SÜLEYMAN NAZİF VE KÜRT AYRILIKÇI HAREKETİ
30 Ekim 1919'da Mondros Mütarekesinden yaklaşık 2 ay sonra İstanbul'da kurulan Kürt Teali Cemiyeti kurucuları arasında Sait Molla, Said-i Kürdi gibi çok duyulan isimler de vardır. Fakat şuurludur bölgenin halkı, vatanseverleri. Kürt Teali Cemiyetinin İngilizlerin kurdurduğunu bilirler; bölücü ve ayrılıkçı olarak görürler. Onun için de Batılı emperyalist devletlerle birlikte mücadele ettiği güçler arasına Kürt Kulübü” de denilen bu Kürt Teali Cemiyetini de alırlar.
Ziya Gökalp gibi Diyarbakırlı vatansever bir aydın olan Süleyman Nazif de Bölgede oynanan ihanet oyunlarını çok yakından takip edenlerdendir.
Bir gün Süleyman Nazif ve Cevat Dursunoğlu birlikte Kürt Teali Cemiyetinin merkezine gittiler. Amaçları bu cemiyetin ne yapmak istediğini anlamak ve mümkün olursa bu cemiyeti fes ederek Doğu İlleri Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyetine katılmalarını sağlamaktı
DoğuilleriMüdafaa-I Hukuk Cemiyetinin çalışmalarına katılan ve sonra Erzurum'da cemiyetin bir şubesini açan Cevat Dursunoğlu bu konuda şu bilgileri veriyor:
“İşte bu sıralarda milli felaketin ağırlığını gören memleketin idraklı evlatları ötede beride toplanıyor, bu imansızlığa karşı koyacak tedbirleri arıyorlardı. Bir gün Milli Kongre'nin toplandığı haberi yayılıyor, ertesi gün Paşaeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti'nin kurulduğu işitiliyordu. Gene bu günlerde, ben de, rahmetli Süleyman Nazif'in delaletiyle bir Vilayatı Şarkıye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti'nin kurulduğunu gazetelerde okudum.
Bir gün Divanyolu'nda Sepet Fabrikası'nın üstünde küçük bir odada toplanan, cemiyete başvurdum. Cemiyetin reisi eski Bitlis valisi Harputlu Nedim Bey adında yaşlı bir zattı. Reisten başka o günorada rahmetli Süleyman Nazif'le eski Beyrut valisi Diyarbakırlı İsmail Hakkı, Diyarbakır mebusu Feyzi, Sivas mebusu Rasim, Sivaslı genç bir yedek subay olan Abdülmuttalip ve yine bazı genç Diyarbakırlı beyleri ve bugün adlarını hatırlayamadığım daha birkaç kişiyi buldum. Kendimi takdim ederek cemiyet emrinde çalışmağa geldiğimi söyledim. Bu cemiyetin ruh-i muharriki Süleyman Nazif'ti. Genç bir unsurun arız hizmetinden memnun oldu. Derhal beni aralarına aldılar. O günkü müzakere Seyit Abdülkadir'in kurduğu Kürt Teali Cemiyeti” nin şark vilayetlerinde meydana getirilmesi istenilen birliği bozacağı hakkında idi. Savaş yıllarında bu bölgeyi birkaç defa gezdiğim için ben de söze karıştım.
Müzakerenin sonunda Süleyman Nazif'in bir kere bu cemiyetle görüşerek ne yapmak istediklerini anlamasına ve mümkün olursa bu cemiyeti dağıtarak bize iltihakına çalışmasına karar verildi. Süleyman Nazif kendisine heyetten bir arkadaşın yoldaşlık etmesini istedi. Yaşlı ve mevki, mansıp görmüş zatlardan hiç birisi ikinci olmak istemediğinden, savaş sıralarında Doğu bölgesinde çalıştığını ileri sürerek beraber gitmemi münasip gördüler. Ertesi gün bu cemiyetin İçtihat Evi” yanındaki merkezine gittik. Cemiyetin reisi ayandan Seyit Abdülkadir'le beraber üç genç hazırdılar. Bu gençlerden yalnız birisini tanıdım: Bitlisli Yüzbaşı Emin! Bitlisli Yüzbaşı Emin'le şark cephesinde tanışmıştım. O zaman Türkçü idi. Burada Kürt muhtariyeti fikri güden bir cemiyette Emin'i görmek bende büyük bir hayret uyandırdı. Öbür ikisi pürüzsüz Türkçe konuşan Refahlı iki İstanbul çocuğu idiler. Bu iki gencin o zaman bir kelime Kürtçe bilmediklerine eminim. Kendilerini dilini bilmedikleri, yurtlarını görmedikleri bir kavmin Muhayyel Taht”ının adayları sayıyorlardı.”
Süleyman Nazif ve Cevat Dursunoğlu Kürt Teali Cemiyetinin merkezinde oldukça soğuk karşılandı. Süleyman Nazif bu soğuk karşılamaya rağmen bu tavra aldırmadı. Beraber geldikleri Cevat Dursunoğlu'nu tanıtarak ziyaretin maksadını açıkladı: 88