Henüz öğrenci kardeşimiz Özgecan Aslan'ın yasını silememişken yüreklerimizden, bir öğrenci kardeşimiz, Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nu da toprağa teslim ettik ne yazık ki...

Peki bitti mi… Bitecek mi…? Baba bugün işe gitme ne olur, Anne sen de evden çıkma olur mu, ben de okula gitmeyeceğim zaten. Korkuyorum anne yalnız kalınca, okulda, derste, otobüste her an ölüm peşimde. Nice kardeşlerim gitti gözümün önünde Cemal SÜREYYA'nın bir şiirinde;

Bir başak ufak ufak bildirir Konya'yı
O başakta o Konya'da seni ararım
Ben şimdilerde her şeyi sana bağlıyorum iyi mi
Altın ölçü çift ölçü ve altın karşılıksız
Para basma yetkisini Fırat'ın suyunu Palandöken'i
Erzincan'ın düzünü asma bahçelerin dibini
Antalya'nın denizini o denizin dibini
Beş türlü yengeç yaşayan sularında
Çağanoz adi pavurya çingene pavuryası ayı pavuryası bir de çalpara
Bilinir ne usta olduğum içlenmek zanaatında
Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
Sen kalabalıkta bulup bulup kaybettiğim kimya
Yokluğun gayri şuradan şuraya geldi
Bir günler şölenlerle egemen ülkende
Şimdi iri gagalı yalnızlıklar dönüyor.

Okulda Fırat kadar savunmasız, eve dönüş yolunda Özgecan kadar yalnızım anne. Ölümden değil de aylardır göremediğim yüzünü görmeden gitmekten, bir de ölümüm üzerinden ülkemin karışmasından, başka canların yanmasından korkuyorum anne.

Şuan birçoğumuzun yaşandığı duygular düşünüyorum ki benzer şekilde, kimin hangi siyasi görüşü benimsediği, kimin hangi ırktan olduğu, kimin hangi dine mensup olduğunun bir önemi yok, ölüm her şeyi eşit yapar, giden canlar hep bizden bir parçaydı, her gün bir parçamız daha koparıldı. Öyle bir koparıldı ki daha bir parçamızın kanı yere düşmeden diğer parçamız... Şimdi toplum olarak her zamankinden daha sağduyulu olmalıyız, kimseyi kışkırtmamalı, kimseyi tahrik edici sözler söylememeli, tahrik edici sözler karşısında da sabırlı olmalıyız. Olmalıyız, birlik olmalıyız çünkü izin vermemeliyiz annelerimizin yüreklerine ateşler düşürmeye. İyilik aramalıyız, her yerde iyilik, Mevlana'nın söylediği gibi: Zaten iyilik aradı mı insanda kötülük kalmaz ki”...

Bir şeyler için savaş vereceksek bu üzücü olayların tekrar yaşanmaması, Üniversitelere sıçramaması, başka canların yanmaması, başka annelerin ağlamaması için savaşalım. Öldürenlerin hesabı elbet sorulacaktır, yüce Allah der ki : Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî olarak kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır (4/NİSA-93).

Hepimizin aslında çok iyi bildiği ama benim tekrar hatırlatmak istediğim yine Mevlana'nın bir sözüyle yazımı sonlandırmak istiyorum;

Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol”