Kadın pikniğe de gitse kendisine yüklenen toplumsal rolden kolay kolay kurtulamıyor maalesef. Hafta arası koşuşturmanın şekil değiştirmiş halidir di mi hafta sonu piknikleri?
Ne var ki bir taraf doğalı ve kırsalı özlerken, diğer taraftan modernlik anlamı taşıyan tüm yaşamsal olgular ilgi çekmeye devam ediyor. Benimse ilgilendiğim asıl konu, neresi olursa olsun kadının bulunduğu konum ve gördüğü değer.
Kırsal ailede geleneksellik ön planda iken kentsel aile daha çok modern küresel dünyanın şekillendirdiği bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. Kırsal alanda yaşayan geniş aile tipinde daha çok kadına yönelik ataerkillik, gelenek, görenek, örf-adet, çevre baskısı gibi unsurların, kırdan kente bir başka deyişle doğudan batıya doğru gidildiğinde azaldığını ama tamamen yok olmadığını görüyoruz.
Çalışan kadın evden işe işten eve mekik dokurken özgürlük alanı da ancak işle ev arasında kalmaktadır. Akşam olmadan eve dönmeli, eşinin izni olmadan ev dışı bir faaliyette bulunmamalıdır.
Yine gözden kaçan bir ayrıntı olarak kırsal alanda eğitim, sağlık ve iş imkanlarının kısıtlı olması, büyükşehre göç olgusunu ortaya çıkarırken geçiş (gece-kondu) ailesinin de zeminini hazırlamaktadır. Kırsal aile yapısından sıyrılamayan ancak şehir hayatına da uyum sağlamak zorunda kalan geçiş ailesi bireylerinde meydana gelen kültür erozyonunun kadına yansımaları da yine baskıcı bir profilde gelişmektedir.
Türk aile hayatında işten eve dönen erkek ayaklarını uzatıp dinlenirken kadınlar için mesainin henüz bitmediğini görüyoruz. Fiziken olmasa da şehirli çalışan kadının, köyde çocuğunu sırtına bağlayıp tarlada çalışan kadından pek de bir farkı yoktur aslında.
Kırsalda her ne kadar iş bölümü var gibi görünse de doğum kontrolünün bile kadından beklendiği, çocuk gelinlerin, sororat (eniştenin baldızıyla evlenmesi), berdel (başlık parası yetersiz kalınca) tipi evliliklerin görüldüğü de bir gerçektir.
Evet günümüzde hala devam eden gelenekler bunlar!
Geniş aile tipinde karar mercii aile büyükleri veya evin reisi iken çekirdek ailede demokrasinin daha hakim olduğunu (!), kırsal ailede kadın hep ikinci plandayken kent ailesinde kadının hem iş dünyasında (?) hem de hanede (?) etkin rollerde olduğunu görmekteyiz.
He he dediğini duyar gibiyim kadınlarımızın..
Kültürel Feminizm diyor ki; evde kız çocuklarının henüz bebek olan kardeşine bakması, ev işlerine yardım etmesi ki bu işler erkek çocuklara genelde yaptırılmaz, ilkokuldan sonra eğitimine devam edememesi gibi alışılagelmiş davranışlar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir bakıma ailede yeniden üretimidir. Aynen öyle! Hiç uzağa gitmeyin, kadına ve çocuğa ihmal ve istismarın ilk görüldüğü yer ailedir.
Güzel günlere..