Aslında bu yazımı 3-4 gün önce hazırlamaya başlamıştım. Normalde başlangıcı "şu güzel havalarda" diye başlıyordu ama şu aralar hava sağanak yağışlı. Neyse. Şu günlerde her daim eğlenceli etkinliklerin olduğu üniversitemize sevgili belediyemizin eşsiz özellikteki otobüsleri ile gayet rahat bir şekilde çıkarken düşündüm de Bolu Belediyesi ve diğer kamu kurumları biz öğrencileri ne kadar da çok düşünüyor (!)
Sevgili Bolu Belediyemizin almış olduğu karar ile 2015 yılı itibariyle yeni bir ulaşım sistemine geçiş yaptık. Yaptık yapmasına da sağolsun takım elbiseli ağabeyler amcalar bu sistemi getirirken ne vatandaşı ne öğrenciyi düşünerek gerekli araştırma geliştirme çalışmalarını yapmış. Sadece kendini diğer bir deyişle benim gözümde kasasını düşünmüş belediye. "Koskoca Bolu'da" hepi topu 103 "dolmuş" çalışıyor imiş. Bütün kooperatiflere araçlarını sattırıp yeni araç aldır, nakit ücreti kaldırıp bir de kart sistemi getir, kart başına 5-10 TL gibi ücretler al, bir de herkese alkışlattırıp pankart astırt, sonra çık "efendim sorunları şu numaraya iletin". Baştan aşağı bir sorun zaten bu sistem bir de telefon açıp ben mi söyleyeceğim! Sizin uzmanlarınız hiç mi gözlem yapmaya, araştırma yapmaya çıkmıyor? Vatandaşa ayrı dert, öğrenciye ayrı dert oldu eşsiz sisteminiz.
Bolumuzun güzide belediyesinin kravat takan ağabeyleri amcaları bu sistem gelmeden önce ücret düşecek, daha rahat bir ulaşım sağlanacak, artık duraklarda çok beklemeyeceksiniz, uzun kuyruklar olmayacak gibi vaatler ile önce yağladı balladı hepimizi. Sonra sistemi yenilediler. Donduran soğuklarda hepimizi önce kart alma kuyruklarında sonra da otobüs kuyrukların beklettiler. Kart vermek için dediler ki öğrenciler ikametgahı buraya aldırmak zorunda. E tabi bunu deyince herkes kendince bir sebep aradı. Kimisi nüfusu çok gösterip daha fazla maddi destek almak için, kimisi de oy potansiyeli için dedi. Tam herkes Valilikte ikametgah aldırmak için sıraya girmişken neyse bu olmadı der gibi bundan da vazgeçtiler. Neyse, öğrenciler olarak "bindirimli kartlara" 10 TL ödedik. Binlerce öğrenci buz gibi soğukta kartına kavuşmak için bekledi tabi. Kısa zaman sonra Allah'a şükür üniversiteye de bir kart çıkartma yeri açtılar da rahatladı iş. Neyse konuyu dağıtmayayım. Vaatler demiştik. Peki bu belirttiğimiz vaatlerin hangileri ne şekilde gerçekleşti onu diyeyim ben size. Evet dedikleri üzere kartlı sistemi getirdiler ve ücretleri düşürdüler. Daha rahat bir ulaşım demişlerdi ama rahatlığı değil oturacak yeri çok aradık, hala da durum aşağı yukarı aynı. Duraklarda çok beklemeyeceksiniz demişlerdi ama öyle çok otobüs çalışıyormuş ki ilk zamanlar bekle bekle buz tuttuk duraklarda. Son birkaç aydır düzelmeler var bu konuda takdir ediyoruz. Uzun kuyruklar olmayacak demişlerdi ama çok şükür otobüs kuyrukları ile meşhur olmuş bir üniversitenin öğrencisiyiz. Bu konuda zerre düzelme olmadı emin olun. Ücret konusuna geri dönelim. 3 ay olmadan kooperatiflerin sızlanmasına dayanamayan belediye 15 kuruş zammı koyuverdi, tabi bu zamla beraber ilk başta alkış tutan eller kıvırma cümleleri ile yatıştırmaya çalıştı herkesi. Otobüslerin önceki işleyişe göre az bir kısmının üniversiteye hizmet verdiğini birçok kişi bilmesine rağmen belediyenin ısrarla üniversiteye yaklaşık 70 aracın hizmet verdiğini söylemesi zaten kurgu dalında oscara aday bir tavır. Bu oscarlık tavra göre koskoca Bolumuza hepi topu 30-40 araç hizmet veriyor. Sayısal veriler birbirine karıştı iyice. Sahi belediyeye soruyoruz: "İki kere iki kaç eder?"
Sisteme ilk geçildiğinde bazı gayriresmi sosyal medya hesapları üzerinden yaşanan bütün sorunları gözler önüne seren paylaşımlar yaptığım için yağan yağmurda beraber ıslanan arkadaşlar tarafından eleştirilmeye çalışıldım ama bu sorunları yaşayanlar herhangi bir kıstasa göre ayrışmış gruplar olmadığı için yani bütün vatandaşlar ve öğrenciler olduğu için eleştirme çabaları da sonuçsuz kaldı. Sorunların paylaşılmasına dahi katlanamayan bu arkadaşların dilinde "sistem oturunca çok güzel olacak" cümleleri vardı hep. Evet ben de biliyordum bu sistem tam anlamıyla sağlanabildiğinde gerçekten rahatlık olacaktı ancak öyle güzel öyle geniş çaplı bir araştırma ile getirilmiş ki bu sistem üstünden aylar hatta yıllar geçti ama oturmadı bir türlü mübarek. E tabi sistem oturmayınca bizler de sık sık oturacak yer bulamadık. Yaşanan sorunlardan biri de kapasite. Kutu gibi otobüslere haddinden fazla yolcu alınması-tabi bu hizmeti alan biz müşteriler için böyle- birçoğumuzun canına tak etti. Hatta nedendir bilinmez oturmayalım diye bazı otobüslerin havuz kısmındaki oturma yerleri de kapatılmış. Bu sorun sürekli gündeme getirilince tabi belediye zaman zaman gazetelere reklam vermek adına il emniyet müdürlüğü trafik şubesine denetim yaptırmayı da ihmal etmedi. Gazetelerde boy boy "Otobüsler Denetlendi" başlıkları ile haberler yapılıyor, güya kapasitesinden fazla yolcu alan otobüs şoförlerine ceza kesilmiş süsü verilerek bizlere: "Sonunda sesimizi duydular, denetliyorlar." dedirtmeye çalıştılar. Neyse ki sesimizi duyan biri çıktı. Sevgili belediyemizin takım elbiseli, kır saçlı patronunun yardımcılarından Sayın Emine Davarcıoğlu geçtiğimiz haftalarda "öğrencilerimizin yanındayız" diyerek otobüslerin astronomik sayılı yolcu alma kapasitelerini açıkladı. Davarcıoğlu'nun yapmış olduğu açıklama şöyle: "...halk otobüsleri yasal yolcu taşıma kapasitelerine göre çalışmak zorunda. Oturarak ya da ayakta ne kadar yolcu alınabileceği yasal olarak belli. Bizim 4 tip otobüsümüz var. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın onayladığı yönetmeliğe ve Emniyetin baz aldığı ruhsata göre; 1. tip otobüse 26 oturan, 16 ayakta toplam 42 kişi, 2. tip otobüse 26 oturan 22 ayakta toplam 48 kişi, 3. tip otobüse 26 oturan, 33 ayakta toplam 59 kişi, 4. tip otobüse ise 26 oturan, 37 ayakta toplam 63 kişi binebiliyor." 63 kişi nedir ya? Geçenlerde otobüs yine çok dolu, AİBÜ Tıp Fakültesi durağında durdu. Baktık olmayacak havuz kısmında oturanlar ayağa kalktık. Neyse yolcuları aldı şoför ağabeyimiz. Bir sayayım dedim de 50 kişi zor çıktı. 63 kişiyi almak başlı başına bir ödül hakediyor. Buradan bütün otobüs şoförlerine sesleniyorum. 63 yolcuyu o otobüslere sığdırabilene kendimce bir hediye takdim edeceğim. Sözüm söz. Bana ulaşın.
Sorunların ardı arkası bir türlü kesilmezken bir e-anket ile durumu kontrol edeyim dedim. Anket sonuçları hiç şaşırtmadı. Anketin dolduranların verdiği yanıtlara göre ulaşımda yaşanan aksaklıklar giderilmiyor, yaşanan sorunların sorumlusu belediye, ulaşım yeterince denetlenmiyor, şoförlerin tavrı kaba/rahatsız edici, sorunların giderilmesi için uygulanan yaptırımlar yetersiz, ulaşımı sağlayan otobüs sayısı yetersiz, ulaşım güvenli bir şekilde sağlanmıyor sonucu çıktı. Ayrıca ankete katılanların yüzde 94'i de "Arkaya doğru ilerleyebilir miyiz? sözünü ne sıklıkla duyuyorsunuz" sorusuna "her zaman" yanıtını verdi. Bu söz bizim için artık özlü söz haline geldi günde 2 öğün garanti duyuyoruz. Fazlası midede hazımsızlık yapıyormuş doktor öyle dedi. Söz konusu anketin sonucunu ve ulaşım ile ilgili görüşleri belediyede yetkili bir ağabeye gönderdim ama bir cevap yazmadı bana. Ha unutmadan şunu da belirteyim. 2015 mart ayında her şey çok yeniyken daha bir anket açmıştım yine ama bunu çekemeyen bir şahıs beni şikayet etmişti bir yerlere. Ama tabi gereken cevabı öyle ya da böyle kendisine verdim. Neyse. Sorunların ardı arkası hiç kesilmemişken 2015 temmuz ayı sonlarında belediyemiz yine zam yaptık demez mi? Herkes şok oldu. 6 ayda ikinci zam yapılması bu işten para kazanamayanların yüzünü de cebini de güldürdü. Bu zamların yapılmasına engel olmayıp destekleyenler ve bu işten çıkarı olanlar ise bizlerin bolca sövgüsüne layık oldu tabi. Artık söz konusu ulaşımın düzeltilmesi değil bu işten ne kadar çok para kazanırız düşüncesiydi herhalde.
Sonuç olarak bu sorunların hiçbiri bitmedi. Her zaman birçok otobüste katlanarak devam etti. Kadın öğrencilere askıntı olan, öğrencilerin ve vatandaşın üzerine otobüs süren, bu rezalete boyun eğmek istemeyenleri tehdit eden, sorunları dile getirenlerle saygısızca kaba bir şekilde iletişim kurmaya çalışan otobüs şoförleri türemeye başladı bu sorunlar ile birlikte. Belediye tarafından şoförlere iletişim ve öfke kontrol seminerleri veriliyor. Bu konuda sevgili Bolu Belediyemizi takdir ediyoruz. Ancak bu eğitimlerin yetersiz kalmasından mı yoksa eğitim alanların bunu anlayamamasından mı bilemeyiz bir gelişme yaşanmıyor. İletişim sorunuyla alakalı geçtiğimiz haftalarda özel halk otobüsleri yetkilisi biri şoförlerin eğitimsiz olduğundan, nitelikli şoför bulmakta zorlandıklarından yakınmıştı. Ayrıca Bolu Belediyesi geçenlerde 10 otobüs daha alınması için bir ihale açmış ancak ihaleye katılan olmamıştı. Hatta Bolu Özel Halk Otobüsleri Müdürü AdemBayram: "...filomuzun kesinlikle 12 metrelik araçlara ihtiyacı yoktur. Bu araçlar filomuza dâhil olsa bile az önce bahsettiğimiz durumlar yine yaşanılacak 103 araçlık filo bozulacak, sorun çözümüne gitmeyecek, 103 aracın 15 aylık dönemde ettiği zarar ikiye katlanacaktır. Ve otomatikman hedeflerden sapma olacak, para kazanamayan işletici toplu taşıma kalitesini düşürecektir.” diyerek bu ihaleye tepki göstermişti. Alenen para kazanmazsak kalite beklemeyin diyor kendisi sanırım.
Daha yazmadığım birçok sorun var bu konuyla alakalı. İnşallah ilerleyen zamanlarda onları da yazacağım. Son olarak şunu belirtmek istiyorum. Rezil ulaşım sistemi ile alakalı sorunları dile getirmekten hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim. Bu işten sorumlu olan herkes-buna üniversite, valilik ve emniyet de dahil- bu sorunların sonucundan payına düşen eleştiriyi de alacak eğer düzelmesi için bir şeyler yaparlar ise de payına düşen takdiri ve teşekkürü de alacak. Her şeye rağmen bütün sorunların öncelikli çözüm noktası olan Bolu Belediyesi'nin bir şeyleri düzeltmek için çabaladığını düşünüyorum. Ancak sorunların bir türlü en aza indirilememesinin sebeplerini kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşsınlar. Şöyle bir söz vardır: "Severim gözü pekleri: ama yeterli değildir kılıç ustası olmak, darbeyi kime vuracağını da bilmeli!" Bizlere açık olun ki darbeyi kime vuracağımızı bilelim. Susmayacağım. Selametle...