Ekogirişimcilik günümüzde çok sık rastlamaya başladığımız girişimcilik türünün adı. Doğayı korumayı ve bu işi sürdürülebilir hale getirmeyi hedefleyen girişim türüne verilen ad kısaca ekogirişimcilik. 1970'li yıllarda sanayi devriminin etkisiyle çevre sorunlarının artık insan yaşamını iyice tehdit ettiği yıllarda ekogirişimcilikten bahsedilmeye başlandı. 1990'lı yıllarda ekogirişimlerin sayısı giderek arttı. Bu çalışmaların ortak amacı doğal çevrenin korunması ve sürdürülebilir kalkınmadır. Geleneksel sanayi kuruluşları kar ve gelir elde etmek amacıyla kurulurlar. Fakat ekogirişimlerin hedefi daha çok çevreye ve doğaya sağlanacak faydalardır. Ekoloji ile ekonominin dengesini sağlamak böylece doğaya ve çevreye zarar vermeden üretim yapabilmektir.
Çevresel sorunları her geçen gün biraz daha fazla hissediyoruz. Küresel ısınmanın bütün dünyada felaketlere yol açtığını görebiliyoruz. Daha önceleri yaşanmayan veya daha az rastlanan doğa olayları dünyanın her yerinde insanları mağdur ediyor. Ekogirişimler bize bir farkındalık getiriyor. Artık çevreye daha duyarlı olmamızı ve doğanın dengesini bozan ne varsa bunların sonuçlarını görmemizi sağlıyor. Bunlara çözüm önerileri getiriyor. Bu yatırımlar başlangıçta maliyetli fakat uzun vadede maliyetleri azaltıcı ve gelir sağlayan girişimlerdir. En basit örnek güneş enerjisi ile elektrik üretimi, ilk olarak yüksek bir maliyete katlanıyorsunuz daha sonra aldığınız ürünün parasını kullanılan elektrikten çıkardıktan sonra artık sahibine gelir getirmeye başlıyor. Daha sonra elektriğinizi de bedavaya kullanmış oluyorsunuz. Organik tarım, katı atık dönüşümü, kirletilmiş alanların temizliği, tarımda yenilebilir enerji kullanımı gibi birçok ekogirişim örneği verebiliriz.
Bolu Belediyesi de bu anlamda bence örnek belediyelerden biridir. Endemik bitkilerin korunması, organik tarım ve seracılık çalışmalarını heyecanla takip ediyoruz. Ayrıca katı atık tesisi hem çöplerin ayrıştırılması hem de sağlanan biyogazın enerjiye dönüşmesini sağlayarak önemli bir soruna çözüm oluyor. Özellikle Bolu Belediye Başkanı Alaattin Yılmaz döneminde gerçekleşen bu yenilikçi çözümleri ve çevresel sorunlara gösterilen hassasiyeti takdir ediyorum. Bu gibi örneklerin çoğaltılması sürdürülebilir kalkınmanın anahtarı olacaktır. Bu hassasiyetin sonraki nesillere aktarılması da önemlidir. Temiz enerji kullanmak, çevremizi temiz tutmak, organik tarım ürünleri kullanmak, kamu kurumlarının, fabrikaların çevre duyarlılıklarına destek vermek bile bir tür ekogirişim sayılır.
Söz konusu doğal yaşam olduğu zaman bencil olmaya hakkımız yok. Çünkü bu soluduğumuz hava, içtiğimiz su, göller, denizler nehirler hepimiz için bütün dünyada yaşayan varlıklar için. Ben doğaya saygılı olmamız ve bizi yaşatan her şeyi doğadan aldığımızın farkında olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bazı yapılan hataların geri dönüşü gerçekten zor oluyor. Atılan bir alüminyum kutunun veya plastik poşetin neden olduğu çevre kirliliği uzun yıllar yerine gelmiyor. Nüfusu artan dünyamızda ihtiyaçlar da artıyor, bu ihtiyaçları doğaya en az zarar vererek üretebilirsek, giderebilirsek dünyamız daha uzun yıllar boyunca yaşanabilir olarak kalır. Ekogirişimcilik bu noktada geleceğe açılan güzel bir kapıdır. Bu tip girişimler artmalı ve sürdürülebilir kalkınmanın anahtarı olmalı.
Sevgi ve saygılarımla,