Müzik evrenseldir.
Eyvallah.
Müzik ruhun gıdasıdır.
Elbette.
Müzik;
Konfüçyüs'e göre yer ile gök arasındaki uyum,
Pisagor'a göre sayıların ve seslerin uyumu,
Platon'a göre ruhani bir boyut,
Aristoteles'e göre trajedi yoluyla arınma,
Farabi'ye göre ruhun terapisidir..!
Aforizmalarında farklı algıları çağrıştıran Friedrich Nietzsche şöyle der; “Müzik olmadan hayat bir hata olurdu”
Bir Afrika atasözü
“Müzik değiştiğinde dans da değişir” diyerek hayatı özetler.
4 Mart Cuma günü sevgili kardeşim, öğrencim, kendini müziğin notalarına teslim etmiş, arzın nefsinden arınmış, dünya efendisi Metin Kaynar'ın face'deki sitemli yazısını okuyunca onun adına üzüldüm.
Facebook sayfamda paylaştığım yazım, buna dair kaleme alınmış, ortak hissiyata ortak cümleler kurulmuştu.
Kaynar; özetle şöyle diyordu;
“Eğer siyaset için bu saydığım yüzlerce arkadaşımdan birini kaybedersem ben bu oluşumların hiç birinde yer almayacağımı bildirir, bu vesile ile herkese hayırlı Cumalar dilerim”
“Müzik yaptığım arkadaşlarla siyaset konuşmadım” derken bir rahatsızlığını dile getirdiği çok açıktı.
Bu aleniyetle yazılmış ve rahatsız olduğunu beyan ettiği cümlelerin ardından,
10 Mart günü sayfamda;
“Aşçılar Diyarı Mengen'de, müziğe sadece "sol" notası ve "sol anahtarı" üzerinden bakanlar; inici gam'a, çıkıcı gam'a, bemol'lere, diyezlere, diğer notalara haksızlık ederler.
Sol anahtarı olmadan müzik okunmaz; onu biliyorum da.. Sadece "sol" ile bestelenmiş güftelerden de şarkı olmaz.
Müziğe başlamadan önce kadir kıymet bilmek, notalara ve sanatçıya özenmek, müziğe siyaseti sokmamak lazım.
Demem o ki Yaren güfte özetle bu kadar, şarkının devamı köşe yazımda olacak.”
Demiştim.
Şimdi o şarkıyı yazmak, bu serzenişlere kulak vermek vakti.
Yazımın altına yazılan yorumlara baktığımda, sanki müzik üzerinden siyaseti ben yapıyorum, bu savrulmanın sebebi benmişim gibi bir algıya dönüşmüş olması ilgimi çekti.
Meselenin asıl içinde olanların kulak arkası tavırları, siyaset yapmayalım söylemleri dikkatimi celbetti.
Hiçbir şey yaşanmamış/olmamış gibi yapmaları hoşuma gitmedi.
Buradan, koro ortamına huzursuzluk ekenlerin isimlerini yazmayacağım.
Bana anlatılanları, anlatanları deşifre ederek, vakıa'yı tragedya dedikleri keçi ezgisine çevirmeyeceğim.
Kişisel mevzu ve hesaplarını mıymıntı hallerinde projelendirenlerden söz etmeyeceğim.
Güzel bir koroya, onca emeğe, müzik seslerine, enstrümanlara, koronun müdavimlerine bir sözüm olmayacak.
Yarım asra yakın müzikle iç içe olanlara, koronun müdavimlerine saygısızlık yapılmasın o bana yeter.
Gemileri yakmışlığımız olmuştur da,
Kaset/plak yakmışlığımız olmamıştır mesela.
Yaktıkları plaklarla ısınanlar, insanları müzikten soğutmayı,
Yangına körükle gitmeyi belli ki, marifet belliyorlar.
Ahmet Kaya dinler,
Memleket şairi Nazım Hikmet okur,
Necip Fazıl'dan da esinleniriz şunun şurasında.
Mevlana'nın Mevlevi musikisini ne kadar benimsemişsek,
Mengen oyun havaları da o derece mühimdir.
Ve Fakat;
Mengen geleneksel oyun havaları eşliğinde yapılan merasimlere karşı olup; yasak koyanları da bilmiyor değiliz velhasıl.
Demem o ki;
Mengen ilçemizde yaşanan bu vakıa belli ki birilerini üzmekte,
Üzüntüler ithal edilmekte,
İthaller, yerli ve millilere ihraç günlüğü tutmakta,
Gönüller belli ki kırılmakta,
Mevzu yazdıkça dağılmaktadır.
Konunun özeti; kavlimce/kendimce şudur.?
Duayenlere haksızlık edilmesin.
Asıl uğraşısı müzik olanlara,
Nefsini müzikle terbiye edenlere gölge olunmasın.
Başta da dediğim gibi; müzik değiştikçe dans da değişir.”
Ama insan değişmemeli.
Notalar üzerinden, sörf yapmak insana büyük keyifler katar.
Sırf birilerinin keyfi olsun diye hareket edilecekse, işin tadı kaçar.
Nitekim keyifler biraz kaçmış,
Baharın geldiği şu vakitlerde enstrümanların kaçan akortlarının yeniden tutturulması elzem olmuştur.
Hayat, hatayı tolere edebilir ama, müzik hata kabul etmez.
Şef Bülent Üçer Bey'in elindeki baget, sihirli değildir ama..!
Tüm enstrümanları/ekibini sevk ve idare eder.
Nota bilir..
Nota almaz.
Onu söyleyeyim.
Son söz;
Üstatlara, ustalara, koro müdavimlerine ve ekibe kolaylıklar diliyorum.