DİYABKAIR'DA VATANSEVER KÜRTLER DEVREYE GİRİYOR

Anadolu üzerinde karanlık bulutları dolaştığı, iç ve dış oyunların diz boyunu aştığı, tehditlerin Türk milletinin bekasına, Türk vatanının bütünlüğüne yöneldiği, vatanın dört bir yandan işgalle karşı karşıya kaldığı zamanda iç ihanetin de gemi azıya aldığı 1918-1920 li yıllarda Diyarbakır'ın vatansever aydınları bu oyunları bozmak için harekete geçtiler.

1919 yılının Nisan ayında Diyarbakır'da Müdafaa-i Vatan Cemiyeti”nin kurulması için çalışmalar başladı. Aslında Diyarbakırlı milliyetçi vatansever aydınlar bu konuda iki farklı görüşe sahipti. Bunlardan bir kısmı Diyarbakır'da Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyetinin” bir şubesini açmak istiyorlardı. Diyarbakırlı bazı aydınlar da Müdafaa-i Vatan Cemiyetinin” kurulması için çalışmalarını başlatmışlardı.

Bu arada milli mücadele karşıtlarının da çalışmaları devam ediyordu. İşgalciler, padişahçı ve mandacılarla, ayrılıkçılar, Hürriyet ve İtilafçılar bu ortak amaçta birleşmişlerdi. Milliyetçi ve vatanseverlerin üzerinde baskı kurarak onları sindirmek ve bazı bahanelerle onları tutuklatmak için her yola başvurmaya devam ediyorlardı.

14 Mayıs 1919 günü Tehcir olayı ile ilgili olarak İstanbul Hükümeti Diyarbakır'da da bazı kişileri tutukladı. Pirinçcizade Sıtkı (Tarancı), Yasinzade Şevki (Ekinci), Halifezade Salih (Kalfagil), Müftüzade Şeref (Uluğ) ve arkadaşlarının da takibine başlanıldı. Aynı gün kolluk kuvvetleri bunları yakalamak için harekete geçti. Telgrafhane sokağında yakalanmak istenilen kişiler ve kolluk kuvvetleri arasında silahlı çatışmalar oldu. Müftüzade Şeref Beyin yakalanması için evi kuşatıldı. Şeref Bey ve arkadaşları ile kolluk kuvvetleri arasında çatışma 3-4 saat sürdü. Bu çatışmalarda özellikle padişah yanlısı Diyarbakır Vali Vekili Mustafa Nadir Beyin rolü çok büyüktü. Bunun için de bu olaylar, halkın büyük tepkisini çekti. Diyarbakır halkı padişahçı valiye, kolluk kuvvetlerinin tavırlarına karşı büyük bir tepki gösterdi. Sonuçta Şeref Beyin babası Müftü Hacı İbrahim Efendinin araya girmesi ile çatışma sona erdi. Yapılan uzlaşmaya göre de Şeref Bey teslim oldu, sorgusu yapıldıktan sonra da serbest bırakıldı. 100

Bu sıralarda İzmir Reddi İlhak cemiyetinin bir telgrafı geldi Diyarbakır'a. 14 Mayıs 1919 tarihli bu telgrafta:

“İzmir ve havalisi Yunan'a ilhak ediliyor. İşgal başladı. İzmir ve mülhakı kamilen ayakta ve heyecanda. İzmir son ve tarihi gününü yaşıyor. Son imdadımız sizin göstereceğiniz muavenete bağlıdır. Mitinglerle telgraflarla her yere başvurunuz ve vatan ordusuna iltihaka hazırlanınız” deniliyordu. 101

İzmir'in işgali üzerine Diyarbakır'da da çok büyük tepkiler ortaya konulmuş, işgali protesto eden mitingler yapılmıştır. 1919 yılı Haziran ayının son günlerinde Müdafaa-i Vatan Cemiyeti kurulmuş, bu cemiyet Sivas kongresinden sonra ‘Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk cemiyetinin bir şubesi haline getirilmiş, bu suretle Diyarbakır Milli Mücadele içerisindeki yerini almıştır. 102

O tarihte Diyarbakır Belediye Başkanı olan Dellalbaşızade Abdurrahman Efendi'nin daveti üzerine şehrin ileri gelenleri, 22 Mayıs 1919 da belediye salonunda bir toplantı yaptılar. Bu toplantıya yaklaşık 50 kişi katıldı. Bu katılanlar arasında Piranlı Nazım( Önen), Ganizade Dr. Osman Cevdet (Alkaynak), İhsan Hamit (Tigrel), Müftüade Şeref (Ulug), Mustafa Akif (Tütenk), Hacı Niyazi (Çıkıntaş), Hayalizade Kamil, Cemilpaşazade Mustafa, Pirinççizade Sıtkı (Tarancı), Zazazade Mustafa, Beysanzade Molla Ahmet, Halifezade Salih (Kalfagil), Dellalbaşızade Abdurrahman, Güzelzade Said, Cemilpaşazade Kasım, Hacı Bekir (Özbay), Şeyh Ahmet Gülşeni, Cerciszade Yusuf, Musulîzade Abdülvahap, Hacı Abdülhamid, Madenli Kadri, Tahriratağazade Nedim, Mirikatibizade Raif, Behrampaşazade Arif, Müftü İbrahim (Uluğ), Müftüzade Sabri, nakip Bekir Sıtkı (Ocak), Hacı Kaadirzade Rıza (Erkmenoğlu), Muharremzade Ali, Abdurrahman Gülşeni, Komiser Abdülhamid, Cemilpaşazade Cevdet ve Ömer beyler, Kılınçzade Sabri, Yusuf ve Fazlı Efendiler, Hatip Sabir (Karaozan), Tevfikefendizade Sıtkı (Gökalp), Kulplu Hacı Sait, İmamzade Şefik, Kadirağazade Hacı İbrahim, Ketanizade Zülfikar, Direkçi Tahir, Zülfükar (Bulduk), Cizrelizade Zülküfar, Siverekli Ramazan, Müftüzade Hamdi, Yasinzade İbrahim (Ekinci), Ganizade Reşat (Üçok) da vardı. (103) (104)