Bolu Platformu Şerafettin Erbayram için 23 Kasım 2019 akşamı ahde vefa gecesi düzenlendi. Bu geceye katılmak için yola koyulduğumda trafik işaret levhaları her yöne, Bolu’nun babası İzzet Baysala yönlendiriyordu. İzzet Baysal koskoca Bolu’yu kucaklamış. Şimdide ruhu gökyüzünden Bolu’yu aydınlatıyor. Bu aydınlığın içinde, ilmin zirvesine ulaşmak için kurduğu Abant İzzet Baysal Üniversitesinde ahde vefa gecesi organize edildi.

Harika bir organize, harika bir sunumdu. Şerafettin Erbayram Beyefendi için yapılan sunumdan aldığım notlar şöyleydi.

“İnsanlık abidesi, örnek aile reisi, mümtaz bir neslin son temsilcisi. İlklerin adamı iz bırakan, model bir hayır sever, bağışçı. İnsana hoş görü göstermeli, İnsana önce insan olduğu için değer vermelidir, der. Hayat felsefesi sorun odaklı değil, çözüm odaklıdır. Önemli olan karşına çıkanla ne yapacağını bilmek ve kapıyı çalanın şans olduğunu fark ederek açmaktır. Bu fidanları dikiyoruz ama ne zaman yeriz? Allah nasip eder mi? Allah nasip ederse, ben fidanı diktim, isterse on yıl ömür versin, ben de on sene bakarım. İş adamı Rahmi Koçun biz ağzımızda gümüş kaşıkla doğduk, Sabancı’nın biz ağzımızda altın kaşıkla doğduk demelerine karşılık, bizim bir tahta kaşığımız bile olmadı. Benim hiç zıplayan topum, dolma kalemim bile olmadı. Ticaret felsefesi kul hakkı çiğnenmesin, haksız yere bir kuruş bile bize geçmesin, gerekirse benden verin, kimsenin hakkı bizde kalmasın. Mücadele edecekseniz büyüklerle kavga ediniz, küçük esnafın yanında durunuz. Doğru zamanın geldiğine inandığında harekete geçeceksin. Kriz dönemleri düşünmeye engel değildir. Çünkü, fikir üretmek para istemez der. Mütevazidir, işçinin yanındadır. onlarla empati kurar. İşçiler çay içmeden kendisi çay içmez. Fabrikanın düzenini kurmadığım, işçinin kursağına sıcak yemek sokmadığım sürece ben arabaya binmem. Ayakkabı dar geliyorsa zorla giydiremezsin, ayakkabıyı düzeltmek zorundasın. Niye bağırıp, çağırıp sorunu büyüteyim? Önemli olan öncelikle sorunu çözmektir, sonrasında hatamızdan ders alıp yolumuza devam etmektir. Kırk defa sor soruştur dediği için lakabı “Kırk Şerafettin” olmuş. İnek sütüne alerjisi olan çocuklara, anne sütü olmayanlara bedelsiz keçi sütü dağıtmıştır. Bu durumdan dolayı Van’daki bir anne sevinçten ağlamıştır. Bu konudaki vasiyeti; Benden sonra keçi sütü ihtiyacı olan tüm annelere ve bebeklere ulaştırılmaya devam edilsin. Siyasi aktörlerin uzun vadeli tüm toplumsal hayatta iyileştirmeler sağlayacak, çok daha gelişmiş bir ülkeyi hedefleyen projeler ortaya koymalarından ziyade, öfke ve gerilimi körükleyen popülist tavırları, özellikle son yıllarda kendi doğrularından başka doğruların da olabileceğini kabul etmemesinden ve siyasetin birbirine yönelik karşılıklı suçlamalarla yürümesinden rahatsızım. Çalışanların ağzından Şerafettin Erbayram “Herşeyden önce insandır, insan olmanın tüm özelliklerini taşır. Farklı ve özel bir insandır.” Mutluluk tarımla uğraşanlar için kalıcıdır. Bunun tüm ülkeye dağılması arzumuzdur. Mali durumu çok kötü olan bir çalışanına yardım yaptıktan sonra o işçisi şu şekilde konuşmuştur. ‘’Yarın huzuru mahşerde mahkemeler, duruşmalar olacak.İnşallah ikimizde cennetin kapısına vardığımızda görevli derse ki: ‘’Siz iki kişi geldiniz ama cennette bir kişilik yer kaldı, hanginizi alayım. Aranızda kura çekin. Kura çeksekve bana çıksa. Ben cennetlik hakkımı Şerafettin beye veririm. Çünkü ona minnet borcum var.’’

Beni bağrında besleyen doğduğum, büyüdüğüm, çalıştığım, kazandığım bu toprakların güzel insanlarıyla bir ömür geçirdiğim ve asla vaz geçemediğim Bolu’ya bir nebze de olsa katkıda bulunmuş isem ne mutlu bana. Bunun takdirini önce Allah, sonra Bolu’lar verecek.’’

Sunumdan sonra konuşmacılar düşüncelerini aktardılar. Ahmet Baysal centilmence: ‘’Şerafettin Beyi daha önce tanımama rağmen bu akşam bu kadar güzel ve derinliğine taktimden sonra kendisini daha iyi anladım. Çünkü ben hiçbir zaman müteşebbis olmadım.Benim başımda bir amcam vardı. Allah rahmet eylesin! Kendisini her zaman sevgi ve şükranla anıyorum. Ben ancak onun gösterdiğini yapıp, izinden gittim. Halbuki Şerafettin Erbayram’ı görüyoruz, Bolu’ya ne katkılar sağlamış! Kendisi için değil, Bolu halkına, Bolu köylüsüne zenginlik getirmiş, Bolu köylüsünü patron yapmış. Bu gerçekler suratıma şak diye vurdu, kusura bakmasın. ‘’

Şerafettin Erbayram;’’ Ahmet beyin son cümlesini kabul etmiyorum. İzzet Baysal olmasaydı, siz olmasaydınız bu başarılara imza atamazdım. Rahatsızlığım olsa da, Bolu için çalışmaya devam edeceğim. Bolu’nun araştırmacı bir il olmasını istiyoruz. Araştırma bir sanattır. Onun için gençlerden araştırmacı olmalarını istiyoruz.

Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Fatih Metin; ‘’Şerafettin Abi, para kazanmaktan daha ziyade, ülkemize, Bolu’muza kazandırmanın peşinden gitmeyi tercih etti. Gençlere, sahte Amerikan rüyasının naylon kahramanlarından rol model göstereceğimize, hayallerinin peşinden giden ve onları bir bir gerçekleştiren Şerafettin abimiz gibi, değerlerimizi de örnek göstermemiz gerekir.’’

Ara verildi, çok duygulandım. Böyle değerli büyüklerimin elini öpmek için yukarı sıralardan aşağıya indim. Ön sırada oturan Ahmet amcanın ve Şerafettin abinin ellerini öpmek için ellerini tuttuğumda ellerini öptürmediler ,tokalaştık.Sahnede sehpanın üstünde mum yanıyordu, mum ışığının etrafına Şerafettin abinin ürettiği değişik bitkilerin tohumlarını yerleştirmişler. İçimden Şerafettin abi mum gibi etrafını aydınlatırken, sönmeyen ampul gibi ol diye düşündüm. Vefa gecesi salon tıklım tıklımdı. Benim yaşımda emekli olan, orta yaş ve üzeri insanlarla doluydu. Çok güzel organizede bu büyük insanları keşke İzzet Baysal’ın ilim yuvasında bulunan üniversiteli gençlerimiz takip etseydi, rol model olarak gösterseydik diye hayıflandım. Hiç değilse ziraat fakültesi öğrencileri bulunsaydı. Gençlerin sevdiği,onların arzularına hitabeden sanatçılar da geceye renk katabilirdi. O zaman gençler kendiliğinden gelirdi. Aradan sonra ünlü Türk sanat müziği ustası Zekai Tunca sesiyle, nükteleriyle salonu mest etti.

Ertesi gün mutluluğumu ifade eden yazımı hazırladım. Ne var ki böyle değerleri ifade etmek o kadar kolay değil. Ancak güçlü yazarlar İzzet Baysal’ı, Ahmet Baysal’ı Şerafettin Erbayramı yazabilir diye düşünüp cesaret edemedim. Bu gün onun ölüm haberini yerel basından öğrenince mutluluğumu üzüntüye boğan duygularımı, Hollanda’da olmam nedeniyle cenazeye katılamamanın üzüntüsünü giderebilmek için yazma cesaretini kendimde buldum.

‘’Bir çalışanın; kurada cennet bana çıksa, ben cennetlik hakkımı Şerafettin Beye veririm!’’ demişti. Şerafettin abi; böyle düşünen koca Bolu halkı var arkandan dua eden. Üniversite kurma teklifini ilettiğin İzzet babayla inşallah cennette buluşursunuz. ALMANYA’YA İHTİSAS YAPMAK İÇİN GİDERKEN, SABRİYE ÖĞRETMENİN; TÜRK GİBİ GİTSİN, TÜRK GİBİ DÖNSÜN’’ demiş. Bolu Platform Derneğini kutlarım, iyi ki ahde vefa gecesini organize etmiş. Vefadan sonra Şerafettin abi bizlere ‘’TÜRK’’ gibi veda etti. Ben Hollanda’dan geride kalan yakınlarına, Bolu halkına baş sağlığı diliyorum. Makamın âli, mekânın cennet olsun!

Şükrü Karataş

Beverwijk/ Hollanda, 20 Aralık2019

Şükrü Karataş