Takvimler, 14 Şubatı gösteriyordu.

Genç öğretmen, evdeki çocuklarına markete gidip geleceğini,
Evde yaramazlık yapmamalarını tembih etti.
Evden çıktı, arabasına bindi, alel acele son hızla sevgilisine gitti.
Kimse de görmemeliydi. Heyecanlıydı. Elinde bir buket çiçek vardı.

Sessizce yatan sevgilisinin yanına vardı. Usulca yanı başına oturdu.
Cümleleri de nasıl kuracağının telaşındaydı.
Uzaklardan gelen saka kuşlarının sesleri ortalığı ise yıkıyordu.
Genç öğretmen,
Elindeki çiçekleri, sevgilisinin başucuna usulca bıraktı.
Gözleriyle, sevgilisini baştan aşağıya süzdü.
Orada içi su ile dolu olan naylon ibriği eline aldı,
Sevgili kadınının,
Mezar taşını yıkamaya başladı.
Kadınının mezar taşının başlığını, elleriyle okşayarak, severcesine sildi,
Gözleri nemlendi. Kadınının mezarının tam ortasında kırmızı bir gül bitmişti,
Üzerindeki çiy tanelerine, genç öğretmenin gözyaşları değdi.
O genç öğretmen,
Kendinin kurtulduğu, trafik kazasında kaybettiği eşine kuran-ı kerim okuyup,
Dualar etti.
Genç öğretmen,

Kendine kırgın bir halde, gözünden akan nedamet yaşlarıyla birlikte,
Seni seviyorum, seni seviyorum, diye söylenerek çekti gitti.
***

SEVGİLİYE
Merhaba Kadınım,
Her zaman içtenlikle söyledin beni sevdiğini,
Hiçbir şeyden çekinmez, benim kocam,
İlk ve son aşkım,
Evimin direğisin, dedin.

Öyle işte, riyasız ve katıksız,
İçten ve Allahütealâ'dan korkarak,
Hiç esirgemedin sevgi dolu sözcüklerini,
Sevdin beni her şeyden, herkesten en çok!

Bazen de kırıldın bana,
Sen mertçe, aleni söylerken beni sevdiğini,
Bana, neden şöyle yüreğinle beni sevdiğini söylemiyorsun,
Neden, ağız dolusu beni sevdiğini haykırmıyorsun”,
Diyordun da,
Bazen, benden şüphe eder,
Üzülür, sonra da dalar dalar giderdin.

Şimdi ,
Bak bende söylüyorum, ağız dolusu haykırarak, yüreğimle,
Sen benim kadınımsın, seni çok seviyorum!


Seninleyken, seni anlatacak kelimeleri hiç bulamam,
Korkardım belki de,
Kelimelerin seni tam anlatamayacak olmasından,
İnan,
Ondan susardım!
Konuşmazdım işte, dilime bir yük binerdi,

Şimdi de sen sustun.
Beni sevdiğini söylemiyorsun!
Bana cevap vermesen de,
Seni çok seviyorum,
***
Ne bilirdim
Ansızın öleceğini !
Beni çaresizlikler içinde bakıp, gideceğini,
Kırmam lazım kafamı,
Bir kere bile doya doya söyleyemedim,
Seni çok sevdiğimi,

Hiç hesap etmemiştim,
Ölüm meleğini,
Ölüp, beni naçar bırakıp
Sonsuzluğa gideceğini.
***
Hakkını helal et,
Ey biricik sevgili !

(Hikayelerimden - Fuat BAYRAMOĞLU)