Yine bir eğitim ve öğretim yılının yarısını tamamladık. İyi mi tamamladık? Nerde o günler… Yıllarımı verdiğim güzel üniversitem Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nde(BAİBÜ) yine hüsran dolu bir dönem geçirdim. Şimdi burada suçu sevgili akademisyenlerimize yıkmayacağım ilk defa şahsen. Hatalı benim. Zaten bu yazımda da genel öğrenci görüşü üzerinden ders geçememe problemine değineceğim.
Şimdi sağolsunlar zamanında Bologna süreci bilmem ne diye Yükseköğretim Kurulu(YÖK) üniversitelere Ya yaz okulu ya bütünleme. İkisini de dene, tarafını seç” dedi adeta. Bizimkiler de direkt kolları sıvayıp bütünlemeleri kaldırdı. İnsan bir bekler, bu yaz okulu da bütünlemelerde öğrencileri ilgilendiriyor onlara soralım der değil mi ama(?) Nerdeee… Beyzadelerimiz fakültelerde toplanıp kendilerini en rahat hissedecekleri seçeneği oylayıp sonucu da Rektörlüğe yollamış. Lafa gelince de öğrencilere Biz sizler için varız” derler. Neyse!
Hadi bunlar bir işgüzarlık edip bunu yapmış peki ya öğrenciyi temsil edecek olan şahıs? Acaba hangi siyasinin emelleri için üniversite kampüsünde fink atıyordu Senato Toplantısı yapılırken. Neyse diyeyim buna da. Şimdi bu fakülte kurulları biz öğrencilere sormadan etmeden bütünlemeleri kaldırma kararı alıp Rektörlüğün de onayına sunmuş. Tabi dönemin şeysi de elini onay için kaldırınca cümbür cemaat onayı vermiş senatoda. O günden sonra belimizi doğrultamadık zaten öğrenci milleti olarak. Kararı da sağolsunlar ikinci dönemin son günlerinde resmi olarak ilan ettiler. Zahmet ettiler. Herkes Kaldığım ders olursa bütünlemeye girerim” derken bir anda ters köşe oldu beyzadelerimizin vurdumduymaz kararları neticesinde. İlk zamanlar daha zordu tabi sistem bir anda çöktü herkes için. 5'ini finalde 3'ünü bütünlemede hayalleri sona erdi. Allah'tan yapılan seçimler sonrasında yenilenen Öğrenci Konseyi alternatif arayışlarını girip en azından yaz okulu için 3 dersi 4 derse çıkarttı. Tabi o da parasıyla ama yine de derslerden kurtulmak isteyenlerin mecburi istikameti oldu.
Tabi 4 ders de doyurmadı. Çünkü sistem bozuk sistem. Kaldığın derslerin bütünlemesine girebilirken yaz okulunda kaldığın her ders açılmadı. Ders açmayan hocalar olduğu gibi başka üniversite ders alınmasına da engel olan, kabul etmeyen hocalar türedi. Bazı fakültelerde zaten yaz okulunun y'si bile yokken öğrenciler apaçık bir şekilde başarısız olduğu dersler nedeniyle okulu uzatmaya, yani birinci öğretimler de harç ödemeye mahkum bırakıldılar. Kazanan kim? Kasa her zaman kazanır derler, burada da öyle oldu. Okulu uzatan öğrenci sayısı arttıkça BAİBÜ nüfusu da arttı. Canımın içi Rektörlük de her sene açıkladığı rakamlarla üniversitenin geliştiğine(?)” dair –şahsi fikrim olarak- yalan beyanatlarda bulundu. Ben söyleyeyim, bizim üniversitenin nüfusu yeni açılan bölümlerin/fakültelerin çok tercih edilmesinden değil mezun olan öğrenci sayısının azlığına bağlı olarak okulu uzatan öğrencilerin varlığı dolayısıyla her sene artıyor. Yoksa 2018 yılında özellikle İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde(İİBF) bulunan bölümleri tercih eden öğrenci sayısındaki hızlı düşüş aslında üniversitemizdeki kalitenin de düştüğünün en açık kanıtıdır. Hatta bazı idari personelin öngürüsü odur ki yakında İİBF'de de ikinci öğretim programları kapatılabilir. Çünkü tercih az, kimse gelmiyor artık. Üniversitenin kazancı sadece nüfus verisi değil elbette. Bir de artık yıl olan birinci öğretim öğrencilerinin de ödediği harçlar. Kimisi 10 dersi kaldığı için harç ödeyip eğitim dönemine kayıtlanıyor, kimisi de sadece 1 ders için harç ödeyip eğitim dönemine kaydını yaptırıyor. Sistem harika, bununla övünülmesi ise ne yazık ki içinde bulunulan gafletin göstergesi.
Övünmek derken bunu sadece Rektörlüğün bahsettiğim şekillerde yaptığı yok. Bunu maalesef bazı güzide fakültelerimizdeki akademisyenlerimiz de yapıyor. Afedersiniz ama sınavlarda kazık gibi sorular sorup, öğrencilere puan vermeyip, düşük notlar almaları neticesinde dersten kalmalarına resmen sevinen hocalar var desem yeridir. Bir de bu akademisyenler diyor ki, Türkiye'nin en kaliteli A Fakültesi burası, Türkiye'de şu sıradayız.” Soruyorum size, öğrencinin derslerde zorlanması, ders konusunu anlamaması, sınavlardan düşük not alması, mezun olamaması, okulu uzatması eğitim kalitesine nasıl olumlu etki eder? Öğrencinin gözünde sizin bu tavırlarınız açık açık kendi egonuzu tatmin etmek olarak görülmektedir.
Konuyu uzatmayacağım. Çünkü öğrenci olarak bu konudaki taleplerimi ve eleştirilerimi önümüzdeki haftalarda sık sık yeni yazılarla dile getireceğim artık. Öğrencilere göre, bize göre yanlış işleyen bu sistemle topyekün mücadeleye başlıyoruz inşallah. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Mustafa Alişarlı'dan da bir öğrenci olarak, öğrencilerin içinde, onların sıkıntılarını gören, bilen, dinleyen biri olarak talebim üniversitemizde bütünleme sınavlarını tekrar devreye sokmasıdır. Umuyorum ki bu talebimiz gerçekleşir. Bütünlemelerin geri gelmesi için bugüne kadar gerek sosyal medya platformlarında, gerek basın/medya aracılığıyla gerekse de internet sitelerinde başlatılan imza kampanyalarını yeniden, daha geniş kitlelerle başlatacağım. Geçtiğimiz günlerde öğrenci bir arkadaşımız imza kampanyası başlatmış. Kamuoyu oluşturmak için gerekli bir çalışma. Sonuna kadar da destekliyorum. Bütünleme konusundaki taleplerimizi Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi(CİMER) üzerinden de iletmek üzere bir dilekçe taslağı hazırlayıp birkaç gün içinde öğrenci arkadaşlarla paylaşacağım. Topyekün mücadeleye başlıyoruz. Selametle…