Ülke genelinde hain FETÖ/PDY ile mücadele aralıksız bir şekilde devam ederken CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan, Bolu'da yapılanların doğru olmadığını söyleyerek Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Yurtseven'e ve Bolu Valisi Aydın Baruş'a basın yoluyla uyarılarda bulundu. Özcan açıklamasında, Bu yapıyla, bu terör örgütüyle, bu cemaatle kol kola olan, bunlara destek verdiğini bildiğimiz işadamları, esnaflar, bürokratlar hala elini kolunu sallayarak Bolu'da dolaşıyor” dedi ve açıklamalarının uyarı mahiyeti taşıdığını belirtti. Ayrıca Özcan, Ak Parti'nin FETÖ ile mücadelede samimi olmadığını hatta FETÖ'nün YSK'ya sızdığı yönünde şüpheleri olduğunu belirterek Türkiye'deki seçimlere hile karışmış olabileceğini öne sürdü. Ak Parti İl Başkanı Nurettin Doğanay ise Özcan'ın açıklamalarının görev başındaki kişilerin şevkini kırabileceğini, onlara destek olunması gerektiğini söyleyerek hakim ve savcılarımıza güvenmek zorundayız dedi.
Bilindiği üzere konu siyaset üzeri bir konu, hassas bir konu. Yani bu konuya dair bir açıklama yapılacaksa, bir şeyler yazılıp çizilecekse, bir şeyler söylenecekse on düşünüp bir söylemek gerekir. Çünkü bu mesele siyasi rant elde edilecek bir mesele değil, çünkü bu mesele Ak Parti'ye saldırmak için kullanılacak bir mesele değil, çünkü bu mesele yıldızları barışmayan iki insan arasındaki sorun için kullanılabilecek bir mesele değil, çünkü bu mesele memleket meselesi..
Hazır konu samimiyetten açılmışken, beni tanıyanlar iyi bilir ki, herkes ile çok iyi anlaşan, samimi bir insanım. Hatta bazen bu samimiyetimden ötürü aslında insan ilişkilerini beğendiğim Sayın Tanju Özcan vekilimize bile Tanju abi dediğim çok olmuştur. Hatta gün gelir Sayın Valimize de Aydın abi dersem lütfen kimse kızmasın. Çünkü ben sevmediğim bir insana abi demem, dememeye de çalışırım ama içimdeki duygusallıktan dolayı bazen ister istemez ağzımdan çıkar bu. Şimdi Türk Dil Kurumu sözlüğünde çalışma, emek, gayret, iyilik, iyi davranma gibi anlamları olan ‘himmet' kelimesini; insan kalabalığı, namaz kılan kişilerin topluluğu, bir dinden veya bir soydan olan insanların topluluğu anlamına gelen ‘cemaat' kelimesini de olduğu gibi saygı ve sevgi göstermek üzere yaşça büyük olan erkeklere söylenen bir seslenme sözü olan ‘abi' kelimesini de kirlettiler. Bugün bu konuya olan yaklaşımımı abi kelimesini daha önce hiç kirli manasıyla kullanmamış birinin samimiyetiyle yazacağım..
15 Temmuz'daki kara geceden 10 Ağustos'a kadar ülke genelinde süren 27 günlük demokrasi nöbetinde gece gündüz o beğenmediğin Valiliğin ışıkları hiç sönmedi abi, hatta sen yoktun ama bir gün Vali kaçırıldı diye ortaya bir yalan atıldığında Bolu'da daha önce hiç görmediğim kalabalık bir topluluk Valiliğin önüne koştu. İnan o gün bir vatandaş olarak en büyük üzüntüyü yaşadığım günlerden birisiydi ve ben evden çıkıp Valiliğin önüne koşarken gazetecilik kimliğim yoktu üzerimde, fotoğraf makinem de.. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak koştum oraya, dokunsalar ağlayacak bir halde koştum. Sayın Valimizin, makamından binlerce kişinin arasına çıkışını gördüğümde bir çöp kamyonunun üzerindeydim ve inanın gözlerim dolmuştu. Derken Valilikten çıkan ekip benim de üzerinde bulunduğum çöp kamyonunun üzerine çıktılar ve o beklenen an geldi, Aydın Baruş, titreyen bir sesle; Ben 15 Temmuz akşamından bu yana Valiliğin ışıklarını hiç söndürmedim. Millet nöbette ben de nöbetteyim” dedi. Çünkü bu memleket meselesiydi… Sen neredeydin diye sormuyorum Tanju abi, diyebileceğim tek şey şu ki, sadece yoktun! Samimiyet mi arıyorsunuz? Siz yoktunuz belki ama gece gündüz Valilikte görevinin başında olan Valimizin evinde endişeli bekleyen bir eş vardı. Siz yoktunuz belki ama Valilikte, gerçekten kaçırılma olasılığı bulunan ama buna aldırış etmeyerek görevinin başında dimdik duran bir adam vardı..
Gelelim Cumhuriyet Başsavcımız Mehmet Yurtseven'e.. 15 Temmuz'dan bu yana yaklaşık 50 gün geçti. Şimdi çıkın gece yarısı bir Adliye'nin önünden geçin ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bu insanlar gecesini gündüzüne katmış, büyük bir titizlikle görevlerini yapmaya çalışıyorlar.. Hani diyorsunuz ya, hükümet zamanında legal olarak kurulan bir bankaya 3-5 bin lira para yatırdı diye insanlar göz altına alınıyor.. Şöyle bir dönem hatırlıyorum ki, bu banka batıyor dediler, FETÖ lideri hainden bir talimat geldi ve onun köpekleri evini, arabasını, varını, yoğunu satıp bu bankaya yatırdı. Yani yastığının altında ne varsa gidip o bankaya yatırdılar, burada üç bin de vardı beş bin de…Hani diyorsunuz ya hükümet zamanında legal olarak kurulan FETÖ'nün okullarına çocuğunu gönderdi diye kamu görevlisi açığa alınıyor. Hayır abi, senin de dediğin gibi çocuğunu bu okula gönderen herkes görevden alınmıyor. Eğer bir gün karar verir ve destek olmak için Adliyeye uğrarsanız o kamu görevlisinin neden alındığını kendiniz sorarsınız. Sen gazeteci olarak neden öğrenmiyorsun diye düşünebilirsiniz, cevabını vereyim çünkü ben Başsavcımıza güveniyorum. Ve bu süreçte bomba bir haber yapayım, nasıl gazeteci olduğumu millet görsün, isim yapayım diye Cumhuriyet Başsavcımızın yanına gidip onu meşgul etmemek adına hiç bilgi almadım, lakin bu süreçte destek olmak adına bir vatandaş olarak kendisine hal hatır sormuşluğum vardır. Yani kendisi ulaşılmaz birisi değildir. Cumhuriyet Başsavcımız Mehmet Yurtseven'i, Bolulu vatandaşlarımız da pek tanımaz, neden derseniz yaklaşık 8 yıldır Bolu'da olmasına rağmen gazetelerde veya haberlerde kendisini pek göremezsiniz. Çünkü isim peşinde, şov peşinde olan birisi değildir, çünkü tam bir görev adamıdır. Bu yüzden lütfen kendisine güveniniz..
Bak şunun FETÖ'cü olduğunu herkes biliyor, neden elini kolunu sallaya sallaya geziyor dediğiniz an yargıya müdahale etmiş olursunuz. Bırakın işin ehilleri görevini yapsın, güvenin yeter, iyi niyetli yaklaşın olaylara.. Belki gözaltına almak için yeterli delil yoktur, belki küçük balıktır ve takip edilip büyük balığa ulaşılmak için kullanılıyordur, birçok nedeni olabilir ama suçlu olduğunu düşündüğünüz bu kişi gerçekten de suçsuzdur da siz yanılmışsınızdır Sayın Vekilim. Ya da hakimlerimiz ve savcılarımız bir şeyi gözünden kaçırmıştır, belki de onların bir hatasıdır. Ama onların da iyi niyetli olduğunu, onların da insan olduğunu, bu hassas ve yoğun süreçte onların da zaman zaman bilmeyerek yanlışlıklar yapabileceğini unutmayalım. İşlerinin çok zor olduğu açıkça ortada; çünkü adalet sadece suçluları bulmak değil aynı zaman da suçsuzları da ortaya çıkarmaktır.
Gelelim FETÖ'cülerin YSK'ya da sızmış olabileceği düşüncesine.. Sayın Vekilim belki de haklısınız, bunu ilerleyen süreç gösterecek. Lakin eğer YSK'ya sızdıysa bu yapı muhalefet partisinin vay haline.. Çünkü 2015 seçimlerinde Ak Parti'yi istemeyen, Ak Parti'den nefret eden bir paralel yapı vardı. Ve FETÖ haininin köpeklerine talimatı da, Ak Parti dışında ilinizdeki en güçlü ikinci partiye oyunuzu verin yönündeydi. Ve bildiğiniz gibi Ak Parti'yi devirmek için her yolu denediler.. Hal böyleyken Ak Parti 1 Kasım seçimlerinde tek başına iktidar çıktıysa, eğer bu hainler dediğiniz gibi YSK'da varsa, belki de olmasalardı siz şuan vekil olamayacaktınız..
Hani bu siyaset üzeri bir konu ya, hani siz de Ak Parti'nin bu mücadelede samimi olmadığını düşünüyorsunuz.. bu yüzden şimdi bırakalım hükümet zamanında kurulan okulu, bankayı, bırakalım her açıklamada bir yol bulup bu konu üzerinden Ak Parti'yi hedef almayı.. Çünkü bu açıklamaların içerisine bir parti ismi katıldığında bu açıklamalar siyasi bir açıklamaya dönüşüyor ve insanların gözünde bütün samimiyetini kaybediyor. Sayın vekilim, siz bu açıklamaları yaparak Ak Parti'ye saldırırken AKP, AKP diye, bu süreçte arkadaşım dediğiniz Ak Parti İl Başkanı Nurettin Doğanay'ın açıklamalarında kaç kez duydunuz CEHAPE kelimesini? Sayın vekilim gün birlik günü, konu da siyaset değil. Siz de sevilen bir insansınız. Zaten ben dahi sizi sevmeseydim hakkınızda yazı bile yazmazdım. Bir mücadele vereceksek hep birlikte vereceğiz bu mücadeleyi, görüşler ne kadar farklı olursa olsun, ortak paydamız olan Vatan kelimesi birleştirmeli bizleri. Bizim gidecek başka memleketimiz yok, bizim bizden başka dostumuz yok..Samimiyet mi arıyorsunuz; şimdi gelin, ‘yaptığım uyarıları kendisi de yapmalıdır' dediğiniz Doğanay'ın yaptığı gibi hakimlerimize, savcılarımıza ve valimize güvenin.. Şimdi gelin göreve geldiği ilk günden beri paralel yapıya geçit yok diyen ve bunu her fırsatta dile getiren Ak Parti İl Başkanı Nurettin Doğanay'a, MHP İl Başkanı Adem Evcil'in de olduğu gibi destek olun. Şimdi gelin yine MHP İl Başkanı Adem Evcil'in yaptığı gibi Valimizi ziyaret edin, bir ihtiyacı olup olmadığını sorun. Gelin birlikte Adliyeye gidelim, savcılarımızı ziyaret edip hal hatır soralım, basın da haber yapsın.. Çünkü bunları ben demiyorum; Bolu Halkının sizden beklentisi bu yönde… Günü geldi Vali oldunuz, İl Milli Eğitim Müdürünü göndermeye çalıştınız, şimdi hakim ya da savcı oldunuz ister istemez yargıyı etkilemeye çalışıyorsunuz, peki sizce de artık milletin vekili olmanın zamanı gelmedi mi? Dediğim gibi ben bunları yazarken aslında diğer taraftan da sizi düşünüyorum, benim gibi hiçlik makamında oturan birinin bu yazısı kısa sürede unutulacaktır lakin sizin bu süreçte sergilemiş olduğunuz tutum halk nezdinde asla unutulmayacaktır. Saygılarımla..