Üniversitenin tüzel kişiliğini temsil eden, yönetiminden, eğitim ve öğretimin düzenli yürütülmesinden sorumlu, profesör ünvanlı akademisyene rektör diyoruz…
Atanma biçimi, görev yetkileri ve sorumlulukları yasalarla belirtilmiştir.
Asıl gayeleri, üniversite bünyesindeki mevcut olanakları en üst seviyeye çıkarmak, öğrencilerin eğitim, öğretim hayatlarında bütün dinamiklerini harekete geçirmek ve ülke bilim dünyasına ve bütün alanlarına kalifiye, nitelikli elemanlar yetiştirmek suretiyle, ülke kalkınmasına katkıda bulunmak, ülke gelişimimizi en üst seviyelere taşımaktır.
Ancak özellikle BOLU'muzun gözbebeği olan Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nde bu makamda bulunanlar asıl görevlerini unutup, zaman zaman kendilerini siyasetin çekici cazibesinden uzak tutamamışlar ancak, siyaseti bilmediklerinden bu siyasi maceraları hep hüsranla sonuçlanmıştır.
2005 yılının mayıs ayında İzzet Baysal'a şükran günleri kapsamında, İzzet Baysal Vakfı tarafından yaptırılan Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi'nin temel atma törenine katılmayarak, dönemin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı protesto eden, dönemin A.İ.B.Ü Rektörü Yaşar Akbıyık'ın yapmış olduğu bu protesto çok büyük tepki görmüştü…
Bu olaydan kısa bir süre sonra rektör Yaşar Akbıyık, her ne hikmetse Ak Parti saflarında siyasete başlamış, sergilediği bu tutumla kendine oldukça güldürmüştü.
Hiç kimse bu tercihi siyaseten bir yere koyamamış ve çoğu zaman bu tercih espri konusu yapılmıştı…
Gelelim günümüze, A.İ.B.Ü rektörü Hayri Coşkun, görev süresi boyunca, genelde üniversitenin ilmi başarısını artıracak çalışmalar yerine, siyasi havayı teneffüs etme ve İktidar partisine yakın olma, görünme çabası içerisinde olmuştur.
Özellikle haince planlanan 15 Temmuz kalkışmasından sonra, malum yapının, üniversitemizdeki yapılanması, çok sayıda öğretim üyesinin ihraç edilmesi ve malum yapıyla gerektiği şekilde mücadele edilmediği eleştirileri Rektör'ün üzerinde odaklanmış. Özellikle AK Parti İstanbul milletvekili Sayın Metin Külünk'ün, rektör hakkında söyledikleri yenilir, yutulur cinsten değildi…
Sayın Cumhurbaşkanına yakınlığıyla bilinen, sayın milletvekilinin açıklamalarının direk muhatabı rektör Hayri Coşkun'du ve bu açıklamalar sonucu Bolu kamuoyunda, Üniversitede ki bu yapılanmadan rektörün nasıl haberdar olmadığı ve haberdar ise de neden müdahale edemediği ve neden hala görevde olduğu şeklinde soru işaretleri belirdi…
En son yaşanan Ak Parti Gençlik kolları başkanı ile A.İ.B.Ü de görev yapan bir akademisyen arasında sosyal medya üzerinden yapılan bir paylaşımla patlak veren ve Ak Parti gençlik kolları başkanının savcılığa suç duyurusunda bulunmasıyla sonuçlanan olay ile Ak Parti Bolu il teşkilatı ile, rektörün arası iyice açılmış ve ipler kopmuştu.
Şimdi deyim yerindeyse rektör yalnızları oynuyor ve sadece makamına gidip gelerek adeta rektörcülük oynuyor.
Sevgili dostlar hani, kahpelerin kalkıştığı 15 Temmuz'dan sonra, her ilde demokrasi meydanları oluşturulmuş ve nöbetler tutulmaya başlanmıştı, bazıları için meydanlar gerçek manada, şer odaklarına karşı, ülkemizin bekası için canını hiçe sayan aslan yürekli insanların bekleme noktası olmuş…
Bazıları için, alanlarda çekilen selfilerin sosyal medyada yaptıkları paylaşımlarla aklanma alanları olmuş…
Bazı kişiler içinde, iktidar gücünü arkasına almak, bir takım siyasi ikbal ve beklenti alanları olmuştu…
Tıpkı geçtiğimiz günlerde rektörün, referandumda ”EVET” oyu kullanacağını beyan etmesi gibi…
Rektör hoca yapmış olduğu bu açıklama ile alenen suç işlemiştir…
Yükseköğretim kurumları yönetici, öğretim elemanı ve memurları disiplin yönetmeliği,9.maddesi n fıkrasında belirtilen ”Herhangi bir siyasi parti yararına veya zararına fiilen faaliyette bulunamaz” maddesini ihlal etmiş ve suç işlemiştir…
Rektörün yapmış olduğu bu açıklama, BEŞTEPE'ye el sallamaktır…
Sayın Cumhurbaşkanım, suçta olsa, sizin yanınızdayım, görün beni diye avaz avaz bağırmaktır…
Bence rektörün unuttuğu bir detay var…
Severiz, sevmeyiz, politikalarını beğenmeyebiliriz, yeri gelir en ağır şekilde eleştiririz ama girdiği her seçimi kazanmış, siyasi bir deha olan ve karizmasıyla kitleleri etkileyen ve adım adım ülke siyasetinde tek adam olmaya giden bir Cumhurbaşkanı var… Ve böyle ucuz gösterilere de prim vereceğini hiç sanmıyorum…
O yüzdendir ki rektör hocam siz iyisi mi Cüppenizin hakkını vermeye çalışın, kurum içindeki adaleti sağlamaya çalışın, Sezar'ın hakkını Sezar'a verin, hak aramak için size başvurmuş kişiler arasında adalet dağıtırken, karşınızdakilerin mevkii ve makamlarına bakmayın, öğrencisinin haklarına tecavüz eden, haksız uygulamalarda bulunan ve tüm haksız uygulamalarından haberdar olduğunuz hocanızı, körü körüne kollayıp, davasında haklı olduğu halde mağduriyetine göz yumduğunuz kişilerden gidip helallik isteyin, isteyin de biraz olsun vicdan azabından kurtulun, sorgu sual var… Herşeyi ahirete bırakmayın, yüklerinizden bir nebze kurtulun…
Yok ben illaki siyaset yapacağım derseniz ,o zaman bir zahmet cüppenizi çıkarın ve gerçek er meydanına çıkın…
Çıkında siyasi açıklamalarınızı, bilim adamı ünvanı ile değil de, bir siyasetçi olarak yapın…
O makama daha fazla zarar vermeyin…
Oturduğunuz makam, merhum İZZET BABA'mızın adının verildiği Üniversitemizin en etkili makamıdır, taşımak size zor geliyor olabilir ama hatırlatmakta benim görevim…
Selam ve dua ile…