(Toplum Ruh Sağlığı Gönüllüleri Dayanışma Derneği-)
AB- Sivil Düşün Programı kapsamında destek almaya hak kazanan Toplum Ruh Sağlığı Gönüllüleri Dayanışma Derneği'nin Biz de varız, farkındayız” başlıklı projesi doğrultusunda ‘Ruh Sağlığı'nda' bir farkındalık yaratmak, toplumda ‘Ruh Sağlığı' bilinci oluşturmak için düzenlenen Tanıtım Semineri'nde” saha çalışmalarıyla da ilgili bilgi sunan Doç Dr. Hülya Ensari bu çalışmaların önemini aktardı..
AİBÜ Bolu İzzet Baysal Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi, Toplum Ruh Sağlığı Gönüllüleri Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç Dr. Hülya Ensari; Ziyaretlerimizde çok kötü manzaralarla karşılaştığımız oldu. Kurumlarla işbirliği çerçevesinde o kişileri topluma kazandırmaya çalışıyoruz ve tüm Türkiye'ye de bu anlamda örnek oluyoruz. Bize kayıtlı bireylerin resmi bir işte çalıştığına bakarak değil, tarlada, bahçe gibi yerlerde aktif olarak çalışıyordur, ailesine katkıda bulunuyordur ama ailelerine sorsak çalışmıyor diye nitelendirecektir. Oysa sahaya gittiğimizde kişinin işlevsel olduğunu görüyoruz. Bu anlamda da biz tüm bireyleri topluma kazandırırken illa bir fabrikada işe sokmak değil amacımız, yeri geldiğinde sahada, uygun şartlarda çalışmasına önayak olmak.”olduğunu vurguladı.
Resim atölyesi, tiyatro, trikotaj atölyesi gibi diğer sosyal çalışmalardan da bahseden Doç Dr. Hülya Ensari; Atölyelerimizde üretilen ürünlerin gelirinin onlara dağıtılması sağlıyoruz. Kurumun işyeri olursa, biz bunları daha profesyonel bir şekilde kayıt altına alarak, resmi olarak da satışını sağlayarak hem kişilere istihdam oluşturabileceğiz hem de ülke gelirine katkı sağlayacağız. Gerçekleştirdiğimiz birçok projede gayet güzel çalıştıklarını, yapabildiklerini gördük. Ama ne yazık ki işe yerleştirme noktasında çok ciddi önyargı ve damgalamayla karşılaşıyoruz. Birçok işveren kendi engelli kontenjanını, ruhsal engellilere vermek istemiyor. Çünkü çok ciddi önyargı var ve biz bunları kırmak istiyoruz. Amacımız 2015 yılında kurduğumuz TRSGD Derneği aracılığıyla o toplumun diğer kesiminde yer alan gönüllülerle işbirliği yaparak, bireylerin ihtiyaçlarını gidermek.”diye ifade etti.
Rehabilitasyonun, herhangi bir sebeple bir fonksiyon ve yetenek kaybının ardından, mümkün olan en yüksek iyileşme seviyesini sağlayan süreç olduğunu açıklayarak konuşmasına başlayan gönüllü üye Psikolog Zeynep Özgümüş Kutlar; Psikiyatrik rehabilitasyon sürecinde hastanın öz-güven duygusunu pekiştirmek amacıyla, güçlü yanlarının ön plana çıkarılarak geliştirilmesi, aynı zamanda hastalığının semptomlarının ve tetikleyicilerinin bilincine vararak, kişinin iç görü kazanması ve günlük yaşamında karşılaştığı zorluklarla, bağımsız olarak mücadele edebilmeyi, öğrenmesinin hedeflendiği bilgilerini sundu. Resim, müzik, el sanatları, trikotaj, spor, tiyatro- drama gibi Grup Çalışmaları” sera- bahçe, yemek atölyesi, dikiş atölyesi gibi atölye çalışmaları yanı sıra, Gerçek Hayat Uygulamaları” kapsamında, şehir içi otobüs kullanımı, cafe- restoran ziyareti, alışveriş yapma çalışmalarından bahsetti.
Öğleden sonraki programda TRSM ile tanıştıktan sonra hayatlarının değiştiğini anlatan üyelerden Erman Toskar, sosyalleştiğinden, hayatının kolaylaştığından, EKPSS yi kazanıp memur olarak atanmasından bahsederken ona bunu sağlayan TRSM ekibine teşekkür etti. TRSM'den hizmet alan Nurşen'in annesi Gülşen Eğilmez, kızı üniversite sınavına girene kadar hayatlarında her şeyin normal olduğunu, sınavı kazanamayınca sıkıntılı süreç yaşadıklarını ve TRSM'den çok büyük destek gördüklerini anlattığı konuşmasının sonunda, Bizler bu hayattan gidince, bu çocuklara ne olacak? Ne tür çözümler üretilebilir?” sorusunu yöneltti.
Gönüllü üye Psikiyatri Hemşiresi Türkan Varlık TRSM gezici ekip hemşirelik uygulamaları ev ziyaretleri hakkında bilgi aktardığı sunumunda; tedavi takibi, psiko eğitim, aile eğitimi, krize müdahale, akut durumda sevk süreci, üyenin ihtiyacına göre sosyal çevresi ile görüşme (Kaymakam, belediye, muhtar, komşu), çalışan üyelere iş yeri ziyareti yaptıklarını anlattı. Hemşiresi Türkan Varlık, hizmet alanların ve ailelerin bilgilendirildiği, durumunda kötüleşme olan hastanın kliniğe nakline destek verildiği, veri formlarını doldurarak skalaları izledikleri, istatistik ve verileri toplayıp değerlendirdiklerini belirtti. Kamuoyunda farkındalık artırma ve damgalama ile mücadele faaliyetleri yürüttükleri, hizmet alanların genel sağlık durumlarını izledikleri, yazılı kayıtları tuttukları, gerektiğinde hizmet alanların, genel sağlık tedavilerini uyguladıklarından bahsetti.
Sağlık Bak. Hiz. Müd. Gönüllü Üye Sevinç Çapa, yurtdışı örneklerini anlattığı sunumunda korumalı işyeri, sosyal kooperatif ve derneklere de değindi. Sevinç Çapa; Sosyal kooperatifi kurmak için üyelerinin %30'nun engelli olması gerekiyor. Bu sistemde en önemli dinamik; bir tarafta ‘İş', bir tarafta ‘Sosyalleşme'nin' olması. Sosyal Kooperatif örneklerinde: Yapılacak her faaliyet için proje oluşturup kaynak yaratabiliyorlar Trieste'de 10 tane ‘Korumalı İşyeri' örneği var. Belediyeler, üye aileleri, gönüllüler destek veriyor. Üyeler toplumla iç içe yaşıyorlar. Üretimde bulunup satış yapıyorlar ve kira bedeli ödemiyorlar. Ürünler tasarımcı tarafından çalışılıyor ve mümkün olduğunca yüksek kalitede ürün oluşturarak marketlerde pazarlıyorlar. Ürünleri pazarlarken kendilerini acındırmak yerine, ihtiyaca yönelik satın almaya yönlendiriyorlar.”
İtalya Latisana Belediyesi tarafından tahsis edilen bu yerlerde ruhsal engellilerin yanında fiziksel engelli grupların da çalıştığından bahseden Sevinç Çapa; Daha çok ziraatla uğraşıyorlar. Meyve yetiştiriciliği üzerine çalışıyorlar. İtalya'nın kuzeyinde bir bölge olmasından dolayı, burada yetiştirilmesi zor olan ürünleri yetiştirmeyi deniyorlar. Viyana'da ruhsal engelli bireylere yönelik 20 korumalı işyeri var ve kar amacı gütmeyen, siyasi ilişkisi olmayan kuruluş. Amaçları; yaşam kalitesini iyileştirmek, maksimum özerklik ve bağımsızlık gelişimi, günlük yaşamda edinilen bilişsel, motor, sosyal ve duygusal becerileri geliştirmeye yönelik uygulamalar, sosyal terapi hizmeti sunmak. Hastalar evlerinden kendileri ya da servisle geliyor. Ağır ruhsal hastalığı olan bireyler bu kuruma devlet tarafından yönlendiriliyor. Kuruma başvuran kişi ile ilk önce bireysel terapi yapılıyor. Devletten kişi başına ücret alınıyor. Bu ücret engellilik derecesine göre değişmektedir. Bu kurumun denetimi belediye ve bakanlıklar (sosyal, aile) tarafından yapılıyor.”diye belirtti.
(Toplum Ruh Sağlığı Gönüllüleri Dayanışma Derneği- https://trsgddernegi.com/)
Saygı ve sevgilerimle…
Fatma Marmara