59 yılık hayatında tiyatro, yazarlık, gazetecilik, nikâh memurluğu, yönetmenlik yapmış, birçok tiyatrocular yetiştirmiş Merhum Akif Çodur'u anlattı, Bolu, Düzce, Ereğli'den gelerek, Bolu Bölge Tiyatrosu Yönetmeni Onur Yamak'ın organizasyonunda Nilüfer BOFSAD Sanat Kafe Restoran bahçesinde gerçekleşen anma gecesine katılan tiyatrocu ve akademisyenler.
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Metin Akyüz; Edebiyat öğretmenliği bölümünde okurken iyi bir edebiyatçı olmanın yolu nereden geçer diye düşünürken, tiyatroyu keşfetmiştim. Tiyatro o yıllardan bu yıllara iflah olmaz bir hastalık halini almışken, edebiyat ve tiyatro bir araya geldi ve hayatımın artık en büyük vazgeçilmezlerinden birisi oldu. Sonra üniversiteye Bolu'ya geldim, 1999 yılında Düzce'ye derslere gidip geliyorum. Nasıl ki sanat burada hepimizi birleştirdi ve bir sanatçı hepimizi burada bir araya getirdiyse, aynı hedefin peşinde koşan insanlarla bir şekilde yollarınız kesişiyor. Öğrencilerimle sohbet ederken, tiyatro konusu açıldığında Akif Çodur ismini duydum. Her hafta Düzce'ye gidip geliyordum, Akif Çodur'u ders öncesinde arıyordum bir türlü görüşemiyorduk. Böyle 1-2 yıl geçti ve bir gün Onur Yamak'ın B.A.İ.B.Ü. Mavi Salonda bir oyunu vardı. Oyun öncesinde kulise gittim, orada uzun boylu, beyaz saçlı, gür sesli birisi duruyor ve Onur'a da yönergeler veriyor, şurada dur, onu yap gibi. Onur'la bir iki cümle konuştum. O sırada Akif Çodur bana ‘Sen kimsin?' dedi. ‘Metin Akyüz' dedim. Bana ‘Ya sen neredesin?' dedi. Öğrenciler aracılığıyla birbirimize mesajlar gönderiyoruz ama bir türlü bir araya gelemiyorduk. O gün mavi salonda buluştuk. O günden sonra buraya her geldiği zaman, çalışmalara devam ettiği süre içerisinde de görüşmelerimiz oldu. Yönettiği, oynadığı oyunlarını keyifle izledik. Sanatın etkisi belki o anda görülmüyordur ama bence bugün burada görülüyor. Birçok kişiyi buraya topladı.”diye belirtti.
Bolu Dans ve Sanat Merkezi Derneği eğitmeni ve tiyatro oyuncusu Burak Özel; Akif ağabey hepimizin hayatına dokundu. Ölmeden önceki aylarında 4-5 ay bizim yoğun bir beraberliğimiz oldu. Her hafta 2-3 defa gelirdi. Bolu Dans ve Sanat Merkezinin kurulum noktasında bize çok yardımcı oldu. Çok emekleri vardır. Divan başkanıydı. Derslere gelirdi. Derslerin haricinde bütün sanatı önümüze koyardık. Bütün geçmişi konuşurduk. Gerçekten çok zeki, insan değerini bilen, gerçekten emek kelimesinin ne demek olduğunu bize öğreten bir insanı kaybettik. Çok emeği vardır hepimizin üzerinde ve her birimizin kalbine dokunmuştur. Tanışmamış olsa bile dolaylı olarak yine dokunmuştur. Eğitim üzerine çok güzel projelerimiz ve planları vardı. Yaratıcı drama noktasında çok ciddi noktalara götürmek istiyordu. Milli eğitimle de çok güzel işler yaptı. Çocuklarla ilgili hem Düzce'de hem de Bolu'da güzel adımlar atmak istiyordu. Tiyatro oyunu çıkartmak istedi, ‘Ermişler ya da Günahkârlar' Anthony Horowitz'in yazdığı oyununu çıkartacaktı. Oyuncuları da burada ve onların hazırlıklarını yapıyorduk. Oyun gününü de almıştık ama olmadı maalesef. İnsanlara bir şeyler öğretenlerin amel defteri kapanmaz. Bu kadar insan ve ondan sonraki nesillere de aktarılacak bilgiler var Akif Hoca sayesinde. Onun amel defteri bu sebepten dolayı uzun yıllar kapanmayacak.”diye anlattı.
Kuytu Akademi Tiyatro Topluluğu Yönetmeni Oyuncu Emir Aktürk; Bolu Bölge Tiyatrosu'nda çalışırken ‘27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü' vardı. Bizimde ilk etkinliğimizdi o zamanlar. Erdal Hocayı yeni kaybetmiştik. Lise ekibi olarak skeç hazırladık. Akşam saat 20.00'de program vardı ve biz provalar için erkenden toplandık. O sırada Akif Hoca geldi. Akif Hocayla orada tanıştık. Önce Ona oynadık, oyunumuza fikir alabilmek için. Erdal Hocayı da yeni kaybettiğimiz için bu hazırladığımız skeç onun anısına olması lazım demiştim. Akif Hoca da ‘Sen tanıyor musun Erdal'ı?' dedi. ‘Tanıyorum hocam. Benim ilk yönetmenimdi, eski talebesiydim.' dedim. ‘Ben onun nesi oluyorum biliyor musun?' dedi. ‘Hayır, hocam bilmiyorum' dedim. ‘O da benim eski talebem. Sen o zaman benim artık torunum oluyorsun.' dedi. Ben Akif hocaya ve Erdal hocaya layık olmaya çalıştım. Akif Hocanın atölyemizi ziyarete gelmesi, daha toyuz, acemiyiz bir şeyler yapmaya çalışıyoruz, böyle büyük bir insanın gelip, yerimizi ziyaret etmesi bizi çok mutlu etmişti.”dedi.
Son konuşmacı olarak, Akif Çodur'un eşi tiyatro oyuncusu Berrin Çodur konuşmasında; Akif'in sadece iki şeyde gözleri çok acayip parlardı. Biri Fenerbahçe, diğeri tiyatro.. Bende Akif ile bir tiyatro sayesinde tanıştım, 25 sene önce. Onun oyuncusu olarak ilk önce başladık. ‘Koltuk Gıcırtısı' oyunuydu benim onunla oynadığım oyun. Benim oradaki rolüm anne rolüydü. Çocuğum rolündeki ise benden çok iri cüsseliydi. Biz böyle başladık, önce hocamdı, sonra eşim oldu, daha sonra da çocuklarımın babası oldu. Ben onu buradan rahmetle anıyorum ve çok gurur duyuyorum. Arkasında onu anan, onun izinde yürüyen, onu çok seven, takdir eden ve sürekli anacak, onun bayrağını bir adım daha ileriye taşıyacak bir sürü öğrencisi, arkadaşı, dostu var. Hepinizin de burada olduğu için çok teşekkür ediyorum.”diye ifade etti.
Anma konuşmalarının ardından Akif Çodur'un oynadığı sahneler ve hayatından kesitlerin yer aldığı karelerden oluşan slâyt sunumu ile program sona erdi.
Kendilerine rahmet ve mekanlarının cennet olmasını diliyorum.
Sevgi ve saygılarımla…
Fatma Marmara