15 Temmuz 2016 tarihi üzerinden bir yıl geçti. Bu bir yıl içinde demokratik bilincin ve tercihlerin olumlu biçimde değiştiğine inanıyorum. Bu bir yıl içerisinde en önemli gelişme bence Anayasa değişikliği refarandumu oldu. Yeni anayasa değişikliği ile toplumun yarısından fazlasının onayıyla yönetim sisteminde bir reforma gidilmiştir. Bu seçimden önce toplumun her kesimini ilgilendiren anayasa maddeleri özgürce ve demokratik bir ortamda tartışıldı. Eksileri ve artılarıyla uzmanların, akademisyenlerin, siyasilerin görüşleri toplum tarafından değerlendirildi. Seçimde milletvekillerinin meclisten onay aldıkları bir kararın halk tarfından da onaylanması ayrıca güzel bir durumdu. Halkın seçtiği vekillerin verdiği kararlar demokratik çerçevede halk tarafından da tasdik edilmiş oldu. Demokrasiye yapılan bir saldırıdan bir yıl sonra bir demokrasi zaferi yaşanmış oldu.

Ülkemizdeki ekonomik veriler geçtiğimiz yıl Temmuz ayından itibaren çok önemli değişmeler gösterdi. 2016 yılı içerisinde son derece dalgalı olan döviz kurları sene sonuna doğru tahminlerin çok üzerinde yılı noktaladı. Uluslararası piyasaların 15 Temmuz'da yaşananlara verdiği tepki bunda etkili olmuştur. Özellikle uluslarası kredi derecelendirme kurumlarının yorumları ve yatırımcıyı yanıltan bilgileri piyasada bir çalkantıya neden oldu. Yabancı yatırımcıların ülkeye ilgisini azaltacak tarzdaki lobicilik hareketleri de bu dalgalanmada etkili oldu. Fakat ne olursa olsun 16 Temmuz günü ve sonrasında Türk halkının bütün acılara rağmen ekonomik hayata kaldığı yerden devam etmesi bundan sonra olacaklara en iyi cevaptı. Son dönemlerdeki ekonomik göstergeler de iyiye gidişin göstergesi olmuştur. Borsa endeksinin yükselmesi hatta rekorlar kırması, döviz kurlarının yükselişinin durması, ihracat verilerinin artması bunların bazılarıdır.

Geçtiğimiz yıldan beri sınır güvenliği anlamında önemli başarılar elde edildi. Özellikle kararlılıkla sürdürülen Fırat Kalkanı harekatı ile başta Kilis ve çevresi olmak üzere sınırlarımız daha güvenli hale gelmiştir. Suriye ve Irak sınırlarının güvenliği için alınan kalıcı önlemler ile sınırların güvenliği sürdürülebilir hale getiriliyor. Suriye ve Irak'taki siyasi otorite eksikliğini fırsat bilen bazı ülkeler ve terör örgütleri kendi emellerini oradaki halkın yaşam hakkından üstün tutuyorlar. Bu kabul edilemez tutumu Birleşmiş Milletler gibi birçok uluslararası saygınlığı olan ülke görmezden gelmekte hatta çanak tutmaktadır. Türk ordusu ve arkasındaki Türk halkı sağlam duruşunu göstererek bu karışıklıkların Türkiye'ye de sıçramasına izin vermedi.

İçişleri Bakanı sayın Soylu'nun göreve gelmesinden itibaren iç güvenlik anlamında da önemli adımlar atıldı. Birçok suç ve terör örgütünün eylemleri önlendi. Aranan birçok suçlu yakalandı. Özellikle PKK terör örgütü ile mücadelede verilen şehitlerimizin kanlarının yerde kalmayacağı gösterildi. İnanıyoruz ki Türkiye'de terörden canı yanan güney illerimizin de refah ve huzur seviyesinde önemli değişiklikler olacak. Eğitim, sağlık, ticaret, turizm alanlarında önemli atılımlar olacak. Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği istihdam seferberliğinde öncelikli hedeflerden biri de güneyde terörden mağdur olan illerimizin kalkınmasıdır. Dolayısıyla ülkemizdeki refahın, huzurun sürdürelebilir olması bu hedefleri gerçekleştirebilmekle olacaktır. Bu illerimizin zorlu coğrafik yapısı özellikle ulaşım olanaklarını kısıtlıyordu. Yapılan havalimanları, tüneller gibi altyapı yatırımları bu engelleri de yavaş yavaş ortadan kaldırıyor. Güvenli ve huzurun hakim olduğu kadim medeniyetlerin eşiği bu illerimizle birlikte büyük Türkiye olacağımıza inancım tam.

Birlik olur ve değerlerimize sahip çıkarsak bu hedeflere koşarak ilerleriz. Allah Türk halkının yar ve yardımcısı olsun.

Sağlıcakla kalın...