Aramızda 2 metre mesafe ya vardı ya yoktu, ayağını attı…
Araba tak durdu.
Arkasında da ben attım adımlarımı…
Ama
O genç ve güzel bayana yaya önceliği veren sürücü bana vermedi.
Gaza bastı…
Yani
Sürücülerimiz ‘Öncelik önce yayaya' kısmını anlamış da, kadın erkek fark etmez kısmını anlamamış.
Olsun.
Buna da şükür…
Kadına öncelik verdi ya şimdilik yeter, yarın bir gün bize de verir.
***
Özellikle takip ediyorum.
Yayaya öncelik verme konusunda ilimizde hepimizi mutlu eden gelişmeler var.
Sürücüler yayaları gördüklerinde durmaya başladılar ve sayıları da gün geçtikçe artıyor.
Ve de
Durmakla da kalmıyor, tereddütte kalan yayalara elleri ile ‘buyurun geçin' işareti yapıyorlar.
Biz de kibarlıktan geri kalacak değiliz ya.
Ne yapıyoruz.
Elimizi göğsümüzün üzerine koyarak bu güzelliğe cevap veriyoruz.
Alan memnun veren memnun…
***
Ama sürücülerinde yayaların da bu alışık olmadığımız konuda dikkat etmesi gereken hususlar da var.
Çünkü trafik kurallarına uyalım derken bazen hasarlı kazalar oluyor.
Mesela
Yayayı görünce öndeki sürücü duruyor.
Ama
Ya arkasındaki sürücü?
O durmuyor.
Durmayınca da kütttt!
***
Başka?
Yine sürücü arabasını durduruyor,
Yaya birinci arabayı görünce yola çıkıyor
Ama
İkinci araba?
O durmuyor, tabakhaneye bir şeyler yetiştirecek ya, kural mural tanımıyor; solluyor.
Al bir kaza daha…
Aynı şey dönel kavşaklarda da oluyor.
Sonra
Kavga gürültü…
Yani yol benim geçeyim deme, dikkatli olmayı ihmal etme.
***
Yaya çizgilerini belirleyip ‘Ben görevimi yaptım, gerisi yayaya ve sürücülere kalmış'
Ya da
Bizim iş kültürümüzün, çalışma prensiplerimizin, saçma bir sığınma limanı olan‘Kervan yolda düzülür.' İfadesinden yola çıkarak, ‘Zamanla her şey oturur' demek yeterli mi?
Hayır!
Ne yapmak lazım?
Eğitmek!
Nerede?
Yarınlarımız için okullarımızda,
Bugünlerimiz içinse, binlerce sürücüyü ve yayayı bir araya getiren camilerde,
Vaazlarda, hutbelerde…
***
Bir atasözünde; ‘Kullanmasını bilmeyenin elindeki silah, düşmanın elinde sayılır.' Diyor.
Tabiri caizse elimizde çok büyük bir silah var
Ama
O silahı siyasi düşüncelerimize alet ettiğimiz kadar, toplumsal yaralarımıza ilaç olsun diye kullanmasını bilmiyoruz.
Hutbelerimizde vaazlarımızda hala daha deveden inip vasıtaya binemiyoruz, çölden caddelere gelemiyoruz.
Ah bir gelsek
Var ya…
Her alan da Avrupa'nın da, Amerika'nın da…
08.08.2018
Muharrem Demirel