dehşete de kapılmıyor da değilim.
Bir nakil bilgi yazıyorum efendim:
Hazret-i Âişe validemiz, (Ya Resulallah, Allahü teâlâ seni günah işlemekten muhafaza buyurduğu hâlde, neden Berat Gecesi'nde çok ibadet ettin?) diye sordu. Cevabında buyurdu ki:
(Şükreden kul olmayayım mı? Bu yıl içinde doğacak her çocuk, bu gece deftere geçirilir. Bu yıl içinde öleceklerin isimleri, bu gece özel deftere yazılır. Bu gece herkesin rızkı tertip olunur. Bu gece herkesin amelleri Allahü Teâlâ ya arz olunur.) [Gunye]

Şaban ayının faziletiyle ilgili iki hadis-i şerif:
(Şaban, öyle faziletli bir aydır ki, insanlar bundan gâfil olurlar. Bu ayda ameller, âlemlerin Rabbine arz edilir. Ben de amelimin oruçluyken arz edilmesini isterim.) [Nesaî]

(Şaban ayında üç gün oruç tutana, Allahü teâlâ Cennette bir yer hazırlar.) [Ey Oğul İlmihâli]

Bu muhteşem Berat gecesi,  hicri ŞABAN ayındadır.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Şaban-ı şerif, benim kendime mahsus bir aydır. Hak teâlâ Arş-ı a'lânın meleklerine azamet-i şâniyle buyurur ki: Ey benim meleklerim, gördünüz mü, benim kullarım sevgilimin ayına nasıl hürmet ediyorlar. İzzim, celâlim hakkı için ben de kullarımı af ve mağfiretime nail eyledim.)

ACI BİR GERÇEKLE KARŞI KARŞIYAYIZ. “RECEP, ŞABAN VE DİĞER KUTSAL İSİMLERİMİZE CİDDİ BİLİNÇLİ SALDIRILAR VAR.

1978 yılına kadar Türkiye'de erkek çocuklarına en çok verilen ilk 100 isim arasındaydı Recep ve Şaban ismi. Hatta çoğu yıl ilk 50 içindeydi.
1978 yılında bir film vizyona girdi. Film izlendiği zamanlar herkes gülüyor, eğleniyor, televizyonlar bu filmi sık sık yayınlıyor. Sonra tekrar tekrar yayınlandı.
İkinci filmde bundan aşağı kalır yanı yoktu.
Gülerken bizlerde sublimal ve aleni tahribatlar yaptı.
Ama bir şey daha yaptı bu filmler. Mübarek üç aylardan biri olan Şaban'ı, ve diğer film Recep ismini kimsenin çocuğuna vermek istemediği bir isim haline getirdi.
Tahmin edeceğiniz gibi bu filmler; Hababam Sınıfı filmindeki in+ek Şa+ban tiplemesi ve diğeri de, Recep İvedik.
O film de, İn+ek Şa+ban rolünü yapan kişi milleti güldürürken, yaptığı saf ve aptallık kokan rolü nedeniyle Şaban İsmine toplumuzda antipatik bir isim haline getirildi. O filimin rejisörüne, metin yazarına ve ekonomik destek verenleri başka yazılarda değineceğiz nasip olursa.

FİLMLER ETKİLİYOR VEYA ANTİPATİ OLUŞTURUYOR.

Bu sefer Recep İvedik diye bir karakteri canlandıran,  sözde sanatçı diye biri çıktı. Rol gereği kaba saba bir adam.  Saygısız ve dengesiz. Gücünü ahmakça kullanan bir karakter.  O kadar itici bir tipleme ki, bu tipleri görenlerin ve derin bilgisi olamayan kişilerde “Recep ve Şaban” isimlerinden panik-kaçış başladı.
Onları izleyen, bilinçaltında bu isimlerden Recep ve Şaban isimlerinde kurtulmak istiyor.
“Recep ve Şaban” İsmini hiç kimsenin çocuğuna yakıştıramayacağı bir isim haline getirdi bu filmler.
1400 küsur yıldır gönlümüzde yaşattığımız bu isimleri para hırslı terbiyesizler, cahiller, Yahudi mason dönmeleri var olan kıymetli çiçeklerimizi çürüttüler.
Kartalkaya yangını nasıl canlarımızı yaktı ve çok üzüldük,hala da yanıyoruz; bu filmlerde bizi biz yapan kültürlerimizi, manevi değerlerimizi yaktı geçti, hala da yanıyoruz.
Oysa,

Filmler, şanlı tarihe destek olacakken, mükemmel kültürümüzü gelecek kuşaklara noksansız aktarıp, tanıtması gerekirken, yapılan tahribata bakınız.
Filmler, bir milletin insanlarına verdiği isimlere olan etkisine bakar mısınız?
İşin acı olan tarafını arz edeyim. 1446 yıldır, sayısız kişi Anadolu’yu, dünyaya İslamiyeti yaymak için, evini-köyünü, eşini-çoluk çocuğunu terk etti. Şehit oldu. Gazi oldu. Dünyada Allahüteala’nın ismini yaymak için sayısız emekler verildi.
Onların sayesinde bizler vatana ve ehlisünnet yoluyla tanıştık. Tam bir Müslüman beldesinde yaşar olduk.
Osmanlı olarak, 600 yıl kelimatullah için dünyaya ilim, temizlik, bilim yaydık.  Turan yolcuğunda er meydanlarında koştuk, Mekke Medine’nin hizmetkârı olarak, kelle koltukta yaşadık.
Orta çağı kapatıp, yeniçağı açtık.
Dünyadaki bütün teknolojik gelişmelerin temelinde 1453 İstanbul’un fethi vardır.
Şimdi ne oldu bize.
Peygamber efendimiz uğruna yaratılan bu dünyada, yaşama şansı bulan bizler,
Şaban-ı şerif, benim kendime mahsus bir aydır” diyen iki cihanın sultanın bizlere müjde olarak bildirdikleri değerleri, 2 kahkaha uğruna mı değiştik ?
Bunu içimize, kimliğimize, ilmimize, kültürümüze sindiremiyoruz.
Şimdi neden Recep, neden Şaban, İsimleri üzerinde oynandı, sorusunun cevabını bulmamız lazım.
Bu milletin itikadı=imanını=akaidini bozmak için çeşit çeşit dümenlerden biridir bu oynanan oyunlar.
Az daha yazalım. Yeşilçam, Hollywood gibi bir olgudur. Sinema endüstrisi dünyada olduğu gibi bizde de genelde Avrupa’dan getirilen Yahudi  ve masonların elindedir. Maalesef, bu ermeni, Yahudi ve masonları isimleri Türkçe ye çevrilmiş, ayranın içinde ki tuz gibi aramızda  gizlenmiştir. Çoğu Yahudi sermayeli Siyonizm’in etkisinde kalan kişilerin elinde kültür emperyalizminin negatif aracı olmuştur. Bu filmler toplumu manipüle ederken, kutsala saldırmayı modernlik maskesi altında gizleme çabalarını da görmek lazım.
 
Sonra mı?  kutsallarımıza gizli ve aleni saldırılıyor.

MANİPÜLASYON VE MANİPÜLATÖR
Manipülasyon nedir?
Manipülasyon başkalarının duygu, düşünce ve davranışlarını çeşitli yöntemlerle ona hissettirmeden değiştirmeye çalışmaktır. Manipülasyon yapan kişi amaçları, kendi çıkarları ve istekleri doğrultusunda karşısındakini etkilemeye çalışır.

BU MİLLETİN EVLATLARINA MANİPÜLASYONLAR YAPILIYOR VE YAPILMIŞTIR
Filmlerde,
Din adamları, imamlar muska yazan, onun bunun karısına bakan, salya sümüğü akan, itici tipler olarak bizlere ekranlardan dayatılmadı mı?
Modern insanı da güler yüzlü, kravat takan, bilgili olarak empoze ederek, milleti milletle karşı karşıya getirme oyunları tüm hızıyla yıllarca devam ettirildi.
Zengin, fakir tiplemeleri, 2 günde çekilen pornografik filmler,
Yani filmler, manipüle edilerek milleti birbirine düşüren, sağcı solcu yaftasıyla boşa zaman geçirilen, algılarla milleti kamplara bölenler tahribatlara devam ediyorlar.

ŞABAN OĞLU ŞABAN
Yeşilçam’da alaya alınan ve ‘İnek’ lakabı takılarak mizahı yapılan Şabanoğlu Şaban’ın Kurtuluş Savaşı’nda şehit düşen bir askerimiz olduğunu üzülerek, gözyaşlarımızla yazalım.

Yani Şaban oğlu Şaban, biricik canını benim, senin, o’nun, bizim, sizin ve onların için veren isimsiz milyonlarca gariban kahramanlarımızdan birisidir.
Bizler bilsek te bilmesek te, esasında bizler, Onurlu
bayraklaşan Şehit Şaban oğlu Şabanız.
***
Daha yazacak elimde o kadar çok belge derledim ki,
Onları da zaman zaman içinde  yazalım efendim.
***
İnsanız, fakat kötü arkadaş, nefs ve şeytanın elinde oyuncak olunca, dünya sevgisi kalbimize inince hiç ölmeyecek gibi yaşıyoruz.
Göstermelik inanıyoruz.
Bütün dünya isyankâr olsa,
Bütün dünya ibadet yapsa,
Allahüteala’nın şanını yüceltemezler veya düşüremezler.
Şunu hiç unutmayalım. En sonunda gideceğimiz O’nun huzuru olacaktır.
Bu gün, hasta olan insanlıktır.
Bu hastalanan insanlar için,  her zamanda peygamberler gönderilmiştir. Dünyaya, son peygamberde zaten gönderilmiştir.
Kalbi hasta olan insanlığın tedavisi şarttır.

Ne var ki, mason, Yahudi, Siyonist, kapitalist menşeili manipülasyonlar nedeniyle, içten çürümeyi artırıyorlar.
Osmanlı, kendi torunlarına övünç kaynağı iken, yapılan iftiralar ve düzmece tarih ile atalarını hakir gören, gerçek cevheri reddedip batı hayranlığı ile söylenen düşmanlıklar yüreklerimizi yakmaktadır.
Bu nesil, atalarını hakir görüp ama onlara neden düşman olduğunu da bilememektedir. Sorsanız 3 kelimeden başka ifadeleri yoktur.
Şartlandırılmış bir metotla dayatma ile karşı karşıyalar.
Böyle bir problemin,
Dünya da başka bir örneği yoktur.
Acilen ilmin ışığında tarihimizle, atalarımızla barışmak, tanışmak, kucaklaşmak zorundayız.
Çevremizdeki tüm olumsuzlukların nedeni ilimsizliktir.
İlacı ise, köklerimizde fazlasıyla mevcuttur. İlim şarttır.
Kendimizin hakiki ilimleri öğrenip, has ilim sahibi olabilmekte saklıdır.
***
BERAT GECESİNİN EN ÖNEMLİ ANI

Hadisi Şerifte:
“Bu yıl içinde doğacak her çocuk, bu gece deftere geçirilir. Bu yıl içinde öleceklerin isimleri, bu gece özel deftere yazılır. Bu gece herkesin rızkı tertip olunur. Bu gece herkesin amelleri Allahü teâlâya arz olunur.”

Kimler gidecek sonsuzluğa, kimler gelecek evlerimize,
Şimdi hicri 1446 yılındayız, 1447 Berat gecesine kadar 1nyıl içinde hakkımızda verilecek kararların, hepimize hayırlı olmasını diliyoruz. …
Şöyle bir düşünelim mi?
Kimler doğdu,
Kimler geldi, kimler geçti.
Doğumlar kadar ölümler sürekli vukuu buluyor.
..
Etrafımıza iyi bakalım. Misafiriz. Kalp kırmadan, kul hakkına girmeden,  tefekkürü ederek, tebessümlerimizle yaşamalı.
Çevremizde gördüğümüz herkesin bir gün, bu dünyaya veda edeceğini peşin peşin bilelim. Şaşırmayalım.
Giderken de gitmeye yüzümüz olsun.
..
Recebimizi uğurladık,
Kıymetli Şaban ayındayız.
İnşallah,
Ramazanımıza ulaşalım.

Resulullah efendimiz, buyurdu ki "Ya Rabbi, Receb ve Şaban’ı bizler için mübarek kıl ve bizi Ramazana eriştir" diye dua ederdi.
Fırsat ayağımıza geldi.
Berat veya Beraet kelimesinin sözlük anlamı, temize çıkmak, kurtulmak demektir. Berat, kurtuluş vesikası anlamına da gelmektedir.
O halde, kurtulanlardan olabilmek dualarıyla,
Efendim,
Berat gecenizi tebrik ederim.


Kaynaklar:
1- nip.tuik.gov.tr verileri
2-İslam Ahlakı
3-İslam Âlimleri Ansiklopedisi
4-Sevgili peygamberim (Prof.Dr. Ramazan Ayvallı)
5-Kayı Kitabı 1-2 (Tarihçi  Prof. Dr Ahmet Şimşirgil )
6-Kişisel Arşiv ve Notlar

Fuat Bayramoğlu
12/02/2025