Gündemi meşgul eden bozgundan sonra gördük ki;

Kokular yayılmaya, ekşiyen sütler dökülmeye başladı.

Herkes dertli..

Herkes şifayı kapmış,

Herkes hasta.!!

Eleştiren de eleştirilen de aynı dertten muzdarip.

Kim'i dinlesen haklı çıkacağı ara formülü yan cebinde.!!

Lakin aynası yok cebinde.

Yok sebep şu.

Yok asıl neden bu.

Herkes bi hoş olmuş.

Gözümüz ile gördüğümüz gülmeyi; o aslında ağlıyor diyecek kadar da miyop olmuşuz.

Herkes dayı'lık,

Herkes yeğen'lik peşinde..

Yarenlik nedir bilen yok.

Akrabalık gerektiren dayı/yeğen meselesi dahi farklı algılanır olmuş.

Kimi köprüden geçerken dayısını bulmuş.

Kimi takıma girerken.

Takımlarda futbolculara dayalı dayılık hakim sanki.

Milli Takımda bile haller dayılık halleri..

Ne haber reyis diye diye, Sabri'nin formasını çıkarmış, mecazen omzuna bi ceket atmışız.

Haller iyi değil.

Haller bizim haller değil.

Akıl verenden,

Akıl alandan geçilmiyor.

Herkesin kalıbı yerinde oysa.!

Fatih Terim İmparator,

Mustafa Denizli yorumcu,

Lucescu kurtarıcı..

Yılmaz Vural abicim abicim semalarında.

Demirören bıktım diyinceye kadar TFF Başkanı..

Özbek Kulüpler..

Herkesin tıkırı yerinde..

Ya Milli Takım..

Artık meselelere yüzeysel değil..

Tüple dalmanın vakti gelmedi mi.?

Şu;

Dayı ile Yeğen mevzusuna diyorum; artık bi açıklık getirmek lazım.

Eskiden Teknik Direktörler pek bi dayı olurlardı.

Dayılığı diktire gorlar, yeğenlerini takıma almak için fırsat kollarlardı.

Şimdi öyle mi ya..

Nasıl yani diye bi soru şey'ettirirseniz..!!

Şöyle bi şey..

Eski camlar bardak oldu.

Eski Yeğenler çoktan Dayı oldu bile.

Her bir şeye futbolcular karar veriyor.

Gelecek gidecek işleri, bu futbolcuların elinde sanki.

Kulüpler Birliği seyrediyor/izliyor.

Duayen'lere gelince..

Onlar hala;

Dayı mı, yeğenden,

Yeğen mi, Dayıdan çıkar umar,

Ordalar.!!

Demem o ki..

Ne dayı demekle dayı, ne yeğen demekle yeğen olunuyor.

Hele duayen demekle asla.

Ondan sadece bi tane oluyor onu söyliyim.

Ah Lucescu ah.!!

Ne işler açtın başımıza..

Gül gibi geçinip gidiyoduk.