Nasıl ve nereden başlayacağımı bilemediğim bir yazı aslında. Konu Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde eğitim veren “bazı akademisyenler” ve yılları diploma peşinde heba edilen belki yüzlerce öğrenci… Terör deyince akla ilk vatanımızın birlik ve bütünlüğüne yapılan saldırılar geliyor. Son yıllarda da trafik terörü tanımlaması bir hayli çok kullanılır oldu. Ben de size yeni bir terör tanımlaması anlatacağım; AKADEMİK TERÖR!
Nedir bu akademik terör? Açıklayayım; Kimimiz onlarca, kimimiz yüzlerce kilometre uzaktan akademik eğitim almak ve kendimizi geliştirerek hayata atılmak; gelecekte söz sahibi olmak adına çalışmak üzere anamızın ve babamızın yanından ayrılıp farklı şehirlere gidiyoruz. Yeni bir eğitim modeli ile karşı karşıya kalarak hayatımıza devam etmek için çaba sarfediyoruz. Evet ilk zamanlar zorluyor, çünkü yükseköğretim modeli bize 12 yıl boyunca verilen eğitimden farklı. İlk zamanların bocalaması öyle ya da böyle geçiyor. Tam alıştık diyoruz, ama karşımıza sarfettiğimiz çabalara rağmen örülen bir duvar çıkıyor. Bu duvar kimler tarafından örülüyor peki? İşte bütün sorunlarımız burada ortaya çıkıyor. Ne yazık ki “bazı akademisyenler” tarafından akademik eğitim adı altında uygulanan baskı bizim geleceğe ulaşmamızda, ileriye bir adım daha atmamızda en büyük engel olarak karşımıza çıkıyor. İşte “AKADEMİK TERÖR” dediğim şey tam da bu!
Biliyorum… Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde de, üniversitemde de bu akademisyenler mevcut. Tarafıma iletilen şikayetleri göz önünde bulunduracak olursam akademik terörün en fazla olduğu fakülteler İktisadi ve İdari Bilimler ile Mühendislik. Elbette diğer fakültelerde ve/veya bölümlerde de çok sağlam örnekleri vardır. Ama en öne çıkanlar belirttiğim iki fakülte. Peki ya ne oluyor buralarda? Bir öğrenci düşünün ki aldığı bir dersten uzun yıllarca geçemiyor, beklediği puanları bir türlü alamıyor, sınavlara çalışsa da çalışmasa da puan aralığı hep aynı. Bunun sebebi ne peki? Öğrencinin çalışmaması mı? Bu doğal, sınavda çıkacak 10 konudan 8’ini düşünüp çalışsanız da 2 konuyu tahmin edemeyebilirsiniz. Öğrenci çok çalışabilir, az çalışabilir. Konumuz bu değil ancak. Öğrenci sınavda kağıda yazdığı bilgilerden eminken bile aldığı puanın düşüklüğü. Ne istiyor bu “bazı akademisyenler”? Ne yapalım? Ayağınıza gelip not için yalvaralım, siz de bizi tersleyip ezip kapı dışarı mı edin? Bu mudur? Sizin akademik kariyerinizde yükselmenizin basamakları bizleri: geleceği yönetecek ve yönlendirecek gençleri ezmek, hatta aşağılamak ve azarlayıp kapı dışarı etmek mi? Bundan kim zarar görüyor peki? Tabi ki biz! Sizin o çok övündüğünüz unvanlarınızın altında kim bilir kaç öğrencinin çabasını, HAKKINI HİÇE SAYMAK vardır…
Üzülüyorum… Bir öğrenciye 4, hadi bir daha olsun 5 senedir öğretemediğiniz konuyu/dersi daha fazla sürede öğretme çabanıza hayranım ama şunu kabul edin artık: öğrenci o lanet dersi öğrenmek için değil sadece geçmek için devam ediyor. Çünkü artık atanma ve/veya iş hayatında kendine emin bir çatı bulma yarışında değil o öğrenci. Ama siz inadınızdan mıdır yoksa “KASITLI” mıdır bilmem aynı dersi defalarca alan öğrenciye düşük puan verme modasına devam ediyorsunuz. Ne sanıyorsunuz merak ediyorum, o dersi çok yüksek puanlarla geçince devletin en üst makamlarında işe başlayabileceğimizi mi?
Ha şimdi; “geçer not alamayacak bir kağıt verip geçmek istiyoruz” sanmayın. Bazı suçlar için ceza alt sınırı vardır. Kimisi için alt sınırdan değerlendirilir suçun cezası kimisi için eldeki bulgular ışığında en üstten. Siz de böyle yapıyorsunuz. Suçluya alt sınırdan ceza vermek ona ödül gibi, ama sizin bizlere alt sınırdan puan verme çabanızın bizim için zerre değeri yok. Bazı öğrenciler “hocam yardımcı olur musunuz?” diye kapınıza geldiğinde elinizde kağıdı sallayıp “bak bu öğrenci bu dersi şu kadardır alıyor” diye böbürlenmek yerine artık geleceğimizin önünde duvar olmaktan, duvar örmekten VAZGEÇİN sadece. Bugüne kadar öğrencileri ilgilendiren konularda yazdığım yazıların neredeyse tamamı bana iletilen şikayetler ve bizzat gördüğüm, gözlemlediğim sorunları kapsıyordu. Ama bu kez belki ilk defa kendim için de bu yazıyı yazıyorum. “BAZI AKADEMİSYENLERİN” akademik terörüne karşı “ARTIK YETER” diyerek bir adım atıyorum. Fazlasını değil, ama artık hakettiğimi düşündüğümü verin bana. Ve benim durumumda olan, benim gibi geleceğine ulaşabilmede diplomayla arasına duvar örülen yüzlerce öğrenciye…
2019-2020 Akademik Yılının başlamasına az bir süre kaldı. Yeni eğitim döneminde önceki zamanlara nazaran daha çok ve daha farklı bir çaba içerisinde derslerle, derslerin sınavlarıyla meşgul olacağım. Umuyorum ki akademik terör geleceğimi katletmez, umuyorum ki bundan önce yaşadığım ve haketmediğimi düşündüğüm karşılığı almam artık. Çünkü haketmedim diye düşünmeyi bir kenara bırakıyorum. Kasıt var sanıyorum(?) Öyle değilse bunu bana gösterin, yok hayır kasıt varsa bunu da bana gösterin. Ben de bundan sonra benim durumumda olan, benim durumumda bırakılan yüzlerce öğrenci ve bizzat kendim için tavrımı ona göre belirleyeyim. Zihniyetin değişmesini umuyorum. Değişsin ki hayatımızın olağan akışına devam edelim. Kişilerin, bölümlerin, yaşanan olayların ve diyalogların konuşulmasın, bilinmesi ve daha birçok şeyi unutalım. Yeni bir sayfa açmak ümidiyle, selametle…