GEÇMİŞİN, GELECEKLE MÜKEMMEL KONSEPTİ

Türkiye'de ki üç bölgenin ( Karadeniz, Marmara ve İç Anadolu) birleşim noktasında ve vadi içinde olan Göynük, doğal güzelliklere, ve engin bir kültüre sahiptir. M.Ö. 8.yüzyıldan da daha eski yerleşimlere dayanan köklü tarihi, tarihi evleri, köşkleri, camileri, kulesi, hamamı, türbeleri, çeşmeleri gibi 158 adet sivil mimari eserleriyle kentsel sit alanı olan ilçe de yine tarihimizi geçmiş yaşanmışlıklarımızı, kültürel dokumuzu gün yüzüne çıkaran binalardan birindeydik geçtiğimiz hafta.

Babamın esnaf komşusu Mehmet Su amcanın oğulları Burhan ve şefik Su kardeşlerin, oğulları Kenan, Sinan, Berkan Su ile birlikte işlettiği 4 katlı Sular Butik Otel'i gezerken geçmişten günümüzeydi sohbetlerde. Bir zamanlar yaşadıkları evlerini, Göynük'e gelen turistlerin hizmetine sunmuşlardı. Her köşesine, geçmiş yaşanmışlıklardan kalan objelerin yerleştirildiği, etnografya müzesi gibi. Aynı zamanda modern döşenerek, muhteşem bir uyum içinde görsellik ve konfor sağlamış. 150-200 yıllık belki daha da eskiye dayanan radyolar, gaz lambaları, çıkrıklar, bindallılar, seramikler, bakırlar saymakla bitmeyen, artık hafızanızda bile kalmayan, görünce şaşkınlıkla baktığınız, bir kısmıyla geçmiş anılara daldığınız eserlerle değerlendirilmiş her bir köşe, bucak.

- Göynük bir başkaydı bizlerin çocukluğunda, özlem duyulan, aranılan tatlı keyifli zamanların yaşandığı. Bu konuda sizlerin anılarınızda kalan, birkaç kısa hatırayı paylaşabilir misiniz?

Şefik su: Eski esnaflardan ekmekçi Hulusi Bey, Zeki Bey, Aziz Bey, Özdemir Bey amcalarımız, Aşçı Kamil Bey amcamız vardı. Ah o günleri hala arıyoruz. Kömürlü ocak üzerinde ki o yemeklerin tadını lezzetini. Şimdiki gibi tezgahlar yok, hepsi o ocağın üzerinde ki bakır kazanların içindeydi. Yemek bittiği zaman bize özel yemek yapardı. Sinemacı Hayrettin Bey Amcamız vardı. Çarşıda açık hava sineması, yenice mahallesinde de kapalı sineması vardı. O makinesini alır köylere gider arpa buğday karşılığı film gösterirdi. Onların yanında biz çocuk olarak büyüdük. Onlar bizi yetiştirdi. Yılda bir defa panayırımız olurdu. Köylerden, yakın il ve ilçelerden gelenler, o yıllarda otel olmadığından hanlarda yatarlardı. Misafir olarak alıp evlerimize götürürdük. Bayram sabahları camiden çıkışta misafir beklerdik. Evde yemekler, kahvaltılar hazırlanır, ev haklıda bu gelecek misafirleri beklerdi. Eve götürecek misafir bulamadığımız zaman bizi azarlarlardı. Göynük bayanları saz, ud, tef çalar, hatta bizde oynardık. Eski ramazanlarda herkes kendi evinde yemek yapar, konu komşu, akraba yanında, garibanları da ağırlardı. Şimdi geriye hatıraları kaldı. Ama ileride bunlarda hatırlanmayacak. Eskiler yavaş yavaş ölüyor.

-Bu hatıraların yeniden canlanması, bu kültürün geçmişten günümüze ve geleceğe taşıması, Göynük'te ki misafir kabul etme, misafirperverlik anlayışının burada devam edip, yaşatılmasını mı sağlıyorsunuz otelinizde ki bu ambiyansla?

Şefik Su: Evet, mumla arıyoruz şimdi o günleri. O günleri yaşatmak için butik otelimizde bunları sergiledik ki o eski günleri yeni ile eskiyi bir arada yaşayabilelim diye böyle bir konsept yaptık.

Burhan Su: Kendimiz oturmak için restore etmeyi düşündüğümüz evimizi, turizme kazandırmak, buraya gelen misafirlerimizi en iyi en güzel şekilde ağırlamak amacıyla, 20 odanın bulunduğu Butik Otel haline getirdik. Evet, amacımız kültürümüzü, Göynük'ü tanıtıp, geçmiş yaşanmışlıkları ve o yaşanmışlıklarda ki eserleri tanıtıp, sergilemek, anlatmak. Burada hem Göynük'ümüzü, hem kültürümüzü, hem de tarihimizi yaşatacağız. Bu yöreye ait elimizde bulunan, geçmişimizi anımsatacak, tarihimizi hatırlatacak antika eserler ve buraya has özel eşyalarla dekore ettik. Hem gelen misafirlerimizi bilgilendiriyoruz. O objeleri görüyor, tarihimizi yaşıyor, geçmişimizi anımsıyor, memnun oluyorlar.

- Binanız kaç yıllık ve burayı alıp, bu hale getirmeniz esnasında ki gelişmelerden bahsedebilir misiniz?

Burhan Su: Burası bizim oturduğumuz evdi. Göynüklüyüz ama Göynük Kayabaşı- Himmetoğlu köyündeniz. Babam 1957 yılında Göynük'e geliyor. Küçük bir dükkân açıyor. Küçük ama içinde her şey var. Şimdinin marketlerinin küçük hali yani, köylünün neye ihtiyacı varsa, iğneden ipliğe her şey var. Bir sene devam ediyor, işler bozuluyor ve iflas durumunda kalıyor. Sonra babam küçük bir tezgâh açıp seyyar satıcılıkla başlıyor. Taraklı'ya, Geyve'ye pazarlara gidiyor. Ufak tefek evini geçindirecek güçte kazanıyor. Biz tabi bu arada kirada oturuyoruz. Annemde hep evimiz olsun derdi. 1980 yılında Allah yardım etti, bu gördüğünüz ki o zamanlar virane, yıkık, dökük olan eski evi aldık.

- Hem modern, hem de geçmişi birleştiren dekorla mükemmel bir konsepti oluşturmuşsunuz, bu konu ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Burhan Su: İlk 2 katı betonarme üst katlar konak konseptinde yapıldı. Odalarımız ev odası olduğu için birbirinden farklı büyük, küçük, öndekiler balkonlu ama odalarımızda ki misafirlerimize verdiğimiz hizmetin kalitesi aynı. Yani her odada banyosu, mini barı, televizyonu, mobilyası, halısı, internetine kadar her şey düşünülmüş. Bizim arka odamıza gelen misafirimizde memnun, balkonlu ön odaya gelen misafirimizde memnun oluyor. Dekor aynı ama evin şekline göre dizayn edildi. Canları sıkılmıyor gelen misafirlerin. Göynük manzaralı, her yeri görebiliyorsunuz. Misafirlerimiz sabah kalınca, yine eski ve yeni eşyalarla dekor verdiğimiz, en üst katta ki büyük terasın kapalı ve açık bölümlerinde, Göynük manzarası eşliğinde yöresel, doğal ürünlerle kişi sayısına göre servis veya açık büfe şeklinde kahvaltısını yapıyor.

-Giriş katında ve her kata çıkıldığında, tüm boşluklar, duvarlarda ki nişler, yine tarihi eserlerle dekore edilmiş. Seramik eserler, bakırlar, vazolar, ibrikler, dokumalar gibi pek çok eserin bulunduğu Sular Butik Otelinizle ilgili bilgi aktarabilir misiniz?

Burhan Su: Giriş katını resepsiyon, artı dinlenme salonları olarak dekore ettik. Başköşeye Göynük'ün güzel bir manzarasını yöresel kıyafetli manken koyduk. Dinlenme salonu ve mini mutfakla konuklarımız ilk geldiğinde odalarına çıkmadan önce dinlendirmek istedik. Aynı katta kış odamızı oluşturduk. Burası da hem dinlenme salonu hem de okuma salonu olarak yaptık. Gelen misafirlerimiz otursun dinlensin, isteyen kitap okusun, çay kahve içerken arkadaşlarıyla sohbet etsin, hoş vakit geçirsin istedik. Ben çocukluğumdan beri eski eşyalara çok meraklıyım. Babamdan, dedemden, sandıklarda kıyıda köşede kalan eski saatti, tastı, tabaktı toplarım. Hem eskiyi anımsamak, hem sevdiğim, hem de gelenlere küçük büyük Göynük'ü tanıtmak için elimizde olan objelerle burayı dizayn ettik. Aslında bu şekilde eski eserlerimize de sahip çıkmış ve bu duyguyu da aşılamış oluyoruz. Gelen insanlara bu objelerle mekânı sevdirdiğimiz gibi kendi ellerinde bulunan eserlerin kıymetini bilmesini de sağlıyoruz. Bunlar her evde olan şeyler ama bunları bir araya getirip sergileyebilmek lazım.

Bu değerli sohbet ve misafirperverlikleri için Şefik- Burhan kardeşlere ve oğulları Kenan- Sinan- Berkan Su'lara teşekkürlerimi sunuyorum.

Sevgi ve saygılarımla…

Fatma Marmara