Yoğun bir tempoyla çalışırken, beni işyeri telefonundan arayan şahıs kendini tanıtmıştı önce. Hasta olduğunu, ilaç alacağını ve İstanbul'a gitmesi gerektiğini söyleyerek, benden yardım talep etmişti çaresizce. Konuşurken ismimle hitap etmesi beni şaşırtmıştı doğrusu. Tanımıyordum çünkü onu. Belli ki beni gıyaben tanıyordu veya adımı duymuştu. Allah Allah” dedim kendi kendime. İçim yanmıştı. Üzülmüştüm onun adına… Nasıl yapsam, ne kadar versem acaba diye düşünürken bir anda, Tanıdığı kimse bulamamış mı para isteyecek?” diye geçiverdi içimden. Hem tanışmıyorduk, hem de uzaktan telefonla…
“Kusura bakma kardeşim.” dedim alçak bir sesle. Müsait değilim. Allah yardımcın olsun.”
Yıllar önce yaşadığım bu olayda o gün, o arkadaşın durumu için üzülmüştüm gerçekten. Ama o telefonu kapattığım andan itibaren, anladım ki asıl üzülmem gereken kişi ‘BEN' mişim. Adam onca insanın içinden beni seçmiş bana sunmuştu Allah'ın rızasını kazanma fırsatını. Oysa ben, ahizeyi koyarken sessizce yerine, kolay olanı tercih etmiş, savmıştım başımdan onu açıkçası. Aslı var veya yok, adamın istediği atla deve değildi ki zaten. Bir yol parası veya biraz fazlası.
Eyvah! Dedim kendi kendime ama talih kuşu uçmuştu. Keşke yüz yüze görüşseydik onunla. Belki böyle kolayca,“Allah'ın bize verdiği görevi, ben de Allah'a havale etmezdim.”“Allah versin kardeşim” deyip çevirmezdim onu nefsime uyarak ve cahilce…
Oysa mesaj gayet açık ve netti;
“Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allah'ındır.”(Hadid-10)
”Onlar, gaybe inanırlar, namaz kılarlar ve rızıklandırdığımız şeylerin bir kısmını yoksullara harcarlar.” (Bakara-3)
Evet hata etmiştim. Aslında, benim arayıp da bulmam gereken fakir kardeşimi geri çevirerek nankörlük etmiştim bana verilen nimete. Keşke yapmasaydım. Rabbim affetsin.
Evet dostlar; bazen bir anlık gafletle hatalar yapabiliyoruz maalesef. Ama şeytana inat, yoksul ve ihtiyaç sahibi aileleri arayıp bulmak da bizim elimizde. Sizi temin ederim ki son model arabanızla her gün geçtiğiniz sokaklarda, öylesine evler var ki akıllara zarar. Katıldığım ve sadece ucundan tutabildiğim bir yardım organizasyonda gerçekten kendimden utandım. Ben buralardan defalarca geçmeme rağmen nasıl görmemiş nasıl da duyarsız kalmışım bu biçarelere. Yetimlerine yedirecek ekmek bulamayandan tutun da, elektriksiz kör karanlıkta kalanlar, doğalgazı kesik soğukta titreyenlere kadar. Herkesi kendimiz gibi karnı tok, sırtı pek sanıp nasıl da sokmuşuz kafamızı kuma.
Hiç unutmam. Bir hocam şöyle demişti. Fakirin fakirliği de, zenginin zenginliği de Allah'tandır. Hiç kimse kendinden bilmesin. Fakirler onlara bir nimettir. Arayıp da bulan için arınmadır, imtihanı geçme vesilesidir.”
Demem o ki dostlar, Mübarek Ramazan ayına yaklaştığımız şu günlerde gelin coşalım. Şaşırtalım kendimizi. Zekâtımızı hesaplarken alacak hesabı gibi yapalım. Mal toplama hastalığından kurtulup, hayırda yarışalım. Neye gücümüz yetiyorsa veren el olalım. En yakınımızdan başlayarakmenziligenişletip, arayalım onlarıbulalım. Bulalım ki Allah'a ulaşalım. Malımızı temizleyip, hiçbir yetime Sizi Allah'a şikâyet edeceğim”dedirtmeyelim. Borcumuzu ödeyip, huzur bulalım. … Var mısınız?
20-04-2020 Ümit YAVUZ