Her toplulukta olduğu gibi fikir ayrılıklarının gruplaşma getirmesi kaçınılmazdır. Herkesin aynı düşüncede olması beklenilemez. Siyasetin içinde Aşırı fikir ayrılığı kopmalara, aşırı olmayanı hiziplere neden olur.

Tanju Özcan partisi içinde oluşan gruplaşmada tarafını saklamadan, kıvırmadan seçerek Muharrem İnce'nin yanında yer aldı.

Demokratik mücadele verip kırmadan dökmeden partiyi yönetmeye oynadılar ve kaybettiler.

Ülkeyi yönetecek liderliği öğrenemeyen Kılıçdaroğlu parti içi liderliği öğrenmiş, rakiplerini tek tek ekarte ederek (Baykal, Sarıgül, Sav, Tekin, İnce…) koltuğunu korumayı bilmişti.

İnce kalkıştığı parti liderliğini Cumhurbaşkanlığı seçiminde yenilerek kaybetti, haliyle en yakın destekçisi ve arkadaşı Özcan'da genel başkan yardımcılığını ve Cumhurbaşkanı olunması durumunda bakanlığı kaybetmiş oldu.

Ankara'da artık yalnız kalmış, kalkıştıkları hareket gezi misali tarihin sayfalarında kalarak bir daha canlanması nerdeyse imkânsız hale gelmişti.

İncecilerin çoğu genel seçimde vekil listesine alınmayarak tasfiye edilmişti ki, İnce bitirdiği bir mitingin ardından Ankara'ya koşup elenen listesinin hesabını sormak istemişti. Artık iş işten çoktan geçmiş, Kılıçdaroğlu ipleri eline almış ‘gel buraya' diyerek parti rozetini söktüğü İnce tehlikesinden kurtulmuştu.

Görüşmenin ardından Muharrem İnce gazetecilere listesini cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ve bakan olarak değerlendireceğini söyleyerek dere geçilirken durumu idare etmeye çalışmıştı.

Siyasi ömrünü Ankara'da noktalamak itibarlı olsa bile bir belediye başkanlığı kadar yaşadığı ilde kişinin ismini ölümsüz yapmıyor.

Cumhurbaşkanlığı sistemi ile vekilliğin bir derece önem kaybettiği yeni sistemde hiperaktif Özcan'ın enerjisini ancak belediye alabilirdi. O da öyle yaptı, yıllardır meclis kürsüsünde sesi olmaya çalıştığı şehrinden aldığı taraflı tarafsız takdiri bu sefer oya çevirmek istedi.

Takdir almak kolay ama oylarını almak o kadar kolay değil.

İçinden geçilen ekonomik sıkıntının, EYT sorununun, zamların, sıkı trafik denetiminin vatandaşta oluşturduğu tepki, 7 adayın içinde olmamasına rağmen Fatih Metin'in gösterilmesi, Ak Parti içindeki AKP'lilerin ufak sarsıntıda muhalifliğe soyunması ilk etapta rüzgarı Özcan lehine estiriyor.

Fakat 16 yılda onlarca seçim kazanmayı bilen Erdoğan faktörü yine belirleyici olup adayların en büyük destekçisidir. Ekonominin düzelmesi, asgari ücretin makul seviyeye çekilmesi, dolar ateşinin sönmesi, jeopolitik olumlu atılan adımlar Metin'in elini güçlendiriyor.

Riskli illerine bakan düzeyinde ziyaretler ve destek sözleri mutlaka olacaktır ki ilki Orman bakanı ziyareti ve övgü dolu Fatih Metin sözleri yanında vaatleriyle oldu.

8 yıldır bürokratlık yaparak paslandığı düşünülen Metin, sahanın tozunu attırmaya başladı.

İki Ankara uzmanı, Bolulu siyasetçimizin tarihi kapışmasını izleyeceğiz. 1 Nisan sabahı biri Ankara'ya geri dönecek ama hangisi.

Hasan Perçin

[email protected]