Amerikan Psikoloji Topluluğunun yaptığı bir araştırmada mutlu evliliğin sırları şöyle sıralanmaktadır;
Çiftlerin duygusal anlamda ebeveynlerinden ve kardeşlerinden ayrılmış olması gerekir. Bu ayrılık sayesinde kişinin kendi kimliğini bulması, istek ve kararlarını bağımsız olarak yapabiliyor olması beklenir.
Çiftlerin birbirlerinin değer yargılarına saygı göstermeleri beklenir. Bireyi olduğu gibi geçmişiyle birlikte kabul etmek ve değiştirmeye çalışmamak gerekir.
Birbirinin duygusal yönlerini önemseyen çiftlerin tölerans eşiği daha yüksektir. Eşler arası anlayış ve saygı çatışmaları başlamadan bitiren en önemli unsurlardandır.
Çocuk evlilik için bir sınav dönemi gibidir. Bu dönemi birbirini fiziksel ve duygusal olarak yıpratmadan geçiren çiftlerin evliliği daha da sağlamlaşır.
Aileye çocuk katılana kadar iş hayatında olan bir kadının çocuktan sonra eve kapanması ve ev içi alana ait iş yükünün artması sonucu sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bu yüzden evde işbölümü oldukça önemli.
Anne-baba saati için zaman ayırmak çok önemli. Çiftler anne-baba olduktan sonra eş olmayı unutabiliyor. Özel zamanlar yaratmak romantizmi diri tutar. Özel günler atlanmamalı.
Çiftler birbirini özlemeli. Bunun için bireysel anlamda birbirine alan yaratmak, birbirini bunaltmamak çok önemli.
Çiftlerin birbirlerinin ihtiyaçlarına odaklanmaya ve duyarlı olmaya ihtiyaçları vardır.
Bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda eşlerin birbirini önce birey olarak kabullenmesi sonrasında ise saygı ve sevgiye dayalı bir ilişki geliştirmesi ilerleyen süreçlerde diğer aile fertlerine olumlu bir şekilde yansıyacaktır.
Aile olmak, “biz olmak”tır. Ailedeki sorunlara ben-sen kavgasına girmeden bütüncül bakabilmektir.