Son 3-4 yıldır sürekli yazmak istediğim ancak beklediğim desteği göremeyeceğim düşüncesiyle ertelediğim yazıyı artık cümle alemle paylaşmak istedim. Yazının konusu baştan aşağı Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Öğrenci Topluluklarının yaşadığı sorunlar. Ve tabi bunların öğrenci gözündeki sebepleri, ilgilileri…
Başlangıç olarak topluluk odalarını ele alalım. Daha önceki yıllarda aslında her topluluğa olmasa da İzzet Baysal Üniversitemiz içerisinde faaliyet yürüten bazı topluluklar için oda tahsisi yapılıyordu. Toplulukların dosyaları, kullandıkları eşyalar ve diğer materyallerin bulunduğu bu odalar gerçekten bir ihtiyaç. Geçen yıl üniversiteye bağlı Vakıf Öğrenci Yurdu iken Kredi ve Yurtlar Kurumu(KYK)'nın gelip yurdu bünyesine katması sonucu, daha önce yurt binası altında topluluklara tahsis edilen odalar da tartışma konusu oldu. İlk sene bana göre zaten dağdan gelip bağdakini kovma durumundan zarar göreceklerini düşünen KYK, bu odaları boşalttırmamıştı. Ancak bu sene itibariyle o odalar da toplulukların elinden alınmış duyduğuma göre. Rezalet! Şimdi büyük hayırsever İzzet Baysal'ın kurmuş olduğu güzel üniversitemizde ne yazık ki güzide yöneticilerimiz boş laf” yapmaktan öte geçemiyor. Neden? Kürsülerde, Biz öğrencilerimizin hep yanındayız, her zaman destekliyoruz, onların etkinlik yapmaları için çalışıyoruz, yardım ediyoruz” diye bir dizi yalan söyleyenlerin öğrenci toplulukları için bir masa iki sandalye koyacak bir alan yaratamamış olması rezillikten başka bir şey değil. Laf çok, icraat yok. Destek olmayı geçtim, engel bile oluyorlar. Ona da geleceğiz. Şahsi fikrim odur ki sevgili üniversitemiz yönetimi, yeni fakülte ve/veya bölümler açmaya olan gelişme eğilimini artık üniversitenin mevcut halini baz alarak teknik gelişmeye çevirmeli. Nasıl? Örneğin sürekli yeni fakülte binalarına yatırım yapma isteği yerine yemekhane, spor alanları, sosyal aktivite alanları ve öğrenci toplulukları için çalışma alanları gibi teknik; yani üniversitenin üniversite olmasının temel taşı olan öğrencileri doğrudan etkileyecek yenilikler yapmalı Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Yönetimimiz. Bunların örneği olarak da size öğrenci topluluk odalarını sunuyorum. Birçok öğrenci topluluğu ne yazık ki üye alımında, üyelerle görüşme anlamında, çalışma, toplantı yapma anlamında ve ürettikleri etkinliklerin materyallerini koyacak yer bulamıyor maalesef. İki katlı ve yeterli sayıda tek tip odaların, ufak bir kantin alanının ve toplantı salonu bulunan; içinde Kültür Merkezinde faaliyet sürdüren Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı başta olmak üzere, Öğrenci Konseyi ve Öğrenci Topluluklarını barındıracak çok güzel bir proje hazırlanacağına inanıyorum. Bir merkez halini alacak bu yer, resmi işleri sürekli SKS Daire Başkanlığı ile olan öğrenci toplulukları ve memurlar için ideal bir ortam olacaktır. Umarım bu düşünceyi siz de aklınızda barındırıyor ve gerçekleştirmeyi istiyorsunuzdur Sayın Rektörüm.
Şimdi yeni eğitim öğretim yılının başlaması ile sıralanan diğer sorunlara gelelim.
Bir diğer sorun ise stand açma işleri. Mevcut topluluklar stand açmak için dilekçelerini verip ikinci hafta itibariyle üye alımlarına başlıyor. Topluluk dilekçede şu gün şu yerde, bu gün bu yerde” diye stand günlerini belirleyip huzur içinde dilekçesini teslim ediyor ama daha sonra ne görsün?.. İstediği gün ve yerler sanki bir kutunun içine atılıp kura çeker gibi alaşağı edilmiş. SKS'de bu işle ilgilenen muhterem kafasına göre yerleri, tarihleri değiştirmiş. Topluluklar da bu iş için hazırlayıp cümle aleme duyurduğu afişlerde haliyle ortaya çıkan kriz ile değişiklik yapmak zorunda kalıyor, kimisi yeniden afiş tasarlatıp çıkartıyor ki bu da maddi külfet demek. Sıkıntı var Sayın Rektörüm Prof. Dr. Mustafa Alişarlı. Şimdi bu kısmı okuyan SKS memurları, Bir şey bildiği yok, atıp tutuyor. Herkese, her istediği gün stand veremeyiz, aynı anda birçok topluluk stand açmak istiyor orada, o yüzden değiştiriyoruz” diyebilir. Desinler, dediğimden vazgeçmem. Bunları düşünüyorlarsa be muhteremler zahmet edip elinizin altındaki o telefonu kaldırıp ilgili topluluk başkanı veya yöneticisini arayıp durumu izah edin, birlikte düzenleme yapın yer ve tarih konusunda. Kafanıza göre hareket edip, topluluklarda kriz yaratmayın. Sıkmayın benim öğrenci kardeşlerimin canını. Olur mu? Çünkü bu tip durumlarda saygı ve sevgiyle anılıyorsunuz. Yapmayın be işte.
Şimdi standı açtık, üyeleri kaydettik. Sırada güzel bir etkinlik organize edelim artık. Öğrenci Topluluklarına lafa gelince büyük destek” olan üniversitemiz burada da toplulukları yalnız bırakmıyor ve her zaman ki gibi başrolde yerini alıyor. Topluluğumuz Ben etkinlik düzenleyeceğim salon lazım, ulaşım için araç lazım, afiş çıkartmam lazım, afişleri asmak için izin lazım” gibi konularda ilgili birimlerin kapısını tıklatıyor. Salon talep ediyorsun, üniversite dışından kurumlar iş, güç yapacağız diye belli tarihleri rezerve” ediyor sağolsun. Sana zaten istediğin gün etkinliği yapma imkanı yüzde 50 şansla sunuluyor baştan. Örneğin sen istiyorsun ki 2 Aralık'ta Mavi Salon'da konferans yapacağım. Çünkü konferans konuğum sadece o gün için uygun olduğunu belirtti.” Ama sana bazen Pembe Salon size yetmez mi?, Kaç saat sürer ona göre ayarlayalım?, Başka güne kaydırsanız etkinliği” gibi cevaplar geliyor. Çünkü o gün parsellenmiş. Kriz çıkıyor adeta.
Salonu geçelim, otobüs istediğini varsayalım topluluğun. Buna ne yazsam şimdi bilemedim. Cevabı en başta Hayır” olan bir talep çünkü. Topluluk üniversitemizi temsilen bir festivale, yarışmaya veya etkinliğe katılmak için ulaşımı okuldan talep ediyor ama Siz gezmek için otobüs istiyorsunuz, veremeyiz” gibi saçma bir cevap alıyor memur hanımdan/beyden. Otobüs olmadığı için değil haa... Sanki otobüs bu memurların babasının malıymış gibi öğrenci topluluklarından kaçırılıyor. Bu öğrenci topluluğu keyfine otobüs istemiyor efendiler! Gittiği yerde büyük harflerle BOLU ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ” yazılı ve logolu pankartı açıp üniversitemizi temsil etmek için, ilgili alanlarında etkinlik yaparak kendilerini gerçekleştirmek için istiyor. Hayır yani şu üniversitede otobüs imkanı sağlanmadığı için birçok festivale, yarışmaya ve etkinliğe katılamayan gerçekten başarılı ve takdiri hakeden onlarca topluluk var. Yaptığınız ayıp. Size otobüs verdirmeyen bir talimat varsa da ayıp, yoksa da ayıp.
Afiş konusuna gelelim. Etkinliği planladınız, salon ayarlandı, ulaşım tamam, yemek tamam, konuk belirlenen günde geliyor… Şimdi bunu duyurması var. Rica minnet veya cepten çıkan parayla bir afiş tasarlatılıyor. Sağlam bir duyuru için de özellikle Gölköy Yerleşkesi içinde Her fakülteye 2 afiş asalım” diyor topluluk. 25-30 tane afişi SKS'den çıkartsak olmaz mı? Olmuyormuş. Topluluk olarak çıkar cepten parayııı… Hadi onu da çıkarttın, şimdi izin sırası. Afiş asmak için dilekçeni yazıp ilgili yere veriyorsun. Birkaç gün içinde onat veriliyor. O afişleri imzalatmak için götürüyorsun, karşındaki memur, Hepsine gerek yok ya, 5-10 tane imzalasak yeter” diye işini savsaklıyor. Şimdi sen topluluk olarak onun lafına güvenince zaten hepten battın. Gidiyorsun fakültelere, başlıyorsun afişleri asmaya. Memur hepsini imzalamadı sağolsun. Bazı yerlere imzasız asıyorsun ve pat! Başında bitiveriyor güvenlik. Diyor Bunlar imzasız, imzalatıp getirin, yoksa asamazsınız.” Haydaaa… Al bir kriz daha. İttire kaktıra iş yapıyor topluluklar resmen. Bunca zorluğa katlanıp iş yapan topluluklara teşekkür ödülü verilmeli üniversite tarafından her etkinlik sonrası.
Geldik etkinlik günü salona… Sunum yapılacak, bilgisayar var mı? Hak getire. Onu da topluluk getirsin. Etkinliğe başladın, her şey güzel gidiyor. Laappp diye ses sorunu baş göstermesin mi? Dakikalarca süren koşuşturmalar sonucunda görevli gelip bir şekilde hallediyor sorunu. Teknik sorun işte, illa oluyor. Teknik alt yapıyı da sağlamlaştırmalı yönetim açıkçası. Eksiklikler yok değil. Etkinlik günü yoğunsa yandı bu topluluk. Senden sonra başka bir etkinlik varsa muazzam bir stres daha başlıyor. Neden? Çünkü saati geçmesin de sonraki etkinlik için hazırlık yapılsın. Neredeyse Tamam hadi bitirin, boşaltın salonu” denecek…
Üniversitemizde faaliyet sürdüren standart bir topluluk bu sorunları yaşıyor mudur? Evet kimi topluluk hepsini, kimisi ise bir veya birkaçını yaşıyor. Yıllardır topluluklarda aktif görev alan üyeler ve başkanlarından duyduğum, bildiğim sıkıntılar bunlar çünkü. Artık dur demenin vakti çoktan geçmişti de, Geç olsun güç olmasın” dedim.
Belirttiğim bu sorunların yanında bazı toplulukların özel alana ihtiyacı oluyor. Hangi topluluklar bunlar? Dans, tiyatro, sanat, müzik gibi alanlarda faaliyetine devam eden topluluklar için sıkıntı aslında daha büyük bir boyut kazanıyor. Dans toplulukları için aynalı çalışma salonu elzem bir ihtiyaç. Ancak bu imkan ne derece sağlanıyor? Hafta içi dersler nedeniyle bu topluluk üyeleri eğitimler yapamıyor. Haliyle en uygun zaman hafta sonu. Ama ne yazık ki hafta sonları da memurların çalışmaması bu topluluklara adeta üniversitede çalışamazsınız” mesajı olarak dönüyor. E şimdi bu topluluklar ne yapsın? Yine ceplerinden para ödeyip salon mu kiralasın? Tiyatro toplulukları için de benzer durum söz konusu. Bir sahne alanı lazım, ancak üniversitemizdeki salonlar her şey için işlevselleştirildiğinden sadece tiyatro sahnesi olarak tasarlanan bir yer yok. Üniversitemizde bildiğim kadarıyla aktif olarak faaliyet gösteren 3'er, 4'er dans ve tiyatro toplulukları var. Ortak kullanım alanları yaratılmalı en başta bahsettiğim iki katlı proje içinde aslında. Müzik toplulukları için de teknik olarak ses ve ışık sistemleri önem taşıyor. Sadece müzik toplulukları için değil konser organizasyonu da yapan topluluklara kolaylık adına üniversitede daha donanımlı bir sahne ışıklandırma ve ses sistemi kurulmalı. Topluluklar bunları sürekli dışardan kiralamak zorunda kalmamalı aslında.
Son olarak pas geçmek istemediğim birkaç konu daha var. Ne yazık ki üniversitemizde öğrenci toplulukları sayısı çok fazla ancak bunların önemli bir kısmı faaliyet göstermeyen, birilerinin stand açma taşeronluğunu üstlenen topluluklar. Bu kalıntılar aslında bir an önce silinmeli. Aktif olmayan 70 topluluk yerine sürekli faaliyet sürdüren 25 topluluk bu üniversitenin adını layıkıyla duyuracak ve üniversiteyi temsil edecektir. Avantajlı ve dezavantajlı topluluklar arasında bir soğuk savaş sürüyor, buna son verilmeli. Başarılı faaliyetlere imza atan topluluklar üniversiteden yeterli destek bulamazken, kamu kurumlarının sırtını sıvazladığı adı sanı duyulmamış topluluklara gözü kapalı destekler yağıyor. Bu yandaşçılığa da bir an önce son verilmeli artık. İlerde daha büyük sorunların kapısını aralar çünkü.
Öğrenci topluluklarının sorunlarına ilişkin yazdığım bu yazı aslında daha sert ve acımasız olabilirdi. Ancak bazı şeyler bende kalsın, köprüleri atmayalım istedim. Hepimiz aynı gemide yolculuk ediyoruz, birbirimizi denizde boğarak kazanacağımız bir şey yok. Yazıda amacım, belirttiğim sorunlarla ilgili işlerle meşgul olan memurları zan altında bırakmak değil asla. İşini hakkıyla yapan, öğrencilerle güzel diyalog kuran ve işleri çıkmaza sokmak yerine çözüme kavuşturan memurları öğrenci toplulukları biliyor ve tanıyor zaten. Bazılarını ben de tanıyorum ve takdir ediyorum. Ancak giderin önünü tıkayan taşların temizlenmesi hem ilgili yöneticiler hem de öğrenciler için büyük bir iyilik olacaktır. Sorunların fazlası var eksiği yok. İlerleyen zamanlarda şikayetlerin devam etmesi halinde topluluklar ve işleyişe yönelik yeni konuları gündeme getireceğim. Selametle.