Yabancı bir terim olan mobbing, mob kökünden gelen, anlam olarak da yasaya uygun olmayan kalabalık veya aşırı şiddetle alakalı olan durum anlamına gelir. İşyerinde psikolojik tacizin tanımlanmasında kullanılan bu terim ilk kez Carol Brodsky'nin yazmış olduğu "Taciz Edilmiş Çalışan " kitabında 1976 yılında kullanılmıştır. Ancak işyerinde psikolojik şiddeti ayrıntılı biçimde ilk kez Heinz Leymann ele almıştır. İşyerinde mobbingi tanımlarken sıklık ve devamlılık en başta gelen özellik olarak ortaya çıkar. Mobbingçi tekrar eden ve sıklıkla yapılan saldırılar sayesinde mağduru sağlığından edebilir. İşyerinde mağdura karşı gerçekleştirilen davranışların bu kapsama girebilmesi için en az 6 ay ve en az haftada bir kere gerçekleştirilmesi ve genelde ortalama süresinin 15 ay; sürecin kalıcı ve bazen ağır etkilerinin ortaya çıkması içinn de 29-46 ay geçmesi gerektiği saptanmıştır.

Mobbingi yapan kişi veya mağdur sayısı birden çok olabilir. Aynı zamanda ast üst ilişkisine göre güç farklılıkları olabilir. Fakat genel kanıya aykırı olarak üstün asta tacizinden (dikey mobbing) daha çok aynı seviyede olan çalışanlar arasında (yatay mobbing) daha fazla psikolojik şiddet olduğu tespit edilmiştir. İşe yeni başlayanların işe daha sonra girenler tarafından mobbinge maruz kalma ihtimali de yüksektir. Mobbingi yaratan kişilerin bazı karakteristik özellikleri olduğu tespit edilmiştir. Kısaca; paranoid tipler ( sürekli komplo teorisi içinde yaşayan kişiler karşı tarafa komplo hazırlığında olurlar), narsist tipler ( kendini beğenmiş diyebileceğimiz kişiler en iyi olmadıklarını hissetmek istemez), sadist tipler ( yaptıkları her türlü eziyetten zevk alırlar mobbingcilerin geneli sadist kişilik yapısına sahiptir), obsesif tipler ( aşırı mükemmeliyetçilik sonucu işin amacını unutup mobbing davranışları gösterebilirler), uyumsuz tipler ( sosyal kurallara uymayan, tehdit altında benmerkezci kişilik gösterebilirler)

Mobbingin nedeni genel olarak , mağdur veya saldırganın psikolojik yapısından, çalışılan kurumdan ( aile şirketlerinde daha sık görülür), toplumsal değerlerden (Ekmek aslanın ağzında gibi bakış açıları), toplumsal yargılardan (Kadın çalışmaz evinde çocuk bakar gibi bakış açıları) kaynaklanır. Mobbingin başlangıcı herhangi bir anlaşmazlık ile başlar ve mağdurun boyun eğmemesi, direnç göstermesi ile daha da artar. Mobbingçinin amacı egosunu tatmin etmek, mağdurun direnç gücünü kırmak, pişman ettirmek hatta işi bırakmasını ve işten atılmasını sağlamaktır. Sonuçları çoğu zaman psikolojik problemlere neden olmaktadır. Yaşanan aşırı şiddet nedeniyle nadiren intihara kadar gidebilmektedir. Bu noktada kişinin kendini savunması gerekir. Yönetime konuyu iletme, her ne kadar zor olsa da mobingçi ile iletişime geçmek gibi yöntemlerle kendini savunabilir. Eğer sonuç almakta zorlanırsa bu olaya fazla odaklanarak kendini daha kötü hissetmektense kendine işyeri dışında farklı bir sosyal ortam kurarak kendisini daha iyi hissedebilir. Bu tip durumlarda yeni bir hobi edinmek onunla uğraşmak veya sporla uğraşmak iyi bir çözüm olabilir.

Mobbing, işletmenin yapısından kaynaklanan nedenlerle ortaya çıkar. Bunlar arasında en önemlileri; yetersiz iletişim, eğitim eksikliği, yönetimde saydamlığın olmaması, aşırı rekabetçi ortam, ekip çalışmasının yetersizliği ve işletmenin kötü yönetilmesidir. Mobbing direk olarak şirketin verimliliğini düşürür, dolaylı olarak da ülke ekonomisine aşırı yükler getirir. Kamuoyuna mal olmuş kişiler için bu süreçlerin daha ağır sonuçları ortaya çıkabilir. Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız Arda Turan olayında, futbolcu kendisine yapılan bir haksızlığı yöneticisine bildirmiş fakat sorunun çözüleceğine dair yanıt almasına rağmen bir değişiklik olmaması stres altındaki sprocunun aşırı tepkisine neden olmuş diye düşünüyorum. Mobbing olayları genellikle "Meyve veren ağaç taşlanır" mantığıyla başarılı kişilere yapılır. Egoların çatıştığı bu noktada toplumsal ve örgütsel sorunların çıkması an meselesidir. İyi yönetilen süreçler ve etkili iletişim, eğitim ile bu sorunlar bertaraf edilebilir. Toplumun her kesiminde verilecek mobbing eğitimlerinin verilmesi ve mağdurların haklarının olduğunun, mobbingçiler için cezaların olduğunun bilinmesi önemlidir.

Türkiye'de Ceza Kanununda konu ile ilgili mağduru koruyan hükümler vardır. Fakat psikolojik şiddetin sıklığının, sürekliliğinin yeterli delil ile ispat edilebilmesi gibi şartları vardır. Şehrimizde de Gerede 'de bir başhemşire bir mobbing davasından 2010 yılında manevi tazminat hak etmiştir. Bunun gibi örnek emsal teşkil edebilecek çeşitli davalar vardır. Türkiye'de çok sık duymaya başladığımız mobbing ciddi toplumsal ve örgütsel bir problemdir. Çözümü için konu ile ilgili eğitimlerin ve yaptırımların arttırılması gereklidir.

Sağlıcakla kalın...