KAPİTALİZM VİTA İLE SANA YAĞI ARASI Bİ ŞEYDİ
Bu Pazar; biraz gerilere, geçmiş yıllara gitmek gibi bir haslete kapıldım.
Malûm ileriye doğru epey bir yol aldık, alıyoruz.
O diil de!
Bu gerilere gitmek, hasret gözü ile geçmişe bakmak bana hep iyi gelmiştir.
Bu da; empatime güç, geçmişte yaşanmışlıklara dair saygımı canlı tutmuştur.
Tahmin ediyorum;
Bir çoğumuz bu geri gitmelere, nostaljiye bayılıyor olmalıyız.
Hayat ne kadar renkli, zengin ve yaşanılır olsa da..
Geçmişe duyulan özlem asla eksilmiyor.
Geçmiş, geçtikçe büyüyor ve inanılmaz şekilde yüreğimizde yer kaplıyor.
Hiçbir komik durum ve hiçbir acı geçmişte yaşadıklarımızın yerini tutmuyor.
Hep bir eksiğiz ve eksiliyoruz ve hep bir yanımız solgun, üzgün bizi terk ediyor.
XXX
Çocukluğumun hayli uzun geçtiğini hatırlıyorum.
Kaba hatlarıyla;
Akören köyünde geçen yaz günlerimi, samanlıktan atlamaları, sarı kıza bok tenekesi tutmaları, toy danalara cızık tutturmaları, harmanlıkta çelik çomak oynamaları unutmam mümkün değil.
Şimdiki hükümet konağı yerindeki top sahasında top toplayıcılığımı, şimşir kayığımı ayrı koyuyorum.
Taşman’lardan aldığımız ilkokul mezuniyet hediyem kırmızı tel firenli bisikletimi, Cem Yılmaz’ın Ferrari’sine değişmezdim mesela.
İstanbul’dan gelen çatapat atan kovboy tabancam inanılmazdı.
Tetiği çektiğimde horozunun kalktığına, tetiği tamamladığımda horozdaki örsün çatapatı patlattığına, şeridin dönüşüne, patlamaya hazır hale gelen mekanik donanıma hayran kalırdım.
XXX
Ev ve apartmanlar arasında arsalar, o arsalarda mahalleli çocuklar olurdu.
Çocuklar kendilerine bırakılan miras oyunlarla ve kendi koydukları kurallarla oyunlar oynar, sosyal barışa katkı verirlerdi.
Ailede başlayan bu kaynaşmaya, dostluğa, bisikletleri ile komşu mahallelerden de gelen çocuklar eşlik ederdi.
Yasak yoktu, kurallar çocuklara göre konulur, akşam namazından önce mutlaka evde olunurdu.
"Ekmeğime yağ çalıver" en masum çocuksu menümüzdü.
O günlerde kapitalizm benim için vita ile sana yağı arası bi şeydi.
Kariyerimizi kızılcık ile fındık sopası belirler, şimşir ağacından yapılmış kayığa, kaygan gözlerle bakardık.
Arsalar eksildi, beton binalar yükseldi, mahalle arsalarının sayıları git gide azaldı.
“Ekmeğime yağ çalıver” menüsüne hamburger eklendi.
İsimleri yüzleri unutur olduk.
Kapalı salonların yeteceğini, tel örgütlerle çevrili semt sahalarının arsa kültürünü devam ettireceği yanılgısına düştük.
Yatay aile ve mahalle kültürümüz, kapitalizmin yapay ve dikey mimarisine teslim oldu.
Bir yerlerde yanıldık.
Bir arada yaşama kültürümüzü kuralsızlıklarla kaybettik..
XXX
Bir arada, bir arsada büyüyen nesil gitti, kapalı salonlarda, tel örgülü semt sahalarında büyüyen nesil geldi.
Kırılan rekorlar, kırılan kalpler aldı başını gitti.
Verin topumu oynamıyorum diyen çocuksu şımarık çocuklar gitti, top yekün şımartılan çocuklar geldi.
Sapla samanı karıştırdık..
Eti senin kemiği benim devri bitti.
Sevgi ve saygıya dayalı toplum bilincini, miras geleneğini, tesis ettiği kültürünü kaybetmeye, iç hamurunu kapitalizmin kızgın yağında kavuran bir anlayış zuhur etti.
Mahalledeki arsayı da, kalbimizi de koruyamadık. Bir tek vicdan kaldı bizleri arada çimdikleyen.
Yaşlıyı bir ayağı çukurda, sokağı çöp görmeye alıştırıldık.
Lâzım olur deyimi dama, sen benim kim olduğumu biliyor musun? cümlesi moda oldu.
İzzet Baysal Caddesi Bisiklet trafiğe yasaklanmış..
Büyüklerin umurunda değil. Onlar hesaplarının, göle çaldıkları yoğurdun tutması peşinde..
Yasakla, sapla samanı ayırt edememekle neler olacağını neler kaybedileceğini çoktan unutmuşlar.
Sokağa teslimiyet en akıllımızın medeniyeti, bekâra karı boşamak hiç evlenmemişin alyansı olmuş.
Ve Fakat..
Hoş görü ile hoşa gitmek arasındaki ince çizgiyi, popülistliğe evirenler vebal aldıklarının farkında bile değiller...
Kültürün birini kaybetmeye başlarsanız, gerisi kendiliğinden gelecektir.
Kendi konforlarını önde tutan uygulayıcılar; toplumun en hassas ve masum isteklerine itiraz edecek doğru cümleyi bulamazlar..
Tek çözümleri YASAKTIR.
Tıpkı;
“Her Türlü Motorlu Araç” parantezine “BİSİKLET” yazılması gibi..
Hiç yakışık ve şık değil..
Hadi motosikleti anladım, elektrikli motoru anladım..
Bisikleti motorlu araç olarak görüyorsan; Buna “Parantez içinde Parende Atmak” denir.
İzzet Baysal Caddesinde gerçek tehlike arz eden her türlü motorlu ve elektrikli araçlara gereken önlemlerin alınmasından yanayım.
Bisiklet’e bakış açısında bir değişim ve yasak kararında revize olmadan İzzet Baysal Caddesine girmeyeceğim.
Başarınızla, projenizle övünebilir, gelecek nesillere İzzet Baysal Caddesinde “Bisikleti Yasaklattım” diyerek mirasınızla gurur duyabilirsiniz.