-‘Ata Tohumunu' kullanarak aynı zamanda tekrar Ata bilgilerinin hatırlamasını, bu bilgilerin yeni nesile yüklemesini de sağlayarak birleştirici bir çalışmada yapmış mı oluyorsunuz?

Öğr. Gör. Dr. Elif Başak AKSOY; Evet, zaten Ata Tohumu ile birleştiriyorum. Hani bu projenin ismi ‘Yerel Buğday' ama ben kadınlarla konuşurken ‘Ata Tohumu' ya da Ata Buğdayını kullanıyorum. Böylece daha rahat anlaşabiliyoruz. Ata Tohumu ile ilgili Ata Bilgilerini böylece kadınlardan alıyoruz.”

-Sizin yaptığınız araştırmalara göre Türkiye'deki genetik çeşitlilik azalıyor mu?

Öğr. Gör. Dr. Elif Başak Aksoy; Türkiye'de tohumlarımız kayboluyor biliyorsunuz. Eski bitkilerimizin tohumları, eski buğdaylar, eski domates tohumları falan buna genetik çeşitlilik azalıyor deniliyor. Türkiye'de genetik çeşitliliğin azalması aslında dünyanın geri kalanını da etkiliyor. Merian onu araştırıyor. Yani Türkiye'de azalıyor, neler azalıyor, neler ortadan kaybolmuş ve bunun dünyaya etkisi ne olacak? Mesela bu köyde eskiden ne ekiliyordu, şimdi ekilmiyor? Neler vardı, artık yok, hangi tohumlar kayboldu? Yıllar içinde neler değişti?”

- Kişilerin ellerinde Ata Tohumları var mı, bu tohumlar yok oldu ya da azaldıysa bunun nedenleri konusunda sizin düşünceleriniz nelerdir?

Öğr. Gör. Dr. Elif Başak AKSOY; “Evet, çoğu insanın ellerinde Ata Tohumu var. Zaten bizim projenin başlangıcında bu Ata Tohumlar, Yerel Buğdaylar kişilerden toplandı, başak başak. Geri götürüp yerine verdiğimiz tohumları zaten o köylerden ve o kişilerden almıştık. Tekrar gün yüzüne çıkarıp, tarlada korumaya çalışacağız. Şimdi şöyle bir şey var, modern tohumlar daha verimli. Hastalıklara karşı dayanıklı, ama kadınlara sorduğunuz zaman Ata Tohumlarının daha kaliteli ve lezzetli olduğunu kabul ediyorlar. Bu durumda şöyle bir ayrım çıkıyor. Kendileri yemek için Ata Tohumunu tercih ediyorlar ama satmak ve para kazanmak için modern versiyonları tercih ediyor insanlar.”

-Uluslararası Mısır ve Buğday Geliştirme Vakfı olarak ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz, projelerinizden bahsedebilir misiniz?

Ziraat Müh. Emrah Koç; Uluslararası Mısır ve Buğday Geliştirme Merkezi (CIMMYT) 1980 yılından bu yana Tarım Bakanlığı ve Uluslararası Kurak Alanlar Araştırma Merkezi (IKARDA) ile birlikte ortak ‘Uluslararası Kışlık Buğday Geliştirme Programını (IWWIP)' yürütmektedir. Bunun yanında da aynı zamanda bazı projeler yapıyoruz. ‘Yerel Buğday Projesi' bunlardan bir tanesi ve 2017 yılında ben bu projeye dâhil oldum. Şuanda CIMMYT tarafından bu projede yayım çalışmalarını yürütüyorum ve ‘Tarla Dönemlerinin Gözlenmesi' diğer tüm faaliyetlerin gözlemlenmesi gibi işlemlerden sorumluyum. 2017 yılından beri yaptığımız çalışmalar olarak 65 ilde, yaklaşık 3 bin yerel buğday tohumu toplandı çiftçilerden. Yaklaşık 46 tane ilde şuanda yerel buğdayların ekimini yürütüyoruz. 244 tane çiftçiyle beraber çalışıyoruz. Bu sezon bunların gözlemlemelerini yapıp, inşallah projenin son senesi olan 2019 yılında bu projeyi bitireceğiz.”

-Bu proje çerçevesinde bütün buğday türlerini mi ele alıyorsunuz ve ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?

Ziraat Müh. Emrah Koç; Şimdi bu proje çerçevesinde bulunan 2014- 2019 yılları arasında, yaklaşık 65 ilden, 1800'den fazla çiftçiden, 3 bin popülasyon yerel buğday toplandı. Yerel buğdaylar karışım halinde bulunuyor, buna popülasyon diyoruz. Bunları tek başak şeklinde Konya BDUTA enstitüsünde ekimleri yapıldı. Her bir türün orada ayrımı yapıldı. Tür ve alt türler olarak ayrımları yapıldı ve bunlar arasından birbirine benzeyenlerden bazıları çıkartıldı. İki tane çekirdek set oluşturduk. Diploit - Tetraploid çekirdek set ve Hekzaploid çekirdek set oluşturuldu. Bunlardan da yaklaşık olarak şuan elimizde 500 tane yerel buğday hattı bulunmakta ve bunun yanında bunlarında tarla gözlemlerini devam ettiriyoruz. Bu materyaller geçtiğimiz sezon Ankara Gen Bankası'na teslim edildi. Orada şuanda muhafaza işlemleri yürütülüyor. Aynı zamanda ıslah çalışmalarında kullanılmak üzere Konya BDUTAE tarafından ekilmiş durumda ve buradaki materyallerin kontrolünü yapıyoruz. Belirli özellikler bakımından ön plana çıkanları da ıslah çalışmalarında kullanacağız.

-Türkiye'deki bu çalışmaların ne zaman başladığı, Ata Buğdayının ne kadarın kalıp, ne kadarının yok olduğu hakkında ve yeni bulunan türler var mı bu konularda bilgi paylaşabilir misiniz?

Ziraat Müh. Emrah Koç; Türkiye'deki çalışmalara baktığınız zaman 20.yy. çeyreğine rast geliyor, 1927 yıllarına denk geliyor. O dönemler yurtdışından gelen, araştırmacılar tarafından toplanmış. Daha sonra Dr. Mirza Gökgöl tarafından yapılan çalışmalar var. İki tane kitap yayınlandı bu konuda. 1930-35'li yıllarda yanlış hatırlamıyorsam, bu kitaptan yararlanılarak Türkiye'deki çeşitlilik ne durumdaydı o zaman, şuanda ne durumda diye bir çalışma yapmış bulunmaktayız. O zamanki durumla karşılaştırdığımız zaman çok sayıda yerel buğdayın kaybolmuş olduğu görünüyor. Aynı zamanda çok sayıda yerel buğdayın da isimlerinin değişmiş olduğu görünüyor. O zaman bu keşfedilmeyip, bulunmayıp, şuanda bulmuş olduğumuz türlerde var. O zamanki şartlara göre belki ziyaret edilmemiştir. Örneğin Seben gibi ziyaret edilmeyen yerler vardır. Oralardaki yeni türleri de bulmuş bulunmaktayız.”

Devam edecek