Yıl 24 Eylül 2013..
Recep Tayyip Erdoğan Başbakan..
Necip Fazıl Kısakürek'in Eserlerinde 'İdeal Türk Gençliğinin Nitelikleri" konulu makale yarışmasının ödül töreninde bir anısını naklediyor.
Sene 1975 diye başlıyor anlatmaya…
“Necip Fazıl Kısakürek Üstad'a Milli Türk Talebe Birliği bir jübile yapacak.
İşte biz o zaman cılız, makale yarışmasında birinci olan Mirza Şamili kast ederek; Mirza kadar olmasa bile, biraz daha ondan şöyle böyle boyu bosu yerinde bir genciz.”
“Takdimi yapacak, şiirlerinden şöyle bir demet sunacak gençler aranıyor”
“İki arkadaş seçildik ve diğer arkadaşım çok uzun bir methiye sunmuştu.”
“4 A4 sayfası, ben de kısa bir ifadeyle 'bizi 4 kıta, 7 iklim hakim kılan ruhun mimarı' diye Üstadı takdim etmiştim.”
“Zaten daha fazla dinlemedi, ondan sonra 'beni bu genç takdim etsin' dedi. Şiirlere geldik.”
“Şiirlerde de Zindandan Mehmet'e Mektubu fakire emretti, onu da biz okuduk. Muhteşem bir geceydi, unutulmaz bir geceydi.”
“O zaman gecelerimizin heyecanı, coşkusu çok çok farklıydı.”
“Milli Türk Talebi Birliği'nin konferans salonu veyahut da şu anda Lütfi Kırdar diye bildiğimiz yer o zaman İstanbul'un tek kapalı spor salonuydu.”
“Oralar bizim toplantı merkezlerimizdi, gerçekten tıklım tıklım oraları doldururcasına gecelerimizi yapardık ve geleceğe yönelik bütün heyecanımızı, aşkımızı oralarda tazelerdik.”
XXX
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 1975’li yıllardan,
Lütfi Kırdar’dan,
İstanbul’dan,
Kulağımızın bir kenarında küpe gibi duran söz ve şiirlerin sahibi Necip Fazıl Üstat’dan bahsedince kulak vermiş dinlemiş; bir yerlere not etmiştim.
Bunu bi ara yazarım demiştim.
1975 yılı güzel yıllardı.
Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi Bölümü ikinci sınıf öğrencisiydim.
Hafta sonlarım Avrupa yakasında geçerdi.
Ya Lütfi Kırdar'da
Ya Dolmabahçe Stadyumunda,
Ya Fitaş Sinemasında..
Ya da Emek Sinemasında olurdum.
Hafta içi Anadolu yakasında okur, hafta sonları Avrupa yakasına takılırdım.
Taksim de Kristal Büfeden Hamburger,
İstiklal Caddesindeki Saray Pastanesinden sütlacın tadına bakmadan dönmezdim.
Ne yıllardı; hepimiz için bi ayrı güzeldi 1970 li yıllar.
İstanbul hepimizi sarar sarmalar, aynı tastan yer, aynı yastıkta yatar gibi kardeş yapardı.
Tutkal gibiydi İstanbul..
XXX
1975 yılında yaşanan o muazzam akşamı yad ederek 2013 yılındaki ödül töreninde konuşan Recep Tayyip Erdoğan Necip Fazıl Üstat için şu özel cümlelerle devam etmişti.
Necip Fazıl'ı sadece eserleriyle hayatıyla tahlil edebilmenin de mümkün değildir. Kısakürek'in, muarrızlarının, muhaliflerinin dahi okuduğu, izlediği, hakkında söz söylediği tarihteki çok müstesna şahıslardan biridir.
"Bir şairdi, bir muharrirdi, mütefekkirdi, sanatçıydı.
Kimi zaman sanık,
Kimi zaman mahkumdu,
Kimi zaman sevginin,
Kimi zaman öfkenin merkezindeydi..
XXX
Bu bahisle Necip Fazıl Üstadı rahmet minnet ve şükranla anıyor.
Kulağımızın bir kenarında üflediği bir şiirini şuracığa dualarımla bırakıyorum.
Bir akıl gelecek ki, akıllar delirecek.
Ve bir devrim, evvela devrimi devirecek.
O gün bir kanlı şafak, gökten üflenen ateş;
Birden, dağın sırtında atlılar belirecek.
Atlılar put şehrine gediklerden girecek;
Bir şehir ki, orada insan ayak üstü leş.
Yalnız iman ve fikir; ne sevgili ne kardeş;
Her şey birbirine denk, her şey birbirine eş.
Fertle toplum arası kalkacak artık güreş;
Herkes tek tek sırtına toplumu bindirecek.
Gökler iki şakkolmuş haberi bildirecek.
Müjdeler olsun size; doğdu batmayan güneş!