İzzet Baysal...! Ve Baysal ailesi... Doğup büyüdükleri ve feyzini aldıkları memleketlerine inanılmaz hayırlarıyla, inanılmaz işler başardılar... Onları örnek alan, onların izinden gelen hayırseverlerimiz, Orhan Uçar, Barın ailesi, Yurdaer Kalaycı, Süreyya Astarcı, Yaşar Çelik, Çizmeci ailesi, Yamaner ailesi ve adlarını belki bilinmeyen hayırseverlerimizden Allah razı olsun... Peki biz Bolulular ne iş yaparız… Kendimize bir özeleştiri yapsak... Köylümüz patatesten başka, şehirlimizse banka ve faizden başka bir şey bilmez. Ülkemizin hiç bir şehrinde bu kadar bankanın yan yana olduğu, hatta 2.şubelerinin olduğu başka bir il göremezsiniz nüfus bazında. Hal böyleyken, fabrikalarda istihdam sağlayan, insan kaynaklarıyla, çalışanıyla, büyük bir kazançları, yatırıma, fabrika büyüterek giden müteşebbis arkadaşlarımızdan da Allah razı olsun. Çalışan sayısını 5'le çarparsanız, inanılmaz bir ekmek kapısı oluşturduklarını görürsünüz.

Gelelim Bolu faizle nemalanan, bu toprağa bir kazanım vermeyenlere. Sitemim sizlere. İzzet Baysal Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Baysal, Gülezler Konağı'nda ‘Hayatımızda ilk defa ailemizden kalan mal varlıklarıyla,çalışmadan para kazanmasını öğrendik ve faiz haramdır' Haram olduğunu söylerken ağlamaklı olduğunu fark ettim. Sitemdi. Sevgili Bolulular. Sadece benim yaşadığım bazı örneklerden sizlere aktaracağım. Şahıs Kızıklı. Semerkant'lı. Öldüğünde bankadan oğluna trilyonlar kaldı. Yeni parayla milyonlar. Banka müdürü kapıda karşılıyordu derlerdi bana. Şahıs Siirt'li. Memleketimizde iz bırakan hizmetleri var. Adana'da uzun yıllar kalmış. Acıyordum düne kadar. Birde baktık ki altınlar, dolarlar. Şahıs Güdül'lü. Tesadüfen bir kahvehanede denk geldim sohbet ortamında. Gazete okurken. Demez mi; ben pazarcılara borç para veririm? Tefeci… Sonra resmi kayıtlar, bankadaki sıcak ama yatırıma dönmeyen paralar nedeniyle yara alıyoruz. En zengin iller arasında yanlış hesaplamalar yüzünden kurban oluyoruz. Öbür tarafa ne götürmeyi düşünüyorsunuz merak ettim. Şahıs seyyar elektrikçi. Yemez içmez. Şahıs lostra salonunda boyacı yemez içmez, zenginlikleri de kendi kimyaları gibi mıymıntı. Beyler gelin Bolu'muza bir güzellik yapın. İster müteahhitlik yapın daireler yapın, ister ticari hayata atılın, ister fabrika kurun ama yeter ki bişey yapın. İstihdam yaratın. Almadan vermek Allah'a mahsustur. Zenginliklerin ömrü 40 yıldır unutmayın sonra koca çınar ağaçları aile ve mal kavgaları yüzünden dağılır gider. Gelin Bolu'muza bir çivi çakın. Adam geliyor Bolu'muzda işyeri açıyor, Düzce'den kalkıp diyelim ki tatlısını satıyor, yaylalarda ürün satıyor seyyar bakkal. Aracın içinde tüp dahil yok yok… Bizse halen güzellik uykusunda yatan paralarımızla. Şükretmeden faiz yiyerek, rahatlıklarımızı bozmadan yaşıyoruz ot gibi… Bir insan gibi değil. Eviniz, arabanız varsa siz değersiniz. Karşındakinin yoksa aciz. Böyle bir dünya yok. Allah ol demiş olmuşuz. Bakarsınız her şeyimizde yok olur. Yatırıma dönelim. Bir şeyleri üretelim, alıp satalım. Emeksiz yemek olmasın. Kaybedecek neyiniz var deneseniz… Sonra hep yabancılaşacağız. Diyeceğiz ki ya Bolulu ne işe yarar. Hiç bir sektörde Bolulu yok... Uyanın beyler uyanın… Vakit geç olmadan...!!!