Bir köşe yazarı için, kendisininde içinde bulunduğu olayları yazmak kadar zor bir durum olmasa gerek, öyle ki köşe yazısında kendi yaşadığı haksızlık ve mağduriyetlerin dile getirilmesinin,bazen okuyucu tarafından egoist bir yaklaşım olarak algılanması,köşe yazılarında toplumu ilgilendiren konularla alakalı yazılar yazılması gerekliliği düşüncesi,bizleri çoğu zaman büyük bir baskı altına alır…
Her ne kadar bende bu çekincelere sahip olsamda, kalemimden başka bir gücümün kalmadığı, hak ve adalet arayışı mücadelemde,yaşamış olduğum mağduriyetleri kaleme alarak kamuoyuyla paylaşmak zorunda kaldım…
Değerli kamuoyunun affına sığınarak anlayışla karşılayacaklarını umud ediyorum…
Bolu Takip Gazetesinde daha önce yazmış olduğum köşe yazımda değinmiş olduğum, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Bolu Meslek Yüksek Okulu, Muhasebe ve Vergi uygulamaları bölümü 2.öğretim öğrencisi iken, bu bölümün başkanı olan Yard. Doç. Mehmet Ali Çakır'ın okulda öğrencilere ve özelliklede şahsıma karşı, ego tatmini, aşağılayıcı, ahlaka mugayir, uslup ve seviye yoksunu hal ve hareketleri beni epeyce rahatsız etmiş ve kendisi hakkında, A.İ.B.Ü Rektörlüğü'ne vermiş olduğum şikayet dilekçesi neticesinde,hakkında rektörlük makamınca tayin edilen soruşturmacı tarafından inceleme başlatılmıştı…
Bu süreçte olaya tanık olan öğrencilerin ifadesine başvurulmuş soruşturmacı tarafından gerekli incelemeler neticesinde kendisine Öğrenci ilişkilerinde daha seviyeli, yine öğrencilerle iletişiminde uslubunun daha dikkatli olması hususunda” ikaz cezası almıştır…
Tüm bu yaşananların ardından, hocanın şahsıma karşı fiil ve eylemleri, şiddetlenerek artmış, fiil ve eylemleri mobbing boyutuna ulaşmıştı. Hakkımda defalarca soruşturma açtırtmış, bu soruşturmalar neticesinde bana okuldan uzaklaştırma cezası çıkartamayınca, bu defada okul yönetimini beni kollamakla suçlamış, üzerlerinde baskı oluşturma çabaları içerisine girmiş ve adeta tüm kin ve nefretini kusmaya başlamıştı…
Girmiş olduğu derslerde, ders anlatmak yerine, her zaman olduğu gibi diğer hocaların ve benim arkamdan konuşmayı tercih etmiş, kendisine Hocam, hayrettin abinin yüzüne bir şey söyleyemiyonsunuz, hep arkasından konuşuyorsunuz, bu yaptığınız doğru değil” diyen bir öğrencisini de dersten atmıştır…
Yine benimde katıldığım bir dersinde, Bolu'da kamuoyunun yakından tanıdığı ve takdir ettiği değerli bir abimizin vefatının ardından öyle olumsuz şeyler konuşmuştu ki, ağzım açık kalmış, aklıma ilim cehil giderir” diye başlayan atasözü gelmiş, hoca aslında orada kendi karakterini tescil etmişti…
Yine okulda görevli olan bir memur,mesai bitimi aracıyla evine giderken, bu hocanın ağır ağır seyreden aracını sollayınca beni nasıl sollarsın” bahanesiyle oğluyla beraber önünü kesmişti…
Yine okulda bölüm sekreterliğinde görevli bir bayana hakaret etmişti…
Okulda büyük bir huzursuzluğa sebebiyet veriyordu…
Katıldığım derslerinde, bana olan husumeti öbür öğrenci kardeşlerimide etkilemeye başladığı düşüncesi ile A.İ.B.Ü Rektörlüğü'ne yapmış olduğum müracaat sonrası, derslerimi Gerede Meslek Yüksekokulundan almaya başladım ama Gerede Meslek Yüksek Okulunda bölümün ikinci öğretimi olmadığından,normal eğitime devam zorunluluğu,aynı zamanda faal bir işimin olması,gidiş-gelişlerin epey zaman alması beni epey mağdur etmişti…
Yine durmadı bu seferde, Gerededeki ders hocalarımı arayarak, kendisiyle sorunlu olduğumu ve dikkat etmeleri gerektiği telkininde bulununca, ister istemez hakkımda olumsuz bir önyargı oluşturdu…
Asıl amacım artık diploma almaktan ziyade,yaşadığım haksızlıklara karşı mücadele etmek ve tarafıma yapılan haksızlığı sindiremememdi…
Çünki, hakkın batıla üstün gelmesi için mücadele edilmesinin farz olduğu bir düşüncenin müktesibi olarak girişmiş olduğum ve bu uğurda bedel ödeyeceğimi bildiğim amansız bir mücadele vermemin gerekliliği sorumluluğunu taşıyordum…
Sonuçta ne oldu biliyor musunuz…
Yard. Doç. Mehmet ali çakır tekrar…
A.İ.B.Ü. BOLU Meslek Yüksekokulu Muhasebe ve vergi uygulamaları Bölüm başkanlığı'na atandı…
Hiçbir şey olmamış,hiçbir şey yaşanmamış gibi…
Şimdi bin Hz Ömer Adaleti istiyorum diye haykırıyorum…
Bu adaletsizliği kabullenemiyorum…
ALLAH rızası için,ilgililer olayın muhatabı olarak,bana bu atamın gerekçelerini anlatsın…
Bu atama hangi kriterlere göre yapıldı…
Mağduriyetim ortadayken,yaşananlar,yapılanlar belgeli ve şahitliyken…
Bu atamayı yaparken,hiç mi elinizi vicdanınıza koymadınız…
Hakkında bu kadar soruşturma açılmış bir kişiyi hangi akla hizmet tekrar atadınız…
Ha diyeceksiniz ki”Atama yaparken sanamı soracaktık…”
Evet sormayacaktınız ama benimde hakkımı koruyup,adaleti tesis edecektiniz…
Adaleti sağlayamadınız,haklarımı koruyamadınız,beni mağdur ettiniz…
O zaman benim size hatırlatacağım Hz Ömer adaletidir ve sizleri ALLAH'a havale etmektir….
Şunu hiç unutmayın:Boynuzsuz keçinin boynuzlu keçiden hakkını alacağı gün…
Tüm mevki,makam ve kariyerlerin sıfırlandığı,ilahi mahkeme'de iki elim yakanızda olacak….
Sizlere HAKKIMI HELAL ETMİYORUM…
İnşaallah benim yaşadığım mağduriyet ve uğramış olduğum haksızlıkların kat be kat fazlasını yaşarsınız…Hayatınızın bir kesitinde,benim yaşadıklarımı sizlerde yaşar,o zaman bana hak verir…
Kapı kapı Hz.Ömer adaleti dilenirsiniz…