İSKİT SAKALAR İÇİNDE KÜRTLER
Kürt Türkleri MÖ VII yüzyıldan itibaren İskit Saka Türkleri ile birlikte ilk kez Ön Asya'ya ve Doğu Anadolu'ya gelmişlerdir. MS sonra IV ve V. Yüzyılda Batıya göçen ve Anadolu'ya gelen Hun Türkleri içinde de Kürt Türkleri vardır. Dolayısı ile Önasya ve Anadolu'da en az 2.500- 3000 yıldır Kürt Türkleri vardır.
Kırzıoğlu'na göre İSKİT-SAKALAR yerleştikleri bölgelerde şu boylara ayrılmışlardı:
ALBANLAR: Darbent, Bakü ve Şirvan dolaylarında. (şimdiki Arnavutlar'ın atalarıdır,
sonradan Balkanlar'a göç etmişlerdir. Arnavutluk'un adı İngilizce ALBANIA'dır.)
SAKASINLAR: Karabağ, Gence dolaylarında
GAGARLAR: Borçalı, Şamsol, Ahılkelek, Ahıska, Ardahan, Göle dolaylarında
TAVLAR: Olur, Oltu, Narman, Tortum, Yusufeli dolaylarında
HESPERİTLER: İspir dolaylarında
PASİANLAR: Bingöller, Arpaçay, Kars, Kağızman, Pasinler dolaylarında PAKTUKLAR: Van Gölü'nün güneyi, Dicle'nin doğusu dolaylarında
KARDUKLAR: Hakkâri, Zap dolaylarına yerleşmişlerdir.
Divan-ı Lugat-ti Türk'te Kardu kelimesinin karşılığı "zemheri sırasında suda yüzen fındık büyüklüğünde buz parçaları" diye geçer, dolayısı ile Karduk adı karla ilgilidir bir isimdir.
Orta Asya'da Tiyenşan dağlarının güneyinde Hami Tatarları'nın yaşadığı Kardukadında bir köy vardır. Yine Horasan Türkistan'ında Özbekler'in Kongurat boyunun 5 oymaklı Kancakalı kolunun birisinin adı Kurduk-Kurtuk'tur!.
Sakalar MÖ 700 yıllarında tarih sahnesinde yer almışlar, Mö 5-400 yıllarında da Kafkaslar, Anadolu ve Önasya'ya gelmişlerdir. İranlılarla yaptıkları savaşı kaybeden ve ünlü hükümdarları Alp Er Tunga'nın da ölmesi ile Sakalar dağılmışlar ve özellikle yüksek ve sarp dağlara çekilerek varlıklarını devam ettirmişlerdir.
Bilindiği gibi Türk boyları kurdukları köylere ve yaşadıkları yerlere kendi isimlerini vermişlerdir. Bugün Anadolu'nun hemen hemen her yerinde olduğu gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun birçok yerinde de birçok köy, dere, dağ eski Türk boylarının adını taşımaktadır.
Doğu ve Güney Doğu Anadolu'da özellikle Saka Türkleri ve bazı Türk boylarının isimlerini taşıyan bazı yerler şunlardır.
Sakalar'ın bir kolu olan Karduklarisimleri (M.Ö. 400'ler): Diyarbakır-Çermik'te Kardu köyü, Adıyaman merkezde ve Mardin-Savur'da Kardu köyleri ile, Sakaların varlığı (M.Ö. 600'ler) Siirt-Beytüşşebab'ta ve Van-Ahlat'ta Saka ve Saka köyleri…
Hunların isimleri (M.S. 200'ler); Erzincan-Lardusu'da, Elâzığ-Palu'da, Bingöl-Gölhan'daki Hun köyleri, Muş merkezdeki Hunan, Artvin-Yusufeli'ndeki Hun-Gimek köyü…
Avrupa Hunlarına bağlı Ağaçerilerin isimleri (M.S. 466); Tunceli-Malazgirt'teki Haçeri, Haçeri Süfla, Haçeri Ülya köyleri…
Kıpçak, Kuman, Kimek Türklerinin isimleri; Diyarbakır-Silvan'da Goman-Tahtani köyü, Elâzığ-Malazgirt'te Koman köyü, Tokat merkezde Kuman köyü, Malazgirt-Pötürge, Erzincan-Kığı'da Kimek ve Sivas-Hafik'teki Kıpçak köyleri Türk boylarını isimlerini taşımaktadır ki, bu boydan gelen Türklerin torunlarının yaşadıkları tarihi gerçeklerden biridir.
OSMANLILAR VE SONRASI KÜRT TÜRKLERİ
Kürt Türkleri, XV. Yüzyılda Doğu Anadolu'nun Osmanlı egemenliğine girmesi ile de genel olarak Osmanlı Devleti idaresi altına girmişlerdir. Osmanlı'nın parçalanma döneminde de Osmanlıya bağlı kalan Kürt Türkleri, 1912′den 1918′e kadar aralıksız devam eden kanlı savaş yıllarında imparatorluk orduları içinde yer alarak cephelerde çarpışmışlardır. Bu yıllar arasında yaşayan Trablusgarp, Yemen ve Balkan Savaşları ve hemen arkasından başlayan I. Dünya Savaşı'nda da, pek çok Kürt Osmanlı ordusunda görev almıştır.
Dolayısı ile Kürt Türkleri Malazgirt Savaşından Mudanya'ya kadar Anadolu'nun Türk vatanı olma sürecinde yer almışlar, can verip, kan dökmüşlerdir.
Kürt tarihi uzmanı David McDowall şöyle yazar:
“Kürtler Osmanlı ordusuna kayda değer bir insan gücü sağladılar. Binlerce Kürt asker, Sarıkamış'taki Üçüncü Ordu'da ve diğer cephelerde hayatını kaybetti. Doğal olarak, düzenli orduda görev yapmaya karşı evrensel bir gönülsüzlük vardı, ama bu durumda bile, çoğu silah altına girdi. Bölgedeki (doğu Anadolu'daki) Osmanlı kuvvetlerinin büyük bölümü Kürtlerden oluşuyordu.”
Kürtler, Osmanlı Devleti ve soydaşları Türklere sadakatlerini, oldukça da ağır bir bedele rağmen korumuşlardır. Dünya Savaşı yılları boyunca, Rus-Ermeni kıyımları, ardından gelen açlık ve salgın hastalıklar sonucunda yaklaşık 500 bin Kürt sivil hayatını kaybetmiştir. David McDowall, savaşa katılan askerlerle birlikte bu rakamın 800 bine çıkarılabileceğini belirtmektedir. Bunun anlamı, 300 bin Kürt'ün de Osmanlı orduları safında savaşırken can verdiğidir.
David Mc Dowall, Modern Kürt Tarihi, Çevirmen Neşenur Domaniç, Doruk Yayınları. 2004.
Kürt Türkleri bu savaşlarda olduğu gibi, Kurtuluş Savaşı'na da büyük destek vermişlerdir. Atatürk, Samsun'a çıkışından hemen sonra Kürt ileri gelenlerine telgraflar çekmiş ve onlardan büyük destek görmüştür. Bu destek, Milli Mücadele boyunca sürmüştür. Urfa ve Maraş'ın düşman işgalinden kurtarılmasında, Kürtler çok önemli roller üstlenmişler, İsmet İnönü'nün de dediği gibi, “Kürtler… Milli Mücadelenin devamınca canla başla gayret göstermişlerdir.”
Bunların yanında, Milli Mücadele lehindeki fetvayı Mustafa Kemal Paşa'yı destekleyen fetvayı Kürt din alimleri de imzalamışlardır. Hakimiyet-i Milliye gazetesinin 5 Mayıs 1920 tarihli sayısında yayınlanan ve Halife'nin esaret ve hakaret”ten kurtulmasını savunan fetvayı imzalayanlar arasında; Diyarbakır, Urfa, Hizan, Bayezid, Diyadin, Hınıs, Siverek, Viranşehir, Bitlis, Silvan, Van müftülerinin de isimleri yer almıştır.