Büyük Hun imparatoru Atilla'nın meşhur sözü; Eğer sınırlarınızda sorun varsa bunu gidermenin tek yolu sınırlarınızı genişletmektir”
Yazımı Doğuda ve Orta Doğuda oluşan tabloya bağlamayacağım, onlar devletin düşünüp planlayacağı işler, ben Bolu ile sınırlı kalayım.
Geçen hafta Düzce'nin Abant ve Yedigöller sevdasını yazmıştım, malum Yığılca Belediye Başkanı Yedigöller'e göz dikmiş ve bir zamanlar Düzce'de Abant'ı istemişti.
Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz'ın konu hakkında ne diyeceğini merakla beklemiştim, ‘Sanırım yine ilçemiz olmak istiyor” diyerek kısa ve öz cevap ile tartışmayı bitirdi. Sınırlarımızdaki sorun çözüldü.
Pratik zeka diye ben buna derim…
Bakınız tarihte bunun güzel örnekleri var,
Mehmet Akif sormuşlar bu Ülke nasıl gelişir diye, Üstat uzun cümleler ve tezler kullanıp kitaplar dolusu yazı yazmak yerine Cuma namazına gelen cemaat sabah namazına da geldiği zaman” demiş ya…
Çok mu zor? Sayılır… İmkânsız mı? Değil!
Bir takım şark kurnazı da Erdoğan'ı sıkıştırmak için Ayasofya'nın ibadete açılmasını gündeme getirmiş, ön saflara ise gaza getirdikleri saf ve temiz imanlı insanları sürmüşlerdi.
Erdoğan Ayasofya'yı ibadete açsa Avrupa'dan (Hıristiyan alemi) tepki ve baskı görecek, açmazsa içerideki halis niyetli imanlı kişilerin kendisine tavır almaları dolayısıyla oy vermemeleri sağlanacaktı.
Erdoğan'ın bu kumpastan nasıl çıkacağını merak ediyordum, Ortaköy Cami'nin restore edilip ibadete açılışını töreninde toplanan kalabalığın Ayasofya talebi üzerine; Siz önce yanı başındaki Sultan Ahmet'i doldurun sonra Ayasofya'yı ibadete açalım” dedi.
Ve bir tartışma daha kısa ve öz cümle ile nihayet buldu. Muhataplar cevabını aldı.