Şarkılar pozlarımıza fon artık,
Mırıldanan bile kalmadı”
Başlığında..
“Yeni moda şu...
Gençsin...
Canın sıkılıyor.
Daha beteri canının neden sıkıldığını dahi tam çıkartamıyorsun.
"Can"ının ne olduğunu düşünmeye ise yanaşmıyorsun,
Çünkü "durup odaklanmak" gerek, azıcık "dersine" çalışmak gerek.
O daha da can sıkıcı geliyor.
Hem hangi sosyal sınıftan olursan ol, çarçabuk öğreniyorsun ki,
Dünya artık "eylem" üzerinde değil, "görüntü" üzerinde dönüyor” yazısını okudum Haşmet Babaoğlu üstadın.
Hele;
“Temizlik günlerinde mahalledeki pencerelerden dışarıya şarkılar taşardı.
Veya bir inşaat mı var; yanına sokuldun mu, birbirinden yanık türküler dinlerdin”
Satırları inanılmaz ders niteliğindeydi.
Beni kendime getirmekle kalmadı..
Baya bir eskilere götürdü.
Yazının tamamını okumanız iyi gelebilir, derd-i telaşımızı anlamlı kılabilir.
Öncelikle eline sağlık Haşmet Baba'nın.
Eksik olmasın..
Esinle ve affına sığınaraktan..
Bir yazı şiirimi de ekleyeyim dedim kendimce..
Buyrun..
..
MANA KALMADI
Mana kalmadı.
Ne sokak yürüyüşlerinin asaleti,
Ne cümlelerin adaleti.
Gündelik hayatın başı, ellerinin arasında.
Gündelikçiler, aynadan camların sırlarını siliyor.
Türkülerin üstü, demirli beton.
Saatler yelkovansız.
Akrep ağırdan salıyor zehrini.
Uçup gidiyor zaman kanatsız.
Mana kalmadı.
Herşey yanımızdan kara kanatlarını çırparak geçiyor.
Teknoloji omuz atıyor acımasız,
Kuşaklar höykürüyor pervasız,
Moda çemkiriyor arsız arsız..
Mana kalmadı.
Suya yazılan yazıların görüntüsü aksediyor gözüme..
Cümle kelimeler yüzerek çıkıyor bak suyun üstünden sahile..