Bizim ne padişah gibi fermanımız var, nede Lokman Hekim gibi dermanımız, Yalnızca aktan karadan alana, sazdan sözden anlayana mesajımız var o kadar…
Facebook'ta dolaşıyorum, baktım bir paylaşım;
‘Günün adamı olmaya çalışma, hakikatin adamı olmaya çalış.
Çünkü gün değişir, hakikat değişmez.'
Ne güzel bir ifade,
Kim demiş?
Hazreti Mevlana…
O zaman biz de günün ve birilerinin adamı olmadan yazmaya çalışalım,
Başlayalım mı?
Hadi o zaman…
Boluspor kulübünde birimler arasında uyum vardır. Bu kadar değişik karakterde olan insanların bir arada olduğu ve hizipleşme ve de dedikodularında olabileceği bir ortamda Boluspor Kulübü kurumsal bir kimlik ile yönetiyor ve kurumsal kimlikte, birimler yapılması gerekenleri zamanında yapıyorlardır.
Eyvallah!
Bir kulüpte asıl olan teknik heyet, futbolcu ve yönetimin yanı sıra, ara unsur olan ama bir takımı başarıya taşıyan taraftar ve basın arasında iyi ilişkiler kurulmuştur.
Görev tanımlamaları tam olarak oturtulmuş, herkes haddini ve yerini bilmektedir.
Eyvallah!
Yöneten üzerine almış olduğu sorumluluğun bilincindedir, kendi özel işinde yakalamış olduğu mali başarının yanında yöneticiliğin ilimsel ve sanatsal yönünü bir sivil toplum örgütü olan kulüpte de göstermektedir.
Eyvallah!
Her geçen sezon artan ve bir önceki sezonu mum ile aratan borç yükü gelecek için bizleri korkutmamaktadır. Yani, gelir gider dengesi aşağı yukarı sağlanmıştır.
Yani borçlar artmamakta, aksine 10-12 trilyon lira olan borcumuz 2 trilyon aşağıya çekilmiştir.
Eyvallah!
Bir sezon önce, 'Geleceğin takımını kuruyoruz, önümüzdeki sezon 15-17 transfer yapmayacağız.' derken, bu söz tutulmuş ve 22 yeni transfer yapılmamıştır.
Eyvallah!
Yani iskelet bir kadro kurulmuştur ve takımımız ileriye doğru olumlu mesajlar vermektedir,
Yani devre arasında 1-2 nokta transferin dışında transfer yapmayacağızdır,
Yani sezon başı yapmış olduğumuz transferlerin 5'ini 10'unu göndermeyeceğizdir.
Eyvallah!
Takıma katkı sağlasın diyerek alınan yabancı transferler takıma katkı sağlamışlardır.
Yapmış olduğumuz transferler daha sezon bitmeden Eren Aydın, Jonathan Reis, Peter Janda, Noyan gibi gönderilmemişlerdir.
Ve
Zaten bunlar bize hiç para almadan gelmişler ve Boluspor'u çok sevdikleri için Boluspor hayrına oynamışlardır.
Eyvallah!
Yönetim taraftar arasındaki ilişkiler en güzel şekilde sürdürülmektedir. Basın taraftar arasına fitne fesat tohumları ekilmemiştir.
Camia içerisinde bulunan teknik heyet futbolcu, yönetim, basın, taraftar arasında uyum, şu an için ilk 6'ya girmeye 4 puan gibi bir fark kalmışken, bu takımı başarıya taşıyacak düzeydedir.
Eyvallah!
Eyvallahları çoğaltmak mümkün, yani daha pek çok eyvallah var.
Ama
Eğer bu yukarıda saymış olduğumuz konularda başarı yoksa
Eyvallah değil de, Maşallah değil de,
‘Allah korusun.' manasına gelen Maazallah'a gelinmişse,
Geleceği görüp, ‘Yarınların Bolu'sunu kuruyoruz.' diyen, Sayın Belediye Başkanımız Alaaddin Yılmaz Boluspor'un yarınlarını görmüyorsa,
Ve de her nedense tecahül-i arif sanatını uygulamaya kalkıp, ‘Boluspor' u yıkma faaliyetlerinden vazgeçilsin.' diyorsa.
Ve
O deyince de borç yükü azalıyor, herkes bir biri ile sarmaş dolaş kucaklaşıyorsa, yani ortalık bir anda tozpembe oluyorsa,
Ne diyelim,
Hak pişiren, hak dağıtan, hak gözeten, ŞEHR'ÜL EMİN'imizi kıracak değiliz ya;
Ona da eyvallah!
Darılmaca, küsmece yok…
Benim şu an yaptığım futbol terimi ile isabeti, zamanlaması ve şiddeti iyi ayarlanmış bir pas o kadar.
Sakın ola yazdıklarımıza ‘doğrudur.' diyerek balıklama atlayıp, körü körüne inanmayınız,
Gönül bahçenizde, akıl çerçevenizde araştırınız, tartınız.
Satır aralarında suçlu değil, doğruyu arayınız.
Boluspor'u seviyorsak, ya da sevdiğimizi iddia ediyorsak, ‘Göz odur ki dağın ardını göre, akıl odur ki başa geleceği bile.' sözünün inceliğini anlayınız.
Şu an ki mevcut yöneticiyi değil, yönetim anlayışlarını,
Anlamayanlar ya da anlamak istemeyenler için bir defa daha söylüyorum, YÖNETİCİYİ değil, YÖNETİM anlayışlarını sorgulayınız.
Yazı kime?
Eğer çapsızlık yapıyor, yeni bir yönetime alt yapı oluşturmak için şu an yönetimde görev alan kardeşlerimizi kasıtlı olarak karalıyorsa,
Nefsi, aklının önünden gidiyorsa,
57 yaşında hala kendisi olamamışsa ve kendini kullandırttırıyorsa, o zaman başta bana!
Sonra…
Sana, ona, şuna, buna.
Ha, ne demişti Hazreti Mevlana:
‘Günün adamı olmaya çalışma, hakikatin adamı olmaya çalış.
Çünkü gün değişir, hakikat değişmez.'
21.12.2015
Muharrem Demirel