Yeni bir yıl daha geliyor.
Geçen yıl,
Gelirken ne kadar çok şamata yapmıştık.
Git artık 2023, welcome 2024 derken ışıklı neonlarla 2024’ü karşılamıştık.
Umulmadık olaylar, hayal kırıklıkları, üzüntüler, tasaları ile 2024 bizleri de, 2024 yılını da, eskittik mi ne? Şimdi neonlarda 2025 yazıyor. 365 gün sonra “Go Home 2025” deriz. Çünkü her sene bu şarkıyı öylesine söyleriz.
İşin özeti,
Kısaca yeni yıl bizleri eskitirken, ömür sermayemizden 365 gün daha azaldı.
Şimdi, aile ve ferdi olarak şu soruları kendimize sormalıyız. Bir yılda bizler ne yaptık. Neler ürettik. Daha az hata nasıl yaparız.
Farkında olmamız gereken, ana sermaye olan ömürlerden bir yıl çekti gitti.
Biz nasıl yaşamaktayız?
…
2024 Yılında önemli olaylar oldu tabii ki, de
2024 yılında da, Rusya Ukrayna savaşı devam etti.
Suriye’de, Beşşat Esat devrildi, Rusya’ya kaçtı.
7 Ekim 2023 tarihinde İsrail, sözde Hamas-İsrail savaşını bahane ederek, ABD ve AB destekli, Vehhabi Suudi Arabiya ve Şia İran sevinçli, çoğu sunni kadın ve çocuklar olmak üzere 40.000 den fazla, Filistinli şehit edildi. Bütün dünya da, alışmış ya Hollywood yapımı filmleri gibi patlamış mısırları eşliğinde bu vahşi soykırımı izliyor.
…
Soykırım harekâtı devam etmektedir. Dünyadaki bütün basın –yayın harekâtı Siyonistlerin kontrolü ve ellerinde olup, soykırım haberlerini dış dünyaya “TAM” yansıtılmamaktadır.
Dünyanın en gelişmiş ülkeleri olayları, sadece akbabalar, fırsatçı çakallar gibi seyrediyorlar.
Bu neden mi önemli, Sırada hangi ülke olduğunu hissedebilmek için yazdım. Sırada hangi ülke sizce?
İslam âlemi de, vehabbi Suudiler ABD ve İngiltere morfini ile uyuşuk duyarsızlığı ve ABD’nin projeleri arasında yer alan, Şia İran’ın Sünni düşmanlığı ihaneti arasında eli kolu bağlı şekilde sinmiş vaziyette.
Birlik ve beraberlik mi? Ölmüşüz de haberimiz yok!
Ah Osmanlı ah….
***
2024 Türkiye ve Dünya adına huzurlu bir yıl değildi. Depremler, etkileri, hayat pahalılığı, Ülkemizi kavurdu. Batı, petrol silahıyla ülkelerin ekonomilerini zayıflatıyor.
Kalkınma hamleleri de geride kalmadı.
Dünya, hem kendini eskitti hem de değerlerini eskitti. İnsan hakları sadece saf kişi ve toplumlar için bir slogan olduğun çok net görüldü.
Emperyalistleri ise maalesef 2024’te, iyi şişmanladılar. Adamların her yanı yağ bal oldu. Ye babam ye, İç Müslüman kanını iç! İyi semirdiler dünya halklarını.
…
Başka neler mi oldu?
Pandemi süreci sonrası kalp hastalıkları arttı, kalp krizleri ortalığı silip süpürüyor.
Her zaman her yerde, umulmadık ölümler kayıplar, trafik kazaları, çevremizde hep cereyan etti.
Kısaca 2024 yılı boyunca,
Birileri yeni doğarken,
Birileri yaşlandı,
Birileri de sessiz sedasın öldü. Doğanın kuralı işlemeye,
Çark dönmeye de devam ediyor.
2025 yılı da insani değerleri öğütmeye devam edecek gibi görünüyor. O nedenle 2025 yılına şüphe ile bakıyorum. Çünkü artık tecrübeme iyi güveniyorum.
***
Farkında mıyız bilmiyoruz ama
2025 yılının ilk günü, mübarek üç ayların başlangıç günü olan habercisi, kıymetli Recep ayını bizlere kavuşturuyor.
Recep, “muhterem, değerli” demektir. Hadis-i şeriflerde;
Recep, Allahü Teâlâ’nın ayıdır. Recep ayına ikram edene, hürmet gösterene, Allahü Teâlâ, dünyada ve ahirette ikram eder.
Hadis-i şerif;
Receb-i şerifin bir gün evvelinden, bir gün ortasından ve bir gün de sonundan oruç tutana, Receb-i şerifin hepsini tutmuşçasına, Hak Teâlâ ihsanda bulunur.
***
Unutmayalım ve unutturmayalım ki, ne olursa olsun, en sonunda,
Her nefs ölümünü tadacaktır.
Öyle veya böyle çevremizdeki herkes, bir bir azalacak,
100 yıl içinde çevremizdeki hiç kimse kalmayacak.
Tabii yerine gelenler olacak ama akıbet onları da bir gün karşılayacak
Herkes bu vefasız dünyaya, mutlaka veda edecek.
Yani Allahüteala’nın dedikleri oluyor ve olacak.
Yeni yılı nefs muhasebesi yapabiliyorsak, yılları kutlamak hakkımızdır. Noel Çamı süsleyerek değil
Yani Bizler sahipsiz değiliz. Bir su damlasından ortaya çıkan bu şaheser bedenler,
Bir gün kendi yurtlarına dönecek.
Çünkü insanlar ebedi yaşamak için dünyaya gelmedi.
Varlık nedenlerimizi, gerçek İslam âlimleri olan Ehlisünnet vel cemaat âlimlerinin kusursuz kitaplarından öğrenilmesi gerekiyor. Bu çok önemlidir.
…
Genellikle ve dünyada ben âlimin diyen ve Edille-i şerriyyeyi reddedeten, kendi anladıklarını din zanneden, içtihada değil de, kendi anlayışını din diye sunan, âlim havasındaki soytarılar çok.
Böyle kişilerin yazdıkları kitaplar zehir kusmaktadır. Ehlisünnet kitaplarından nakil olmayan din kitapları almamak gerekiyor.
Yağmurdan kaçarken, doluya tutulmamak gerek.
***
Bu çok önemlidir. Çünkü günümüzde en önemli olan, imanı koruyabilmektir.
Bu da ancak Ehlisünnet vel cemaat âlimlerinin bizlere bildirdikleri hakiki bilgilerden öğrenilir.
Necip Fazıl Kısakürek’ten bir söz:
"Büyük randevu; Bilsem nerede, saat kaçta?
Tabutumun tahtası; bilsem hangi ağaçta?"
2025'i KENDİMİZE ZEHİR ETMEYELİM.
Bugün sosyal medyada birçok reklam var. Yeni yılı bizle geçirin diyen yaldızlı mekânlar, loş ışıklar, özene bezene hazırlanmış reklam ilanlarında, gecedeki menülerini sıralamakta.
Menülerde çoğunlukla alkol, şarap ve masada bulunacak mezelerini saymaktalar.
Sabaha kadar olan sözde eğlencelerin reklamlarda tasnifini yapmaktalar.
Ver parayı, al eğlenceyi sloganı altında, büyük tuzaklar oluşmakta.
Oysaki HEPİMİZ bir nefs muhasebesi yapmalıyız..
Millet olarak daha çok çalışmayı, kendimizi ve ailemizi toparlayıp düzgün bir hayatı, sonu mutlak ölüm olan hayatın sonunda, gerçek hayata hazırlanmayı düşünmek gerekir.
Ama şuna lütfen dikkat edelim mi?
Her yıl yılbaşlarında, bir ocakta trafik kazası haberlerinin yanı sıra kavgaları da gazete manşetlerinin üçüncü sahifesinde, basında, sosyal medyada görüyoruz.
Sadece üzülüyoruz.
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, son toplantıların birinde şöyle seslenmişti kurula ve kamuoyuna:
“Pankreas iltihabından dolayı büyük sıkıntılar yaşadığını ve içki kullanmayı bıraktığını açıkladı. Özcan, "Allah'ın kendisine sarı kart gösterdiğini" söyledi. Oysaki hiç birimizin
Sarı kart görmesine hiç gerek yok.
…
En ilgincimi çeken de ÖLDÜ haberleri o kadar doğal bir hale geldi ki, ölüm kelimesi hiçbirimizin dikkatini çekmiyor çoğunlukla. Zannediyoruz ki ölüm bize hiç gelmeyecek.
Klişeleşmiş bilgi dağarcığımızda şunlar var:
“Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun. Işıklar içinde uyusun!” mesajı kadar ilgimiz var.
…
Ölüm, ansızın gelir.
O andan geriye dönme şansınız olmadığını, hayat denen kredinizin bittiğini ve dünyaya ait hiçbir bağınız olmadığını düşünün.
Tekrar eşe, dosta, evlada sarılamama, bir kez daha öpme, görme ihtimalinizin bittiğini hissedin. Dünyadaki küslüklerin, ayrılıkların, kavgaların yanında bu acının ve geri dönülmezliğin çaresizliğini, pişmanlıklarını düşünebiliriz.
Sadi-i Şirazi: “Sen dünyaya geldiğinde ağlıyordun, etrafındakiler gülüyorlardı. Öyle bir hayat yaşa ki ölünce sen gül, onlar ağlasın.” Sözüne uygun yaşayabildik mi?
…
Oysaki ölüm yeni bir hayatın ilk başlangıcıdır.
Ölümle birlikte sonlu hayatı bitirmiş, Ölüm sonrası, ahiret hayatı başlamış, sonsuzluk gerçeğinin ilk basamağına giriş yapmışsınızdır.
Gidilecek 2 yer var. Üçüncü bir yer yok!
Bu gerçek bizi etkilemeli. Düşünmeliyiz.
Bu gerçeğe maddi ve manevi hazırlanmalıyız.
******
İmam-ı Rabbani efendimizin sözlerini hatırlamak gerek:
Canım yavrum sana sözüm şudur,
Çocuksun, yolda çok korkuludur
***
Efendim,
2025 Yılınızı ve,
Recep Ayınızı tebrik ederim.
Allahüteala bizleri
Noel safsatasından korusun!
Fuat Bayramoğlu
30 Aralık 2024