Sizler kontrol edemediğiniz güçlerinizi, fiziksel olarak sizden zayıf olan bizlerin üzerinde uygulayamayacaksınız.

Kadın gülecek!

Kahkahaları bütün çevresinde duyulacak! Ve sizler bir kahkahadan tahrik olabilecek ruhlarınızı törpülemeyi öğreneceksiniz. Büyük kahkahaları kadını davetkar yapmayacak!

Kadın hamileyken sokaklarda gezecek!

Hamile bir kadının dışarı çıkmasını ayıplayan beyinlerinize, zamanın da bir kadının karnında olduğunuzu tekrar tekrar kendinize hatırlatacaksınız.

Kadının erkek arkadaşı olamaz diye bir şey yok!

Farklı cinsiyetli insanlar da birbirleri ile medeni bir şekilde dostluk kurabilir. Bir kadın ve bir erkeğin sohbet etmesi, kahve içmesi gibi herhangi bir şey kadını ahlaksız yapmaz.

Ahlak sadece kadın için oluşturulmuş bir kavram değildir!

Aynı yerde, aynı durumlarda oturan farklı cinslerden iki birey, dışarıdan bakıldığında ahlaksız” diye nitelendirilen kadınlar. Bu algıları ne zaman yıkacağız? Kişilere cinsiyetsiz bakmayı ne zaman öğreneceğiz¬?

Bizden tek üstün olduğunuz nokta olan fiziksel gücünüzle bizim üstümüzde baskı kurmaya çalışıyorsunuz. Bu güçlerinizi sapkın ruhlarınız ile birleştirip binlerce kadınımızın canlarına kıydınız. Belli saatten sonra sokaklarda yalnız şekilde yürüyemiyoruz. Bazı zamanlarda -mecburi kaldığımız o zamanlar da- sokağı döndüğümüz o köşeler, yürürken attığımız hızlı adımlarımız, sürekli arkamızı kontrol etmelerimiz, bir arabanın bizi takip etmediğinden emin olmalarımız ve en sonunda eve geldiğimizde ağzımız da hissettiğimiz kalbimiz…

Her erkek için yazmıyorum tabi ki bu cümlelerimi… Benim de birçok değer verdiğim, sevdiğim arkadaşlarım var. Bu durumlarda yanım da olan erkek arkadaşlarım var. Ama biz neden kadın olarak güvenli bir şekilde adım atamıyoruz? Neden fiziki güçlerinizi bizim fiziksel güçsüzlüğümüzü örtmek için kullanmıyorsunuz? Yanımızda birey olarak durmaya çalışmıyorsunuz?

Kadın sizin sahip olduğunuz mallarınız değil. Gitmek isterse gider ve siz onun tercihlerine saygı duymalısınız.

“Ya benim ya kara toprağın!” düşüncesinden artık uzaklaşmalı bizim de bir birey olduğumuzu kabul etmelisiniz. Yaşama hakkımızı elimizden alamazsınız.

Hatalarımızdan ders çıkarmayan, hep aynı noktalarda ve zihinsel kalıplarda gidip gelen, empati ve demokrasiden habersiz ve bir o kadar da ilgisiziz. Gittiğimiz yere kadar yalpalayarak varıyoruz, dönüş yolumuzu pek düşündüğümüz söylenemez. Yarınımız yok bugünü kurtarsak yeter mantığı ile ne kadar daha ilerleriz acaba?

“Karıncanın dediği gibi:

Bende biliyorum başıma yalnız başıma yangını söndüremeyeceğimi… Ama hangi tarafta olduğum belli olsun!”