O altındaki,

AT.

Sen,

KOVBOY.

Jant'ın da,

MAHMUZ değil, birader.!

Bitirim bir kimliğe özenip,

Tekerleklerini de CNC tezgahına çevirmişin amma..

Kasabanın şheriff'i (ZBT) görmesin.!

Şunu bil ki;

İş'in vatandaşla.

Taşıdığın da, önünden yanından geçtiğinde senin emanetinde.

Yolcu taşıyorsun, savaşçı değil.

Kullandığın da yolcu arabası,

Savaş arabası değil..

Hoş;

Savaşan, savaşı seven bir milletiz,

Osmanlı torunuyuz da..

Sivil hayatta da o derece usluyuz hani.!

Onu diyorum,

Şunu söylüyorum.

İnsana, yolda yürüyene, garibana, ayağı sekene, karşıdan karşıya geçene, karşıdan karşıya geçemeyene,

İllet olmaya hiç gerek yok.

At gibi kullandığın,

At zannıyla bindiğin otobüsün, tekerleklerine taktığın tırpanları bi söksen diyorum.

Roma'da bile böylesi tırpanlı arabalar yoktu.

Tekerlekleri mahmuzlu otobüsler tedavülden kalkalı üç asır oldu.

Jant'lara taktığın ne o öyle o.

Mahmuz desem değil,

Krampon desem değil,

Tırpan desem hiç değil.

CNC tezgahı desem, seni övmüş,

Torna tezgahı desem, aklımı dövmüş olurum.

Maksadın ne.?

Ne gayen var bilemedim ama..

Taktığına göre bir bildiğin, bir hıncın olmalı.

Ya da bastırılmış apayrı şeyler.

Jant'a göre ölçeklendirilmiş planya/tırpan ne diyorsan adına.

Ben nasıl bir psikoloji taşıyorum diye bir sor bakalım varsa aklına.

Arabanın,

Otobüsünün tekerleklerinin jant yerle'rini kastediyorum.

Sanki;

CNC tezgahı.

Ya da,

Bileyen, açan, yontan, yiv alan,

Torna tezgahı.!

Bir adama,

Kadına,

Yaşlıya, engelliye,

Ayağı tökezleyene gelse bir ucu..

CNC tezgahından geçmiş gibi olacak insanın ayağı ve organları.

Biçmeye hazırlar.

İnsanın ayağına başına eline koluna yeni şekiller vermek üzere deli gibi dönüyorlar.

Helikopter pervanesi gibi

Resmen yeni şekil vereceği adam arıyor, yolcu indirip bindiren otobüsün mahmuzları.

Tabiat'ın kalbi Bolu'da..

Otobüsün teki, belki birkaç tanesi.. sanki Roma Savaş arabası gibi.

Tırpanlı, pervaneli, mahmuzlu, planyalı.

Bu toplu taşıma sürücüsü nüfuslu biri mi bilmem.

Bizden biri mi.?

Gün'den,

Ay'dan,

Yıl'dan biri mi onu da bilmem.

Bildiğim yaşadığım bir şey var.

Bu otobüsün CNC tezgahı; yani mahmuzu bi ara ayağımı götürüyordu.

Eğer o şoför bir kırbaç gibi şaklayan havalı kornasına basmasa,

O sesten kırbaç, kulağımdan içeriye girerek östaki borumu haşat etmese,

Roma özentili birader 41 numara gelen ayağımı,

Planya çarklı jantlar 14 numara olarak vermişti elime.

Bi halk otobüsünde torna tezgahı gibi jant,

Kırbaç gibi havalı korna olursa..

Ayaklarımız elde,

Kulaklarımız cepte gezmemiz lazım.

Şu söze çok özeniyorum.

Küçük Şehrin Büyük Öyküsü..

Öykü dediysek..

Halk otobüsünün,

Jant kapağındaki tırpanını,

Kırbaç gibi şaklayan gizli havalı kornasını demiyoruz.

Şehir güzelleştikçe,

Şehr-i emin özendikçe;

Bitirimlerin,

Bitirici hareketlerini görmezden gelemiyoruz.