REFAH PARTİSİ…
Milli görüş ideolojisinin, ülke yönetimine talip olma isteğinin, halkımız tarafından tasdik edildiği, Milli Görüş'ün üçüncü partisi…
Adil düzenin…
Yerli sanayinin…
Denk bütçenin…
Havuz sisteminin…
D 8'lerin…
Ülke halkının manevi kalkınmasının ve refah seviyesinin, düşünceden, eyleme dönüşme sürecinin, on bir ay gibi kısa bir sürede tamamlanması…
Öyle bir süreç ki,
Refah Partisi iktidarından önce, parti teşkilatları et ve tırnak misali birbirlerine kenetlenmiş, lideriyle arasında yıkılmaz gönül köprüleri kurulmuştu.
”Halka hizmet, Hakka hizmettir”, düşüncesiyle, Din, Dil, Irk ayırt etmeksizin siyasi mücadele veren kapı kapı gezerek hakkı tebliğ etmenin cihat ibadeti olacağını düşünen dava erleri vardı.
Milli görüşçülerin tek kimliği mücahit olmaktı.
Dünyalıklar mücahitin sırtına henüz yük olmamıştı, siyaset araç olarak değil, amaç olarak görülürdü…
Tek gaye, tertemiz, izzetli ve şerefli davanın peşinden koşmak ve bedel ödemekti…
Henüz, müteahhidliğe, sonrada herşeye müsaitliğe terfi edilmemişti.
Seçim çalışmaları esnasında verilen yemek aralarında ana menü, domates ekmek veya ekmek arası peynirdi. Bu menüler eşliğinde yapılan sohbetler, mücahitleri birbirine kardeşten daha yakın yapardı.
Birbirlerini ALLAH için severlerdi.
Kendi dertlerini unuturlar, ümmetin dertleri ile dertlenirler, insanlığın kurtuluşunun, hakkın batıla üstünlüğü ile mümkün olacağını ve hakkın ve haklının yanında olmanın cihat ibadeti olduğunu ve üzerlerine farz olduğunu bilirlerdi.
Bilirlerdi ki, Milli görüş iktidar olduğunda kahpe Siyonist itrail, Filistinli kardeşlerimize kurşun sıkamayacak, Doğu Türkistan daki kardeşlerimizin inançları üzerindeki baskılar kalkacak, Afrika da kapitalizmin sömürerek fakirleştiği insanlar tekrar ayağa kalkarak, özgürlük mücadelelerine başlayacaktı.
Bilirlerdi ki, İslam coğrafyasında ki kan ve gözyaşının dinmesinin tek şartı, İslam Birliğini kurmaktı…
Bilirlerdi ki, Haçlı-siyonist Avrupa birliği kapılarında beklemek, bu şanlı millete zul gelirdi…
Öte yandan dünyanın dört bir yanında İslam sancağı dikilsin, Osmanlı ruhu yeniden dirilsin diye bekleşen Müslümanlar için çalışılmalıydı…
Onlar, dünya hayatını ahiret karşılığı satanlardı…
İşte bu birliktelik milli görüşü önce yerel yönetimlerde sonrada genel seçimlerde iktidar yaptı…
Ve ardından Fazilet partisi döneminde, yaşanan ayrışmalar, parti içinde yenilikçi hareket adı altında, milli görüş gömleğini çıkaran ve kendilerine yeni bir yol ve yol arkadaşları tercih ederek yola devam eden, ilk genel seçimlerde tek başına iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi…
Hayırsız evlatların, baba ocağını terk etmeleri, kendilerini milli görüş ideolojisinden arındırıp ,sonunu kestiremedikleri maceralı bir yolculuğa yelken açmaları sonucu zayıflatılan bir hareket…
Devamında, merhum hocamızın abdest tazeleyerek Saadet partisini kurması ve mücadelesine devam etmesi, yaşanan Numan Kurtulmuş vakasına rağmen, Saadet partisini Milli görüş” partisi olarak muhafaza etmesi…
Hocamın vefatıyla birlikte, Saadet partisinde yaşanan milli görüş”,”Erbakanca duruş” noktalarında yaşanan eksen kaymaları…
Saadet partisi tabanı ve taşra teşkilatları gayet samimi olmalarına ve büyük bir çoğunluğunun, Fatih Erbakanı potansiyel lider olarak görmesi ve sevmelerine rağmen,
Saadet Partisi G.İ.K başkanı Oğuzhan Asıltürk liderleğinde, Saadet partisi genel merkez teşkilatında,”Erbakansız” bir milli görüş dizayn etme çalışmaları…
Yukarıdan aşağıya estirilen, Fatih Erbakan düşmanlığı…
Teşkilat toplantılarında, Erbakan hocamızın emanetlerine, ”hırsız” denmesi…
Saadet partisinden ERBAKAN ismini silme çalışmaları…
Her ortamda atılan mesnetsiz iftira ve karalamalar…
Parti tüzüğünde açık ve net bir şekilde belirtilen, (GİK) Genel idare kurulu başkanının seçilme şartlarının, erezyona uğratılması…
Ve nihayetinde Dr. Fatih Erbakan'ın partiden dışlanması…
Devamında, ülkemizi uçurumun kenarına getiren hareket için, ”Türkiye'nin en hayırlı hareketi” açıklamaları…
Ak partiyle yapılan milletvekilliği pazarlıkları…
“Bizim iktidar olma gibi bir gayemiz yok” açıklamaları, giderek eritilen dava şuurunun, milli görüşçülerin umutlarını yok etme noktasına getirilmesi, aslında yeni bir umudun başlangıcı oldu…
Umudun adı Dr. Muhammed Ali Fatih ERBAKAN idi…
O pınarın kaynağından beslenmişti…
Herkesin hocası, Fatih Erbakanın babasıydı…
Bizim belki de ömrümüz boyunca, bir elin parmaklarını geçmeyecek şekilde görebildiğimiz sohbetine katılabildiğimiz, buna rağmen Milli görüş ideolojisini kafamıza çivi gibi çakan hocamızdan kim bilir neler öğrenmişti…
Belli ki hocam sağlığında siyasete bulaştırmadığı Fatih Erbakan'ı kendisinden sonra ülkemizin, İslam aleminin ve tüm insanlığın huzur ve refahı için özel olarak yetiştirmişti…
Muhammed Ali Fatih Erbakan, 1 Ocak 1979 tarihinde Ankara'da doğdu.
Merkez İmam Hatip Ortaokulu ve Ayrancı Lisesi'nde öğrenim gördü.
Başkent Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü'nden mezun oldu. Aynı üniversitede yüksek lisans yaptı. Yine aynı üniversitede, Yönetim ve Organizasyon dalında doktora eğitimi alarak, doktor ünvanı aldı. Bunun yanında İngilizce ile Almanca dillerini de öğrendi.
2011 yılında Andy-Ar adlı anket firmasının yapmış olduğu araştırma sonucu, geleceğin potansiyel liderleri sıralamasında ilk 10'a girdi…
2012 Yılında Saadet partisi genel idare kurulu üyeliği ve Genel başkan başdanışmanlığı görevlerinde bulundu…
Saadet partisinden dışlanınca, babasının vasiyeti üzerine 17 Kasım 2013 de Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN” vakfını kurarak, Milli görüş çizgisini vakıf genel başkanı olarak halen devam ettirmektedir…
Tabi ki işi çok zordu ama kendisi de bu mücadelenin bir gül bahçesi olmadığını gayet iyi biliyordu, sağa sola savrulmuş, heyecanını yitirmiş, umutlarının üzerine ölü toprağı serpilmiş bekleşen Milli görüşçüleri tekrar harekete geçirmeli ve ikinci kırk yıl şahlanışını bir an önce gerçekleştirmeliydi…
Bu davanın üzerine beton dökülmesine müsaade edemezdi…
Gecesini gündüzüne katarak, kendisine inanmış insanlarla kader birliği yaparak zor ve meşakkatli bir yolculuğa başladı. Milli görüş hareketini tekrar iktidar yapma gibi bir hedefi vardı…
Tabi ki bu yolculuk sürecinde iftiralar, karalamalar zirveye ulaştı, neler denmedi ki,
yükü ağır yiğide…
Daha önce Ak parti tarafından kendisine yapılan bakanlık düzeyindeki teklifleri elinin tersiyle itmesine rağmen, özellikle doğan medyası ve onun muhafazakar yazar soytarısı tarafından ısrarla Ak partiye katılacağı yalanı önüne çıkan zorlukların sadece küçük detaylarından biriydi…
Prof. Dr. Necmettin Erbakan vakfı, kısa sürede tekrar milli görüşçülerin umudu ve merkezi haline dönüşünce, tabanda müthiş bir heyecan fırtınası başladı…
Taban artık, HEYECAN…HEYECAN…HEYECAN… İSTİYORDU…
Özlemişti, Refah partisi dönemindeki samimiyeti…
Seçim meydanlarına inmeyi özlemişti, insanlara yeniden milli görüşü anlatmayı özlemişti…
Özlenmişti, domates ekmeğin yanına, yumrukla ezilip katık yapılan bir baş soğan…
Gençler heyacanlı bir şekilde bayrak asmayı özlemişlerdi…
Ablalarımız, bacılarımız bu davanın olmazsa olmazı” olmayı özlemişlerdi…
Filistin özlemişti özgürlüğü…
Boşnak kardeşlerimiz özlemişti, arkasındaki ERBAKAN varlığını…
Kıbrıslı soydaşlarımız kendilerini zulümden kurtarıp, özgürce yaşamalarına vesile olanı özlemişti…
Kuru bir ekmek alabilmek için, yalın ayak ekmek arabasının arkasından koşan çocuk, ardından gözyaşı döken hocasını özlemişti,
İşçi, emekli, memur özlemişti hocasını…
Sadece güzel ülkemin, güzel insanları değil…
İslam alemi, dünya insanlığıda özlemişti hocamı…
İşte bu özlemlerin, özlemi sona erdirilmeliydi artık…
Mızrak, çuvala sığmaz olmuştu artık...
Nihayet sabırsızlıkla beklenen gün geldi,
29 Ekim 2017 Pazar günü Ankara da düzenlenen ve yaklaşık on iki bin kişinin katılımıyla gerçekleşen, büyük bir heyecana ve coşkuya sebep olan Prof. Dr. Necmettin Erbakan Vakfı büyük gençlik buluşmasında, Dr. Fatih Erbakan müjdeli haberi verince, salonda bulunanlar büyük bir duygu seli yaşayarak, o tarihi ana gözyaşlarıyla şahitlik ettiler ve
Yeniden, adil düzenin tesisi için…
Yeniden, yerli sanayi için…
Yeniden, denk bütçe için…
Yeniden, havuz sistemi için…
AYASOFYANIN TEKRAR İBADETE AÇILMASI için…
Abdestler tazelendi…
Milli görüş yemini edilerek mevzilere…
YENİDEN,,, YENİDEN,,, YENİDEN,,, dönüldü…
Hadi gazamız mübarek olsun…
ALLAH utandırmasın…
Selam ve dua ile….